YANLIŞI DA DOĞRUYU DA YAZARIZ

Erdemli olmak doğruyu da yanlışı da söyleyebilmektir. Yanlış yapan sevdiğimiz veya dünya görüşümüze uygun birisi diye yanında durmayız. Aynı şekilde doğruyu yapan kişi düşmanımız dahi olsa yanında durmanın bir erdemlilik gereği olduğunu unutmayız. Muhatabımızın bize inanıp inanması önemli değil zira insanlar sevmedikleri insanlarla ilgili olumlu şeylere asla inanmazlar. Onlara sürekli o insanların olumsuzluklarını yazmaz iseniz size kiralık kalem gözüyle bakarlar. Allah’ın dinine davet eden peygamberler onca mucize göstermiş olmalarına rağmen muhatapları iman etmemiş ise bizim yapacak hiçbir şeyimiz yok. Vicdanımızın sesini dinleyerek işimizi yapmaya devam edeceğiz. Bunu neden söylediğime gelince; gündemde olan konularla ilgili duruşumuzu gösterirken herkes canı nasıl istiyorsa öyle inanıyor, siz ne yazarsanız yazın asla inanmıyor. Sevmedikleri veya kendi dünya görüşlerinde olmayan insanlarla ilgili olumsuz haber yaparsanız sizden iyisi yok, olumlu haber yaparsanız da sizden kötüsü yok. Bu tür insanlar akıllarını kiraya vermiş, siyasi düşüncelerinin gereği neyse ona inanan veya menfaatlerinin gereği neyse ona inanan insanlardır. Biz bunlara çok takılmıyoruz ama yaptıkları yorumlara cevap vermekten de geriye kalmayacağımızı bilmelerini isteriz.

Geçtiğimiz haftalarda 28 yıl önce vefat eden şehidin anne babasına Asri Mezarlıkta bedava yer tahsisi ile ilgili basının duruşuna asla katılmadım. Neden katılmadım; çünkü o mezarlıkta 69 şehit var, şayet bedava yer tahsisi yapılacaksa tamamının anne ve babasına yapılması lazım aksi halde adaletsizlik yapılır. Şayet Büyükşehir Belediye Meclisi bu saatten sonra sadece bu aileye bedava yer tahsis ederse yanlış yapar, buna Başkan Mustafa Demir de onay verirse o da yanlış yapar. Ben dün nerede durduysam bugün de aynı yerde dururum, benim kimseyle bir derdim yok; derdim hakkın ve adaletin yanında durmaktır. Basın yaygara çıkardı diye böyle bir karar çıkarmak asla doğru olmaz, diğer şehit ailelerinin sosyal medyaları veya köşe yazabilen akrabaları yok diye onları gündemde tutmamak veya haklarını savunmamak haksızlık olur. Şehitlerin tamamı bizimdir, sonuna kadar saygı duyarız ama hiçbirisinin diğerinden farkı olmadığının da altını çizer ve bunun gereğini yaparız.

Bir diğer konu; belediyelerin ve bakanlıkların kiraladıkları yurtlara ödedikleri paralar. Bu konuda şunu açık ve net ifade etmek isterim ki gerek belediyelerin gerekse bakanlıkların şahıslardan veya hazinden kiralanan yurt, vakıf, dernek gibi binaların kiralarını ödemeleri fevkalade yanlış bir icraattır. Bunu kim yaparsa yapsın yanında durmam. Benim de yurdum var, isteseydim bende bir yolunu bulur, bir bakanlığa kiraya verirdim. Şimdi kapalı kalmaz veya kapalı kalsa bile kirasını tıkır tıkır alırdım ama yapmadım. Neden yapmadın derseniz; herkes işini yapacak da ondan. Gençlik ve Spor Bakanlığı yurtçuluk yapacak, Milli Eğitim Bakanlığı eğitimle ilgili yapılması gerekenleri yapacak. Belediyeler de yol, kanalizasyon, su, ulaşım vs gibi işlerini yapacaklar. Belediyeler yurt binası kiralayıp bilmem ne vakfına vermeyecekler bu yanlış. Asla tasvip etmem bunu, kim yaparsa yapsın karşısında olurum. Aynı şekilde belediyeler kendi mülklerinde okul binaları yapıp vakıflara kiralayamazlar bu çok yanlış bir uygulama asla kabul etmiyorum. O binalar derhal Milli Eğitim Bakanlığına devredilmeli, basın da bu konuda üzerine düşeni yapmalı.

Son olarak Büyükşehir Belediyesindeki tutuklanan daire başkanı konusuna değinerek yazımı bitirmek istiyorum. Bu konuda gerekli araştırmaları yaptım, dosyada gizlilik olduğundan her şeyi açık ve net yazma imkanım yok ancak olayın bu noktaya gelmesinde yaşanan süreci sizlerle paylaşmak istiyorum.  Mustafa Başkan bu arkadaşı alırken Şenol Kul’u arayıp referans almış bu net. Sadece Şenol Kul’u değil birkaç kişiyi daha aramış hepsi olumlu fikir beyan etmiş. Göreve başladıktan sonra hakkında olumsuz şeyler duyunca önce çağırıp konuşmuş, ısrarla inkâr edince bizzat kendisi süreci başlatmış, sonuç da ortada. Belediyedeki kasadan çıkan paralar dudak uçuklatacak miktarda. Sadece para değil yirmi civarında hesap cüzdanı çıkmış, para ve hesap cüzdanlarının toplamı basında çıkan rakamlara yakın rakamlar. Başkanın Ankara çağrıldığı yönündeki haberler hilafı hakikat. Başkan bütçe sonrası bakanların sakinliğinden istifade edip yedi bakanla görüşmüş ve hepsinden de istediğini almış. Ne almış derseniz; izin verin onu da kendisi açıklasın. Benim işim başkanın icraatlarını anlatmak değil doğru neyse onu yazmaktır. Bu tavrım sadece Mustafa Başkan için değil tüm milletvekilleri ve belediye başkanları için geçerlidir, doğru neyse onu yazarım. Ahmet’in Mehmet’in gönlünü almak gibi bir derdim yok. Sanırım matlup hasıl oldu. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR