“Olsa dükkan kimin?”

Önce, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı ile görüştüler…

Sonra, Başbakan Erdoğan ile görüştüler…

“İsteklerle” “öneriler” farklı olunca da anlaşamadılar…

 

Hükümet ile Türk-İş arasında devam eden toplu sözleşme görüşmelerinde yaşanan “uzlaşmazlık” kelimenin tam anlamıyla, hani o bildik hikayede olduğu gibi “ "Sen değil, önce ben geçeceğim" diyen iki keçinin kıran kırana köprü üzerinde inatlaşmasını” anımsatıyor…

 

Elbette ki, geri adım atmayacağı görünen sendika açısından yapılacak iş, elindeki “grev” kozunu harekete geçirmekti, öyle de oldu ve eylem kararı aldı…

 

Zaten, Başbakan"ın “Kusura bakmasınlar greve gideceklerse buyursunlar greve gitsinler" sözüyle iyice gerilen “yay”"dan, Türk-iş"in "sadece hakkımızı istiyoruz, eylemse eylem, grevse grev" cevabıyla “ok” çıkmış, “kılıçlar” çekilmiş oldu…

 

Türk-İş"in, tüm dünyayı “saran” ve “sarsan” etkili küresel mali kriz ortamında “uzlaşmanın tarafı” olmaması yada “olmak istememesi” nasıl değerlendirilir?...

 

Sayın Başbakan"ın, öteden beri ülkeyi “saran” ve “sarsan”, ülke için küresel mali  krizden de etkili “yoğun gündeminde” böylesine “riskli” cümleler kurması nasıl açıklanır?...

Enine boyuna bakıldığında “yüklemleri” nokta yerine “soru işaretiyle” biten bu cümlelerin her biri ayrı bir tartışma konusu…

 

Ama ne var ki, 270 bin kişinin biraz tedirgin, fazlasıyla heyecanlı bekleyişi sürüyor…

Süreç uzadıkça da “ateşin harı” artıyor…

Aslında cevap bekleyen sorular belli; “Kamu işçileri ne kadar zam alacak, iyileştirme ne kadar olacak?...”

 

Kamu işçisi, asgari ücretlilerin dışında en düşük ücreti alıyor…

Aldığı ücret 710 lira…

 

Oysa, “Sözleşmenin birinci yılının ilk yarısı için yüzde 3, ikinci yarısı için de yüzde 4.5 zam ve en düşük ücrete 25 lira iyileştirme” hükümetin, “İlk yıl için yüzde 10.4 zam” Türk-İş"in teklifiydi…

 

Son olarak, Başbakan"ın  “3+ 4,5"lik” teklifine de “hayır” diyen Türk-İş, çok iddialı bir ölçüm olabilir ama, çıktığı “minderde” bakalım “tuş mu” yapacak, tuş mu olacak?...

 

Ankara, Hak-İş ve Memur-Sen Konfederasyonu"nun da desteğini alan Türk iş'in eylemleriyle öyle anlaşılıyor ki, “sıcak” ve “zorlu” bir hafta geçirecek…

 

Dileriz, “Ben bana ait özel kasalarım yok, milletimin bize emanet ettiği paradan maaş ödeyeceğiz" diyen Sayın Başbakan, tıpkı “köylüsü, memuru, esnafı, mühendisi, çiftçisiyle” tüm kesimleri gibi “milletin kendisi olan işçilere” gönül rahatlığıyla istedikleri taleplerini verir…

 

O zaman, sormanın şimdi tam sırası: “Yani, olsa dükkan kimin?...”

06.07.2009

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Hamit Seven Arşivi
SON YAZILAR