TAKVA SAHİBİ OLMAK

Takva, korunmak demektir. Takva sahiplerine Kur’an ifadesiyle “Mütteki” denir. Korkmak, çekinmek ve sakınmak da “Müttaki” kavramının tanımı içerisinde yer alır. Takva sahibi olmak, Allah’a inanmak ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmamakla olur. Kelime-i Tevhid sözü, takvanın özüdür. Takva, büyük günahları işlememek, küçük günahlarda ısrar etmemek ve Allah’ın emrettiği farzları yerine getirmek olarak da tarif edilir. Kalbini Allah’tan başka her şeye kapalı tutmak ve bütün varlığı ile Allah’a yönelmek de takvanın en ileri aşamadaki tanımı olarak bilinir.

Nahl Suresi 90. Ayeti Kerimede Yüce Allah; “Muhakkak ki Allah adaleti, iyilik yapmayı(ihsanı), akrabaya yardım etmeyi emreder. Çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. Düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor” buyurmaktadır. Bu ayet-i Celile her Cuma hutbe okuyan imam-hatip tarafından Cuma namazına iştirak edenlere hatırlatılır. Ayette hatırlatılan adalet, iyilik yapma ve yakınlara bakma amelleri dünya huzurunu ve düzenini sağlayan işlerdendir. Allaha karşı görevler ile mahlukata karşı sorumlulukların yerine getirilmesi adalettir. Allah’ı görüyormuşçasına ibadet etmek ihsandır, iyilik yapmak da bunun karşılığıdır. Muhtaçlara yardım etmek, akrabayı bakıp gözetmek de insanların iyi mümin olmalarının bir gereğidir.

Peygamberimiz; “Sevabı en çok ve çabuk olan amel, akrabayı gözetmektir. Yoksula bir şey vermek sadakadır. Akrabaya sadaka vermek de iki sevap vardır. Birisi sadaka sevabı diğeri de akrabayı görüp gözetme sevabıdır” diye buyurmuştur. Ayet-i Celilede, yasaklanan üç işten de bahsedilir. Bunlar zina, yalan ve iftira gibi çirkinliklerdir. Bu çirkin işlerden uzak durmak insanı şeytandan korumuş olur. Şeytan insanın kalbini ve takvasını bu çirkinliklerle bozar.

Bakara Suresinin ilk beş ayetinde takva sahiplerinin özellikleri belirtilir. Allah’ın varlığına, Cennet ve Cehenneme inanmak takva sahibi kimsenin temel özelliğidir. Cennet ve Cehennemi görmemesine rağmen Kur’anda bildirildiği için şeksiz şüphesiz bir imana sahip olmak takvadır. Ahirete inanmak da aynı kapsamda değerlendirilir. Bunlar gaybe, yani görülmeyene inanmaktır. Namazı dosdoğru kılmak insanı müttakiler sınıfına yükseltir.  Namaz dinin direğidir. Usulüne ve ruhuna uygun olarak eda edilen namaz, insanı kötülüklerden de alıkoyar.

Sahip olunan rızıktan Allah yolunda harcamak da takvaya eriştirir. Allah insanların bir kısmını imkan sahibi olarak bir kısmını da fakir olarak yaratmıştır. Varlık sahibi olanların yoksulluk içinde bulunanlara infak etmesi temel zorunluluktur. İnfak etmek imanın bir gereğidir. Karşılık beklemeden imkanları paylaşmak en sevimli amellerdendir. Zor ama zevkli olan, yapılması halinde huzur ve mutluluğu sağlayan infak, insanlar arasında muhabbeti de arttırır. Bakara suresinin 177. Ayetinde Yüce Allah; infak edenlerin, namaz kılan ve zekat verenlerin, sözünde duranların, sıkıntılara sabredenlerin takva sahibi kimseler olduğunu haber vermiştir.

Müslümanın hedefi takva sahibi olmaktır. Onlar günah işleseler bile hemen ondan tövbe ederler, Rablarından bağışlanma dilerler. Ahiretteki yerleri Cennettir. Kabirleri nur, makamları güzelliklerdir. Takva sahibi olmak, kalbi bir meziyettir. Öncelikle ve özellikle sağlam bir imana ihtiyaç vardır. İmanı güçlendiren amellerin yerine getirilmesi de esastır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR