REJİMİ BEKLEYEN TEHLİKE

Ben kral olduğum sürece yaşasın demokrasi mantığının geçerli olduğu ülkemizde, yaşanmakta olan bazı siyasal gelişmelerin istikbalde ne gibi sıkıntılar doğuracağını ve yaşamakta olduğumuz demokratik yapıya ileride nasıl zarar vereceğini şimdiden bazıları kestiremediği için seyirci kalmaktadırlar. Oysa demokratik rejimlerde kuvvetler ayrılığı dengesinin vazgeçilmez unsurlarından olan yasama, yürütme ve yargı erki, mutlaka farklı düşünce yapıları tarafından oluşturulur ki kantarın topuzu tek taraflı olarak ağır basmasın. Dilerseniz bu söylediklerimi biraz açıp, ne demek istediğimi daha rahat anlatayım. İçerisinde bulunduğumuz günlerde parlamentoda, Anayasa"da yer alan otuz madde üzerinde değişiklikler yapılmaktadır. Bu değişikliklerin büyük bir bölümünü desteklemekle birlikte Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu"nda yapılmaya çalışılan değişikliğe karşıyım. Nedenine gelince, yapılacak değişiklikle HSYK"nın yapısı değişip, üye sayısı çoğaltılarak, mevcut yapının hakimiyeti ortadan kaldırılacaktır, iyi güzel de yeni yapının oluşmasında atanacak yeni üyelerle birlikte mevcut yapı tamamen farklı bir düşünce yapısına dönüşmüş olacak, hiyerarşik yapı daha da kötü bir duruma girme sürecine kayacaktır. Bu yazıyı okuyan arkadaşlar belki şöyle düşünebilirler,  arkadaş sen olmuşsun resmen ulusalcı veya derin devletin adamı, böyle düşünmelerini de yadırgamam ancak ben yaşadıklarımdan ders alarak, ayaklarım yere basarak söylediklerimi çok iyi tahlil ederek yazdığımı ifade etmek isterim. Ben Milli Görüş geleneğinden gelmiş bir insanım, geçmişimden de asla utanmadım, bilakis onur duydum, ancak yapılan hatalardan ders almayı da ihmal etmedim. Bilmem hatırlar mısınız herkes AET derken, Erbakan Hoca “Avrupa Topluluğu bir Hıristiyan kulübüdür, bizi buraya almakla dinimizi elimizden almak istiyorlar” diyerek tüm ülkeyi dolaşıp, konferanslar, mitingler tertip ediyordu. Hatta 1987 yılında Neco Gazinosu"nda vereceği AET konferansına yetişsin diye, Havza"dan Samsun"a kadar aracına eskortluk yaparken iki kez kaza tehlikesi geçirip, arabamı vurmuştum. Ne zaman ki Milli Görüş iktidar oldu bu kez yeni adıyla AB"nin en büyük savunucusu bizler olduk, neymiş efendim şayet AB ye girersek artık ülkede ihtilal olmaz, demokrasi hakim olur, böylece muhafazakar kesim iktidar olur ve ülke rahatlar. Yaklaşık sekiz yıldır ülkede muhafazakar iktidar mevcut, her ne kadar değiştik, eski gömleklerimizi attık denilse de, gelinen kültür ortada. Birçok güzel icraatlar yapıldığını kimse inkar edemez. Sağlık alanında, iletişim alanında, otoyolların ve tünellerin inşası anlamında çok büyük atılımların yapıldığını kimse inkar edemez, ancak daha önce Anap"da, eski adı ile DYP"de olan hırsızların tamamının bugün Ak Parti kadrolarının yönetiminde olduğu herkesin malumu. Herhangi bir kamu kuruluşunda, müdür olan bir bürokratın yapacağı icraatların tamamını, Ak Parti İl Başkanı otokontrolüne bağlamak için elinden geleni yaptığını bu şehirde bilmeyen yok. Hele ki şehrin aklıselim bir Bakanı var da, bu tür yanlışlıklara izin vermiyor. Emin olunuz ki şayet frenlenmemiş olsaydı, bu şehirde yaşanan rezillikler on katına çıkardı. Düşünebiliyor musunuz?  Bir hastanede geçici işçi statüsündeki bir işçi Ak Parti İl Yönetim Kurulu Üyesi ve o hastanenin parti ile ilgili sorumluluğu da o kişiye verilmiş. Bu zavallı diyormuş ki “Daha önce Başhekimin karşısında hazır ol vaziyetinde duruyordum, şimdi ise o benim karşımda hazır olda duracak” bir başka hastanede kalorifer işçisi getirilmiş kantinin başına koyulmuş, orayı soyup, soğana çevirmiş ve tek kuruş kira dahi ödememiş, bu adam da Ak Parti İl Yönetim Kurulu Üyesi yapılmış. Bunları anlatma nedenim yarın HSYK"nın yapısını değiştirdiğinizde, kendini bilmez bir siyasetçi kalkıp bir yargıça gidip “Hakim Bey falancanın davası varmış, sende şayet o arkadaşımızı beraat ettirmezsen, haritadan yer beğen kendine” derse o zaman ne yapacağız? Refahyol Hükümeti döneminde RP Teşkilat Başkanı olan arkadaş bir kamu kurumunun amirini arayıp “Kurumunuzda ne kadar boş kadro varsa bana bildir” deyince Bürokrat yazıyla istersen cevabını veririz diyerek dalga geçmiş onunla.  Aynı arkadaş şu anda Ak Parti"de İl Başkan Yardımcılığı yapıyor. Yarın kalkıp bir adliye mensubuna ne diyeceğini siz kestirin. Bu ülke hepimizin, demokratikleşmeyi herkesten çok ben isterim, ama kaş yaparken göz çıkarmanın ne anlamı var. Yaşadığımız ülkeyi seviyor ve demokratik rejime inanıyorsak, istikbalde karşılaşacağımız tehlikeleri şimdiden göz önüne alarak uygulamalar yapmalıyız. Bugün siz iktidar olabilirsiniz, ancak yarın o koltuklarda başkalarının oturacağını düşünerek davranırsanız, hem ülkemize, hem geleceğimize, hem de demokratik rejime hizmet edeceğinizi unutmayınız. Kral ben oldukça yaşasın demokrasi mantığının yanlış bir mantık olduğunu tekrar hatırlatarak, sözlerime son vermek istiyorum. Hoşça kalınız

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR