ÖZGÜR OLMAK İSTİYORUM!

Filozoflar büyük laflar ettiler özgürlük üzerine.Siyasetçiler ahkam kesitler. Özgür olduğumuza bizi inandırmaya çalıştılar yıllarca. Belki de inandık… Peki, gerçekten özgür müydük?

Katıldığım bir konferansta konuşmacı bir bayan dinleyicilere “Özgürlük nedir?” Sorusunu yöneltti. Aslında kısıtlı bir süre içinde hakkıyla özgürlüğü tanımlayamamanın verdiği sıkıntıyı söylesek özgrülüğün tanımını yapmış olurduk. Özgürlük tanımının yapılması oldukça güç bir kavramdır. Kendini en özgür hisseden bireylerin bile bir yerde özgürlüklerinin kısıtlandığı gerçeğini biliyoruz ki sosyal yaşamımız tabular üzerine kuruludur. Başkalarının koyup evrensel olarak nitelendirdiği kurallar üzerine yaşıyoruz. Özgürlük kavramı çok geniş alanda ele alınabilir. Ancak geçtiğimiz 10 Aralık Dünya İnsan Hakları gününden yola çıkarak, esir insanların sesi olmak adına tutsaklıklardan birine değinmek istiyorum:

Ülkemizde, kamusal alanlarda kılık kıyafet özgürlüğünün olmaması.

10 Aralık günü 81 ilde eş zamanlı olarak insan onuruna yakışmayan tutsaklıklara “hayır” demek için toplanıldı, basın bildirileri okundu. 21. yy'da bu meydanların hala özgürlük arayışları için doluyor olması beni ürkütüyor. Gelecek nesillere de bu ağır prangaları emanet etmek istemediğimizi söylemekten öteye geçemiyoruz. Bu konuda yapılan eyleme Samsun katılımının az ve etkisiz olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. 28 Şubat'ın baskısı söz konusu olduğunda konuşanların, bugün yanımızda olmadığını görmek beni ayrı üzüyor.

İktidara güvenip baskılara boyun eğmek hangi dar aklın getirisidir?

Eskiden meydanları dolduran, baskıya boyun eğmeyen insanlar nerede?

82 Anayasasının insan onuruna yakışmadığını bilen insanlar, yapılan referandumda umut oylarını kullandılar. 12 Eylül 2010 tarihinden itibaren umutla bekleyen insanların bu sessizliğinin altında ne yatıyor?

Devrim olmaksızın yapılan anayasa değişikliğinin zamana yayılarak yapılıyor olması olağandır. Ancak tek bir gecede değişen yönetmelikler ya da sınırlamalar söz konusu iken kamusal alanda başörtüsü özgürlüğünün askıda tutuluyor olmasının açıklaması vatandaşlara yapılmalıdır. 28 Şubat'ın soğuk parmaklıklarını ülkemizden kalkacağı günü artık hayal etmek istemiyorum! Derhal bu konu üzerinde çalışılmalı ve uygulama yapılmalıdır. Ayrıca üniversitelerde kılık kıyafet özgürlüğünün dokunulmazlığı konusunda anayasada yer alması da elzemdir. Değişen iktidar ile güvencesi olmayan yönetmeliklerle okullarda kaygı taşımak istemiyorum.

Hayatlarımızı işgal eden birçok bağımlılığımız varken gerçek özgürlüğe ulaşmak zor gibi görünebilir. Ancak bunun için önce küçük tutsaklıklarımızdan kurtulmamız gerekiyor. Bu sebeple yetkililerin üzerinde ağır olan bu sorumlulukları onlara hatırlatmamız elzem.

“Güzel, güneşli günlere umutla..”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Şeyma Taş Arşivi
SON YAZILAR