Oyuna gelmeyelim

Son günlerde Türkiye'deki kötü gelişmelere bakarak ümitsizliğe düşmemek gerekir. Ümitsizliğe düşmek bizlere hiçbir şey kazandırmaz. Bilakis kaybettirir. Nitekim günümüzde artık harpler sadece cephelerde yapılmıyor. Psikolojik harplerle ülkelerin kaderiyle oynanabiliyor. Bir ülkeye 1000 tane psikolojik harp uzmanı gönderenlerin o ülkeyi savaşmadan yerle bir edebildiği bir dönemdeyiz.
Son günlerde yaşanan olaylar nedeniyle işadamlarımız kaygılanmaya ekonomik gidişin hiç iyi olmadığını, ümitvar bir ekonomiden söz edilemeyeceğini söylemeye başladı. Bu tür söylemler bizlere birşey kazandırmaz. Çünkü kötü haber yayılmaz, ilgiliye iletilir. İlgiliye iletilmeden yayılan kötü haberler toplumun köküne konulan bir dinamit gibi birleştirmez parçalar. Onun için oyuna gelmemek, bu gibi haberleri dillendirmemek gerekir.

Eğer geleceğimizi kendi irademiz ile şekillendirmek, geriye güçlü bir Türkiye bırakmak istiyorsak ümitvar olacağız. Evlerde, dairelerde, kahvelerde dostlarla sohbet ederken televizyondan ve gazetelerden duyup okuduklarımızı tartışırken hep ümitvar olacağız. Birileri birşeyler almış, almamış, çalmış, çalmamış, ülkeyi satmış, satmamış, hortumlamış, hortumlamamış, hortumlamış ama kitabına uydurmuş, masonlar iş başındaymış, misyonerler aramızdaymış gibi bilinmeyen tartışmalar bize hiçbir yarar sağlamaz, ancak zaman ve güç kaybettirir.

Psikolojik harbin başarılı olup olmadığı tamamen ne kaybettirdiğine bağlıdır. Ülkemiz üzerinde bir psikolojik harp uygulanıyor. Bizler dedikodularla, kötü haberlerin alenen yayılmasıyla uğraşırsak bu harbi ilan edenlere yenilmiş oluruz. "Ekonomide kötü gidiş var" diyerek kabuğumuza çekilirsek geleceğimizi kaybederiz.

Bu noktada Samsunlu işadamlarımız kötü haberleri ilgililerle paylaşmalı, insanımıza çalışma şevki verecek iyi haberlerle gündeme gelmeli. Ne bileyim "Gençler şu sektörde şu kadar açık var. Eğer gerçekten geleceğinizi düşünüyorsanız şu kursa katılın, becerinizi geliştirin ve bu yapılanmanın içerisinde yer alın" gibi. İnsanlarımızı çalışmaya, ter dökmeye, beceri sahibi olmaya, üretmeye ve ürettiğini pazarlamaya sevk etmemiz lazım. Kötü haberle, "Sakın ha evden dışarı çıkmayın, dışarısı çok kötü batarsınız" demenin bir faydası yok. Zaten işini takip etmeyen kendini geliştiremeyen adam batacaktır, bari o işlerde başarı sağlayabilecek insanlarımızı ümitsizliğe düşürmeyelim.

Türkiye'ye yatırım yapacak büyük iş adamları ülkenin sağcı veya solcu liderlerin yönetiminde olduğuna bakmaz. Ülkenin üretim gücüne, tüketimine, ithalatına, ihracatına, iş gücüne bakarak karar verir. Siyasetçi partisi için ümitsiz olabilir, ancak ekonominin başındaki işadamlarının ümitsiz olmaya hakları yoktur. İşadamlarımız hiçbir şekilde "Büyük balık küçük balığı yutuyor. İş yapamıyoruz" diye olaylara bakmamalı, ümitlerini kaybetmemeli. Kendilerini geliştirmenin yollarını aramalı. Unutulmamalı ki, denizler büyük balıklarla değil, küçük balıklarla doludur. Tonlarca balık yiyen balinalar ancak insanların yardımlarıyla neslini devam ettirebiliyor. Dünyanın görebileceği en büyük savaşlardan zaferle çıkmış bir milletin torunları, psikolojik harplere karşı da dirençlidir!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR