Sırlar Dünyası

     Bir şehri yönetmek teknik bir iş ve özel bir yetenek gerektiriyor.
     Bir devleti yönetmek de öyle.
     Acaba biz ne kadar iyi yönetiliyoruz.
     Bir şehri ve ülkeyi, yalnızca o ülkenin vatandaşları arasından çıkan yöneticilerin en iyi biçimde yönetebileceği inancını “dış rekabetten” hoşlanmayan politikacıların beslediği iddiası doğru değimli sizce.
Eğer şehirlerin yönetimlerini şeffaf hale getirirseniz, yapılan her işi, o işin nedeninin bilerek o şehirde yaşayanlar izleyebilse, o zaman yöneticilik de teknik bir iş haline gelir.
     Devlet yöneticiliğini, yalnızca o ülkeden birilerinin yapabileceği bir iş haline sokan mekanizmanın temelini “sır” oluşturuyor.
     Bu “sır”lar yüzünden yabancılara güvenilmiyor.
     Ama bu sır meselesi de biraz tuhaf değil mi? 
     Türk devletine ait birçok sırrı bu ülkenin halkı bilmiyor, peki, bu sırları Amerikan yöneticileri bilmiyor mu sizce?
     Amerikan halkının bilmediği Amerika"ya ait sırları Rus yöneticileri bilmiyor mu?
     Şehirlerin “sırları” aslında sadece oralarda yaşayan halkın bilmediği ama başka herkesin bildiği sırlar mı?
     Dünyanın bütün yöneticileri bu “sırları” ortaklaşa biliyorlar da acaba sır denilenler yalnızca “halklar” için mi sır?
     Acaba yeryüzü ülkeler olarak değil de yönetenler ve yönetilenler olarak mı ayrılıyor. 
   “Sırları” ortadan kaldırsak yöneticilik de birden teknik bir işe dönüşür mü? 
    O zaman, her şehir kendisi için en iyi yöneticiyi dışardan da transfer edebilir mi?
    O zaman yöneticilik uluslararası bir rekabete açılır.
    Yöneticilerin işleri biraz zorlaşır. Ama halkların hayatı kolaylaşabilir.
    Yeryüzündeki, yöneten yönetilen ilişkisinin değişmekte olduğunu sanıyorum.
    Sırların bittiği bir dünyaya doğru gidiyoruz. Bu politikacılık da bitecek anlamına geliyor.
   Yakında bu şehirde de bitecek.
   Onun yerini “yönetim teknisyenleri” alacak.
   Bence çok da iyi olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR