ŞİDDEDET KARŞI İMAN

İlahi dinler, insanları huzura, mutluluğa, barışa ve kurtuluşa götüren kurallar manzumesidir. İnsanlar dini bakış sayesinde yaratanını ve kendisini daha iyi tanır, yaratılışının hikmet ve anlamını kavrar. Ne zaman ki, dini tavsiyelere ve ilahi davetlere kulak tıkanırsa, manevi, ahlaki ve insani tutum ve davranışlarımızda, söz ve hareketlerimizde sapmalar başlar. Bu sapmalar toplumsal sorunlar ve sonuçlar meydana getirir. Kardeşlik ve sevginin yozlaşmasına, insanları kenetleştiren bu önemli sosyal değerlerin kaybolmasına neden olur. Kardeşlik ve sevginin olmadığı bir toplumda saldırganlık, arkasından da şiddet kendisini gösterir. İnsanların barış içerisinde yaşamalarının ve toplumun şiddetten uzak kalmasının teminatı kardeşlik ve sevgidir.

Eğitimde, sağlıkta güvenlikte olan sıkıntılar, açlık, çevre sorunları, menfaat ilişkileri, adam kayırma gibi olumsuzluklar insanların stresine, stres de zamanla insanların saldırganlaşmasına ve neticede de şiddete başvurmasına neden olmaktadır. Bunlar, ahlaki ve manevi krizin işaretleridir. Akıl ve gönül sağlığını bozacak en önemli olumsuzluklardır. Dinimiz; bireye, aileye, topluma, canlılara ve insanlığa zarar verecek her türlü olumsuzlukları reddeder. Kim tarafından, kime karşı ve hangi amaçla işlenirse işlensin onu insanlık suçu ve hak ihlali sayar. Allah inancı ve ahirette hesap verme düşüncesi, insanların barış ve huzur içerisinde, kardeşçe ve birbirini severek-sayarak yaşamalarını sağlayacak en ulvi değerdir. Kardeşliğin ve sevginin hakim olduğu ailede ve toplumda saldırganlık ve şiddetten bahsedilemez. Çünkü, kardeşliğin ve sevginin kaynağı olan İlahi mesajlar bu olumsuzlukları yasaklamıştır. Şiddet, günümüzün en temel sorunlarından biridir ve bu sorun hayatı tehdit etmektedir.

Dinimiz şiddetin her türlüsüne karşıdır ve insanları şiddete karşı mücadele etmeye davet etmektedir. Buna rağmen şiddet içerikli olayların her geçen gün arttığını üzüntüyle görmekteyiz. Bu noktada dini hassasiyetlerimize karşı duyarlılıklarımızı gözden geçirmeliyiz. Şiddete neden olan hususları tespit etmeli, şiddetten uzak kalmanın çözüm yollarını bulmalı, bunları hayata taşımalı ve bu problemin ortadan kalkmasına hep birlikte katkı sağlamalıyız. Şiddetten en çok etkilenen ve şiddetin en çok muhatabı olan çocuklar ve kadınlardır. Çocuklar ve kadınlar bir toplumun kendisidir ve geleceğidir. Şiddete muhatap olan kadınların çocuklarını arzu edilen bir ruh ortamında yetiştiremeyecekleri aşikardır. Ruhi, ahlaki ve manevi açıdan arzu edilen bir düzeyde yetişmeyen çocukların olumsuz tutum ve davranışları toplumun bütün katmanlarına yansıyacaktır. Toplumsal ve hukuki sonuçların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Şiddet; sadece dövmek, yaralamak gibi fiziksel bir darbe değildir. Aşağılama, hakir görme, küfretme, bağırma, dikkate almama, istenmeyen bir davranışı yapmak gibi fiiller de şiddettir. İnsanın hoşa gideceği davranışların yerine getirilmesi kendisini mutlu ediyorsa, gururunu rencide edici her davranış ta kendisini üzecektir. Başkası tarafından üzülmeye itilmiş olmak bile en basitinden bir şiddettir. Kimsenin kimseye böyle bir üstünlüğü ve hakkı yoktur.

Karşılaştığımız olaylardan hangilerinin şiddet boyutunda olduğunu ve bunların yaşanmaması için neler yapılması gerektiğini herkesin bir şekilde bilmesi ve öğrenmesi gerekmektedir. Özellikle aile içi şiddet hususunda anne-babaların duyarlı olmaları çok önemlidir. En basit şiddet şeklinden toplumsal hayatı rahatsız eden şiddete kadar tüm şiddet çeşitlerine karşı mücadele etmek herkesin görevidir. Bilim çevrelerinden, sivil toplum kuruluşlarına, basın-yayın kuruluşlarından eğitim kurumlarına, öğretmenlerden din adamlarına kadar herkesin kendisine düşen görevleri vardır. Şiddete karşı tavır sadece güvenlik güçlerinin ve hukukçularımızın değildir. Şiddet oluşmadan önce insanlarımızı, ailemizi  ve çocuklarımızı şiddetten uzak tutmanın kurallarını her kademede hayatımıza yansıtmalıyız. Bu anlamda dini eğitim, Allah ve Ahiret inancı en önemli engelleyici etkendir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR