Tek dişi kalmış canavar!

Sayın Vali…

Sevgili konuklar…

Ve köşemizin diğer değerli müdavimleri…

Rahat!…

Bugün sizinle ilgili bir şey yok!..

Oturun siz!..

Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay bey..

Siz de buyurun lütfen…

***

Yasımız var bugün…

Bir acıyı sizlerle paylaşacağız

Ama bizde de hep bir terslik vardır, bilirsiniz..

Düğünde ağlayıp cenazede güleriz!..

***

Annemi kaybettiğimde İstanbul"daydım…

Yıl 1991…

Cumhuriyet Gazetesi"nde çalışıyorum o tarihler…

Sabah servise girdim ama herkes bir garip…

Normalde sürekli şakalaştığım gazeteci arkadaşlar bir tuhaf…

Kadim dostum Yalçın Çakır, yüzüme bakmaz...

Meğer annemin öldüğünü benden başka herkes biliyor…

Fakat bana söyleyemiyorlar…

***

“Ne oldu yahu, altı üstü bir cenazemiz var” diye şaka yaptım güya!..

Herkes şaşırdı, döndü baktı…

Esat Pala"ydı sanıyorum…

“Başın sağ olsun” dedi…

Bu kez de ben şaşırdım…

“Kim öldü ki?”

***

Sonra Haber Merkezi Müdürümüz Yalçın Bayer çağırdı…

Kafası yerde…

“Rize"yi ara” dedi…

Acı haberi böyle aldım…

***

Önceki akşam Yaşar"dı arayan…

“Nilüfer Alptekin"i kaybettik” dedi…

Her ölüm erken tabi…

Ülkenin hali de meydanda!.. Nilüfer ablanın yapacak daha çok işi vardı…

Samsun"da çağdaş yaşamın desteklenmesi ve demokratik mücadele adına başlı başına bir örnektir Nilüfer Alptekin"in yaşamı…

Ancak ölümden öteye köy, öldükten sonra da pek söylenecek söz yok…

Çağdaş yaşamın başı sağ olsun…

***

Sonra birden aklıma geldi…

Neden bu derneğin adı: Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği diye…

Çağdaş yaşamın neden desteğe ihtiyacı olsundu ki?

Çağdaşlığın karşıtı nedir?

“Yobazlık”

Yobaz Yaşamı Destekleme Derneği diye bir şey var mı?

Yok!

Ama kazın ayağı öyle değil tabi!

Çünkü yobazlık devlet politikası olmuş, dernek kurmasına gerek kalmamış yani!..

Yapılan atamalarda artık insanların yeterliliğine değil, imam hatip mezunu olup olmadıklarına bakılıyorsa, sözün bittiği yerdeyiz demektir…

 

***

Bazen tersten bakınca doğruları daha net görüyor insan…

Bu ülkenin demokratik kitle örgütlerine bir bakın mesela…

İçinde bulunduğumuz ruh halini, sıkıntıları, ne halde olduğumuzu anlarsınız…

***

Örneğin ilk adını duyduğumda yerlere yatmıştım gülmekten…

“ATAMASI YAPILMAYAN ÖĞRETMENLER DERNEĞİ”

Yani gülmemek mümkün mü?

Derneğin adına bak, sıkıntıyı anla…

***

Demek ki, üniversiteyi bitirdikleri halde birçok öğretmenin ataması yapılmamış…

Bekle, bekle, bekle…

Ee! Nereye kadar!..

“Atamaların yapılacağı yok, bari boşuna beklemeyelim” demişler…

Sonunda da dayanamayıp dernek kurmuşlar…

Adını ne koysunlar?

Öğretmen desen değil, atama yapılmamış…

Öğrenci desen değil, okul bitmiş…

“ATAMASI YAPILMAYAN ÖĞRETMENLER DERNEĞİ” demişler…

Cuk oturmuş!..

***

“Bilmem Ne Köyüne Su Götürme Derneği” diye bir isim duyarsanız ne anlarsınız?

Bilmem ne köyünde su sıkıntısı olduğu gelmez mi aklınıza?

***

Neyse…

Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı"nın bir yerinde…

“Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar”dan söz eder…

Medeniyet…

Yani çağdaşlık…

Neden tek dişi kalmış canavar olsun?..

Buyurun!..

***

Tamam, tamam… Durun…

Kalabalık yapmayın!..

Madem o kadar çok biliyordunuz daha önceleri neredeydiniz?

Hee!..
“Buradaki "Medeniyet"ten kasıt bildiğimiz medeniyet değil” diyeceksiniz…

Nedir peki?

“Medeniyet dediğimiz, tek dişi kalmış canavar mı, değil mi? “

Yarınki dersimiz de bu olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR