Patladı gitti!!!

 Türk siyasetinde bugünkü iktidarın alternatifi yok,denilince kızıyorlar.Sn.Demirel'in tabiri ile Hükümeti “silkeleyecek”kararlı bir irade sahibi,becerisi yüksek bir lidere ihtiyaç var; denilince yine kızıyorlar..

Geçen Cuma günü,”Hayat Devam Ediyor”dizisinin reklam arasında, kanalları dolaşırken;kanalın birinde Sn.Kılıçtaroğlu'nu ,üç/dört gazeteci ile söyleşirken rastladım.Meraklandım.Konu/soru “Doğu/ Güneydoğu” olunca merakım daha da arttı..Öyle ya ,koskoca Ana Muhalefet Partisi'nin iktidarı hedefleyen Genel başkanı,Başbakan olabilecek(!)bir lideri dinlememek olmazdı.Ben , kendi oy'unu bile kullanamamış ,” MİT'ciler'i...Çiller “olarak bilgi notu ulaştıranlardan hesap sormadığına takılanlardan değilim.Siyasette olur böyle kazalar!Ben,Sosyal demokrat ve Halkçı çizgideki bir yeni siyasetçinin, söyleyeceklerini önemsediğim için izlemeye karar verdim.

Bilinir ki,böyle programlar ısmarlamadır.”Çanak” tabir edilen sorularla,kurşun asker modunda gazeteçilerin cümlesinden hayır gelmez.Esas parti Liderlerinin eskiden olduğu gibi aynı ortamda tartışmaları gerekir,görüşündeyim.Ama nerdeee!Kendin pişir kendin ye..Neyse Gazetecinin biri soruyor,Sn.Kılçtaroğlu'na:”Doğu ve Güneydoğu sorunu ile ilgili görüşleriniz nedir?Konuyu yazılı ve görsel medyadan takip ettiğimi, güvenilir kaynaklardan okuduğumu, orta düzeyde bilgi sahibi olduğumu söyleyebilirim. CHP'nin bu soruna ilişkin eski yıllarda hazırladığı “Raporlar”dan “ da haberdarım. En son Parti'nin bir komisyon tarafından eski raporları da revize ederek ,yeni bir yaklaşımla ;yeni Anayasa da dahil “Sorunu çözme” yolunda “Bölgesel nitelikte”çalışmalar yaptığı biliniyor.Sevincim kursağımda kaldı.Sn.Kılıçtaroğlu'nun ilk cümlesinde ,hala 1970/80 lerin romantizminden sıyrılamadığı;Devlet'le Hükümeti, TSK ile güvenlik konularında net bir görüşe sahip olmadığını anladım.

Rahmetli İsmail Cem'in bir kitabından alıntı bir cümlesi ile söze başladı:” Doğu Ve Güney Doğu'ya postal ile değil,çiçekler ile gidilmeliymiş! ” Ve ardından yaşadığı bir olayı nakletti.Hesap uzmanı olduğu dönemde yolu ,Diyarbakır'ın bir köyüne ,bir Muhtar'ın bilgisine başvurmak üzere düşer;-Bana pek inandırıcı gelmedi !-nasıl gelsin bir hesap uzmanının Muhtarla ne işi olabilir ki? Onu geçtik.Anlattığı olay evlere şenlikti.Evine gittiği Muhtar'ın evde olmadığı bir sırada ,bir araba sesi(Cemse)duyuluyor,bakıyor ki aşağı tarafta bir askeri cemse ,bir evin önünde durmuş; askerler(yani postallılar)inmişler.Tam o sırada –yalnız kendisi görüyor-; evin arka penceresinden evin kadını,”eteğinin altında uzun namlulu bir silah gizliyerek” kaçıyor.Burası çok önemli,askerler içerden bir adamı dipçikleyerek dışarı çıkarıyor,başlarındaki Komutan, adamın çocuklarının gözü önünde, kırbaçlanıyor, olmadı, sopayla,dipçikle vuruyorlar!(mış).Sorgusuz sualsiz. Sn.Kılıçtaroğlu , o çocukların,babalarına reva görülen muameleye atıfta bulunarak ,zihinlerde oluşan travmaya dikkat çekiyor...

Eksiği var ,fazlası yok!.Tastamam böyle anlatıyor olayı!Ey ekran başındakiler sizin Devletinizin ve Askerinizin,Postallıların Doğudaki insan hakları ihlalinden bir örnek,canlı tanığı benim,demek istiyor olmalı...Sn.Kılıçtaroğlu'nun son cümlesi kan dondurucu!Yanına yaklaşan Komutandan zılgıt yediğini,”Bir daha buralara gelmemesini”söylüyor.Uydurma değil.Bir senaryodan,diziden hiç değil;anlatımlar canlı yayında ,Sn.Kılıçtaroğlu'nun kendi sözleriyle ,üç beş gazetecinin tanıklığında ceryan ediyor.Gazeteciler ne mi yaptılar?Kuzu kuzu dinlediler.Çanakçılar ya!Almak istedikleri cevaba uygun cevabı dinlemiş oldular.Kimsenin aklına: “şu pencereden kaçan kadın” tavşan avlamaya mı gitti sorusunu sormayı akıl edemedi.Kimse “postal” sadece ,Doğu ve Güney doğu'da mı rahatsızlık veriyor,Karadeniz,Ege ve İç Anadolu'da yok mu?Bölgeyi askerden arındırmak mı çözüm öneriniz? Bölgenin ,”İşgal “altında olduğunu söyleyen Kürtçü Bölücülerle ,sizin farklı düşünceniz nedir? Askerlik yapanlar bilir,TSK'da “kırbaç” kullanılmamaktadır.Hele 1970/76 'lı yıllarda ,bu zulüm simgesi aklınıza nereden takıldı?Sizi bölgeden kovan o ceberrut Komutan'a neden diklenmediniz?Tanık olduğunuz olayı neden yargıya taşımadınız?Hani siz,”bir darbe olursa ilk önce tankın üzerine ben çıkarım”demiştiniz!Sizi o günden bugüne değiştiren,cesaretlendiren güç nedir? diye soru soran çıkmadı!..

Hepsi bahane!Bir kurgunun parçasıdır.Mağduriyetlerin pirim yaptığı ,çok laf ve sözlerin yalanla kılıflandığı,konkonktürel olayları farklı kimlikle yorumlandığı günümüzde “Çocuklar Duymasın”daki Seyyar Tayyar tipinin siyasetimize yansımasıdır dunlar.Bir de “patladı gitti!..” deseler tam olacak. Siyaset adamı olunur,politikacı hayda hayda olunur.Ama ,Devlet adamı ,olmak zordur.Kaht-ı rical'i bulmak ta öyle.Neye layıksanız, öyle de yönetilirsiniz.Muhalefetin hal-i pür melali böyle!.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Anayol Arşivi
SON YAZILAR