TİCANİLERMİ HORTLADI

Meseleleri değerlendirirken olaylara doğru yerden bakmak zorundayız, Tarihin tekerrüründen ibaret olduğunu göz önüne alarak son günlerde yaşanan bazı olayları değerlendirmek istiyorum. Uzun yıllar tek parti iktidarı ile yönetilen ülkemiz, ezanın Türkçe okunmasından tutun da Şapka kanununa, Kuran Eğitiminin yasaklanmasından, cenaze kıldıracak imam bulunamamasına varan sıkıntılardan ülke bir hayli sıkıntılar yaşadı. Merhum Menderesin kurduğu Demokrat parti “Yeter artık söz milletin” sloganıyla siyasi hayata girince ülkedeki Müslümanlar ciddi anlamda heyecanlanıp Demokrat partiye destek olmaya başladılar. Kuran eğitiminin yasak olduğu o günlerde merhum Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri gizli olarak Kuran eğitimine devam ederken, merhum Üstat Said’i Nursi Hazretleri de Kuran ışığında eserler yazıp, topumu aydınlatmaya çalışmaktaydı. İstiklal mahkemeleri ise Devrim kanunlarına aykırı hareket ettikleri gerekçesi ile yüzlerce insanı darağacında sallandırmaktaydı. Merhum İskilipli Atıf Hoca Şapka kanunundan bir buçuk yıl önce yazdığı Frenk Mukallitliği ve İslam yani batıya benzemek ve İslam’ın hükmü adlı kitabında Efendimizin “Men teşebbehe bikavmin fehuve minhüm” yani kimki bir kavme benzemek isterse oda onun dini üzeredir hadisi şerifini kaynak alarak yazdığı kitabı Maarif Bakanlığından izin alarak ve yayınlanmasının ardından da ödül almasına rağmen Şapka kanununa muhalefetten İstiklal Mahkemesi tarafından idam edilmesi toplumda kapanmayan bir yara olmuştur.

     Atatürk’ün on iki yıl hizmetçiliğini yapan Cemal Granda hatıralarında İstiklal Mahkemesi ile ilgili çok enteresan bir tespitte bulunmuş, bu mahkemelerin adeta insan harcama ve keyfi uygulama mekanizması haline geldiği için Başbakan İsmet İnönü tarafından Atatürk’e birkaç kez şikayet edilince bizzat Atatürk’ün emri ile kapatıldığını yazar. 4 Şubat 1926 tarihinde idam edilen İskilipli Atıf Hocaya Allahtan rahmet diliyorum, Merhumun eşinin ve kızının yaşadıkları dramı bilseniz eminim ağlarsınız. Bu olayların yaşandığı yılların ardından toplum manevi alanda adeta hava alamaz duruma gelince Celal Bayar, Adnan Menderes ve arkadaşları çıkış yolu aramaya koyulurlar ve nihayetinde Demokrat partiyi kurarlar. Demokrat parti kurulunca 1946 seçimlerinin ardından toplum büyük bir teveccüh gösterir, bunu fark eden CHP yönetimi birtakım önlemler almak zorunda kalır. Önce 5566 sayılı tekke ve zaviyeleri kapatan kanunda bazı değişiklikler yaparak bazı türbelerin ziyaretine izin verilir. Ardından köy enstitüleri kapatılır, ardından İslamcı kimliği öne çıkan Şemsettin Günaltay’ı Başbakan olarak atar, ardından imam Hatip okullarını açar. Ancak tüm bu çalışmalara rağmen 1946 seçimlerinde istediği başarıyı alamayınca yeni bir çalışma başlatarak kendisine destek verecek bir tarikat arayışına girer.

   İşte bu arayışının neticesinde o günlerde üniversite öğrencisi olan zengin bir ailenin çocuğu Kemal Pilavoğlu isimli bir genç Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi iken güya bir rüya görür, rüyasını Ayasofya’daki Abdülkadir Medeniye anlatır, Medeni gencin Muhammed Haşim’den Pir Ahmet Ticani’ye kadar olan Tarikat silsilesine eklendiğini ve bizzat Peygamber efendimiz tarafından vazifelendirildiğini söyleyerek Ticanilik Tarikatının kurulmasını sağlarlar. Pilavoğlu başlangıçta Ankara’nın Çubuk ilçesi ile Çankırı’nın Şabanoğlu ilçelerinde sohbetler vererek işe koyuldu. Radikal söylemleri ve sert eleştirileri ile kısa sürede etrafında çok sayıda taraftar buldu, ama bu kadar sert söylemlere ve eleştirilere rağmen en ufak bir soruşturmaya tabi tutulmadı. 1943 yılında tarikat faaliyetleri nedeniyle mahkemeye verilse de kısa süre sonra serbest bırakıldı. Ticanilerin sesini duyuran ilk faaliyetleri 1949 yılında TBMM genel kurulunda Arapça ezan okumaları oldu. Bu olayın ardından 1950 seçimlerinde iktidara gelen DP döneminde Atatürk heykellerine saldırma faaliyetleriyle ünlendiler. Bir gecede on yedi tane Atatürk heykeline saldırdılar. Bunun üzerine Demokrat parti olayın provokasyon olduğunu anlayınca 25 Temmuz 1951 yılında  5816 sayılı Atatürk’ü koruma kanununu çıkardı. İşin enteresan tarafı 5816 sayılı Atatürk’ü koruma kanununa CHP’nin karşı çıkmasıydı, kanun CHP’nin muhalefetine rağmen çıktı. Daha sonra Pilavoğlu ve arkadaşları İsmet İnönü’nün onayıyla CHP üyesi olmuşlar. Bu kadar anlatımdan sonra gelelim günümüzde yaşananlara, bundan yetmiş yıl önce yaşananlarla günümüzde yaşananlar arasında sizce benzerlik yok mu? Millet elektrik, Su, doğalgaz faturası ödemek için hangi sıkıntıları çekiyor, birileri çıkmış Heykelin karikatürünü yapmış, karikatürde  Heykeldeki At arka ayaklarıyla Takunyalı Müslümana tekme atmış, oda aşağıya düşerken Takunyaları ayağından çıkmış. Buna karşı olan zihniyet de karikatür yapmış, onların karikatüründe de heykeldeki At elinde alkol şişeleri olan birini arka ayaklarıyla tekmelemiş, oda düşerken elindeki alkol şişeleri havada uçuşmuş. Toplumu bu kadar germenin, bu kadar yormanın alemi var mı, yoksa Ticaniler Hortladı da haberimiz mi yok diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR