Parça Bütün İlişkisi

“Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.”  İstiklal marşımızın bu dizesindeki sözün günümüz içinne kadar doğru olduğu tartışılmaz sanırım. Çağdaşlaşalım kalkınalım derken insanlık değerlerimizin çoğu yitip gidiyor. Bu durumu çok öncelerden çözmüş Mehmet Akif Ersoy. Medeniyet dediğimiz varlığı sürdürmek için artı bir şey yapmaya gerek yoktur. Ancak adını duyuran bir medeniyet olmaksa amaç yapılacak çok şey vardır. Bireysel faaliyetlerle birleşerek ortaya bir bütün çıkarmak nihai amaçtır. Bu bütünün her bir parçasını oluşturan bizler parçaların şekline, rengine, inancına, duruşuna vs. yoğunlaşarak yıkıcı eleştirilere başvurduğumuz için ortaya bütünlük çıkamıyor ne yazık ki.Bir ülkenin gücünü nasıl ki silah ve ekonomisi belirliyorsa bununla paralel gelişen millet bütünlüğü de bir o kadar önemli etkendir. Güçlü, sömürgeci ülkelerin stratejisi her zaman bu olmuştur, sömürdüğü ülkenin öncelikle iç savaşını oluşturacak nedenleri sıralayarak onları birbirine düşürmek. Nasıl olsa sonra farenin peynire geleceği gibi amaçlar bir bir gerçekleşecektir. Bu artık çok bilinen bir yöntem ancak bilinirliği bunu önlemiyor. Hala kapana giden birçok ülke ve millet var. Türkiye bunların içinde yer alan bir ülke midir? Sorusuna kesin evet cevabı vermeden önce analizini yapalım.

Ülkemizde halkın birbiriyle uyumu dışardan etkiler olmadıkça sorunsuz. Ancak medya ve üst güçlerin etkisi var olduğu için ister istemez parçalanma oluyor. Bu parçalanma ideolojik düşünce olarak gerçekleşince kutuplaşmalar ortaya çıkıyor. Kutuplaşmayı önlemek için farklılık olmayacak düşüncesi oluşmasın. Bu farklılığa saygı olduğu sürece kutuplaşmadan çok “ortak fikir havuzundan” yararlanılarak ortaya çok güzel bütün çıkabilir.  Fakat yaşadığımız toplumun hiçbir alanında “ortak havuz birikimi” anlayışı uygulanmıyor. Kimse yanaşmıyor, herkes kendi önceliğine önem verdiği için bütünün gücünü göremiyoruz ne yazık ki. “Birlikten kuvvet doğar.” Atasözünü derslerden öteye geçiremiyoruz. Kimse tek başına bir işin üstesinden gelemez. Gelse bile rakiplerini geçemez. Her zaman birlik çağrısı yapan siyasi güçlerimize burada çok büyük görevler düşüyor. İktidar çıkarını düşünmeksizin muhalefetin görüşlerini ciddiyetle dinleyerek ortak fikre ulaştırılmalı. Muhalefette iktidar odaklı kuyu kazma amacında olmamalı. Bütünlüğün fiilen uygulanışını siyasi güçler göstermeli ki vatandaş dediğimiz bireyler bütünlüğün gücünü somut görsün. Şuan bulunduğumuz dönem seçim öncesi bütünlük için güzel fırsat ancak başarılması çok güç. Aksine öyle görüntülere şahit olacağız ki alışagelmiş bir sürü üzüntü dolu haberler. Seçime 2 ay kala öne sürülecek afişlerin hazırlığında olan insanlar var bu ülkede. Çok acı ama piyonlar değişmiyor asker, öğrenci odaklı sürdürülüyor. Her zaman geçerli olan pkkafişini söylemek gereksiz. Güneydoğu'dan şehit tabutlarının gelmesini sağlamak o kadar kolay ki yaşadığımız toplumun bu durumda olmasını sağlayanların amacında tek amaç çıkarlarıdır. Kendi menfaatleri için birçok masum insanı yoksayabilecek güçte bir istek. İsrail'in Filistin'e saldırısındaki vahşetliğin bile kendilerine göre açıklaması var. Tevrat'ta o toprakların onlara vaadedildiği iddiasındalar. Bu açıklamanın olması vahşetliği yoksaymaz ancak savunma kalkanını ortaya koyar. Peki bizim içimizde gerçekleşen bu vahşetliğin kalkanı nedir? Milletin bağımsızlığı mı? Devletçilik mi? Diğer ilkelere odaklı bir savunmamı?

Çıkarcılar için 1Mayıs, 23 Nisan, 19 Mayıs ve 27 Mayıs var. Tonlarca palavrayı medyadan halkın üzerine boca etme fırsatını kaçırmayacaklardır. Bu ileri görüşlülük ya da iftira değil her zaman olan durumları dile getirmektir. Değişen farklı bir seçim öncesi yaşamak en büyük isteğimiz toplum olarak ancak bütünlükten mahrum kalmış bireysel menfaatler buna izin vermeyecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Şeyma Taş Arşivi
SON YAZILAR