Mikrofon sizde!..

Her gün yazmak kolay değil…

Ara sıra nefes almak ve hatta arkaya da dönüp bakmak gerekiyor…

İnternet sitemizde yayımlanan yazılarımıza yaptığınız yorumlar ilginç…

Bizim için de çok yararlı oluyor…

Ama insanımız, yazarak yorum yapmayı pek tercih etmiyor nedense…

Yorumları daha çok yoldan geçerken alıyorum…

“Sayın Yazıcı, okudum yazını. İyi geçirmişsin” türünde oluyor bu yorumlar da…

***

Oysa bizim amacımız kimseye geçirmek değil elbet!..

Öyle bir niyetim olduğunda daha çok bir arkadaşımızı kullanıyorum…

Arkadaşımızın adı Talat… Soyadı da Tosun…

“Kafamın tasını attırana Talat Tosun“ deyince, herkes anlıyor zaten…

***

Gerçi bu konuda izin de aldım kendisinden…

“Abi, nasılsa bir işe yaramıyor. Bari hayır işi için bağışlayalım” demişti…

 Biz de bu anlamda adını hayırlı işlerde kullanıyoruz…

Talat Tosun… Allah senden razı olsun!..

***

İnternet sitesinden bize gelen yorumlar muhtelif… Öven de var söven de…

“Oflu” rumuzuyla yazan bir okuyucumuz soruyor…

“Sayın Yazıcı, sizin Büyükşehir Belediyesi ile aranızda bir husumet mi var Allah aşkına? Samsun"da iyi geçindiğiniz kimse yok mu? Bir ara Hasan Basri Güzeloğlu"na takmıştınız. Şimdi belediyelere… Gerçekten merak ediyorum, onlar mı çok kötü, yoksa siz mi çok iyisiniz”

***

Esma Güney de yorumunda “Yazıcı kimseyle anlaşamaz mı” diye soranlara cevap veriyor… Diyor ki: “Mehmet Yazıcı kimseyle anlaşamaz mı, diye soranlara cevap vermek istiyorum. Her şeyi olduğu gibi söyleyen, dürüst, haksızlıklara tahammül edemeyen, mağdurun yanında olan kimseyle anlaşamaz. Çünkü o, birilerinin yaptığı yanlışları gösteriyordur ama hiçbir şeye sesinizi çıkarmıyorsanız emin olun herkesle anlaşabilirsiniz…”

***

Teşekkür ederim Esma hanım… Bu kadar iyi anlatılabilirdi ancak…

***

Serkan Birben yazmış…

Takip Gazetesi"nin en nazlı köşe yazarlarından biriydi Birben…

Yorumunu da köşe yazısına çevirmiş zaten…

OMÜ"lü öğrencilerin sıkıntılarına değiniyor…

“Bu sadece rezillik…” diye atmış başlığını…

Yorumunun bazı bölümlerini "bip"leyerek vermek zorunda kaldığım için de özür dilerim…

Rize-Pazarlı, Haçapitlidir…  Agresif olmasını mazur görün…

Hiç kesmeden dinleyelim Serkan Birben"i…

“Samsun"un büyük bir oranda öğrenci kenti olduğunu unutan ey süper zekalar!..

O..uruktan (Biiiip) koyduğunuz ve utanmadan da güzelim ilçelerimizin adını verdiğiniz Bafra-Havza-Ladik gibi trenler girsin g-ö-zünüze… (Biiiiiiiiiiiiiip) Hem de katar katar…

Biliyor musunuz ki, binlerce öğrenci her sabah süphaneke boncuğu gibi yolun kenarına kar demeden kış demeden diziliyor.

Ama bu eziyet yetmiyormuş gibi, illa hafif meşrep trene binmeye zorlanıyor millet şimdi de…

Amaç para olunca vatandaşmış, öğrenciymiş fark eder mi? Etmez…

Eziyet bitti mi? Hayır bitmedi…

Üniversitenin ayağında hafiften, raylıdan indikten sonra bir de görevli otobüsler var… Anlayacağınız uluslararası havalimanı gibi… Aktarmalı gidecen…

(Yakında, "Görevli otobüslerin de geleceği yol buraya kadar… Geri kalanını katırlarla devam edeceğiz" derlerse şaşırmayacam…)

Az önce bahsettiğim araçlar görevli, görevliler ama aldığımız duyumlara göre ücretsiz değiller…

Ki, bugün bazı öğrencilerden kişi başı 0.75 TL ücret kesilmiş SAMBİL"lerinden…

Bu yokuşun bir de inişi var tabii. Yanlış anlaşılmasın olumlu manada değil… Okuldan inerken de sıkıntı…

Fen Edebiyat Fakültesi"nden binecem görevliye… (Biiiiiiiiiipp)

(Yanlış anlaşılmasın, "görevliye binecem" derken, artık katır mı olur, otobüs mü olur, onu sonra görecez…)

Aynı terane, aynı aktarma, aynı hengame yeniden başlayacak…

Eh be kardeşim…

Ben paşa paşa dolmuşuma biniyordum…

Adam gibi gidiyordum…

Yaw arkadaş, hanginiz naaptınız bu belediyeye?..

Neden gıcık kaptılar bunlar bu millete?..

Tam da “Dolmuşlar yetmiyordu, ulaşım rahatlayacak, vatandaş rahat edecek” derken…

Her şey tersyüz oldu…

El-insaf min-el iman bee...

Yazıktır, günahtır diyecem ama anlar mısınız bilmem?..

Ama ben bir türkü tutturur giderim…

Belediyedeeen ööteyeee gideruuum yalii yalii…”

***

Eline, ağzına, dimağına sağlık Serkan arkadaş…

Bize söyleyecek tek kelime bırakmamışsın…

Hatta fazlası var eksiği yok…

Çünkü bazı yerlerini sildik, bazı yerlerini "Bip"ledik…

Türküsü de cabası…

Aşiyana selam olsun!..

***

Kasım rumuzuyla yazan başka bir yorumcu güzel bir soru yöneltmiş…

“Acaba” diyor yorumunun başlığında “Sayın Mehmet Yazıcı, belediyeler yerel basına maddi gelir sağlıyormuş. Gerçek payı var mı? Bu paralar Samsunlunun cebinden mi çıkıyor? Yoksa başkanlar kendi ceplerinden mi ödüyorlar? Bu konuya değinir misiniz? Bildiğiniz gazete varsa, yazın da dükkanımıza almayalım. Günde 3 yerel gazete alıyoruz. Saygılarımla…”

***

He ya! Tabi tabi!  Büyük başkan, bir yerel gazeteyi destekliyor ve parasını da cebinden veriyor!..

Allah aşkına, başkan salak mı? Niye cebinden versin?..

Kaç trilyon bütçesi var belediyenin… Siz vergi veriyorsunuz ya!..

Dert etmeyin, oradan ödenir…

***

Büyükşehir Belediyesi tarafından finanse edilen gazetelerin ismini verirsek dükkana sokmayacakmış arkadaş…

Siz merak etmeyin… O gazeteler her sabah dükkanınıza kapı altından bırakılıyor zaten…

Parasını da Büyükşehir ödüyor… Size bedavaya geliyor!..

Amaç sizi yönlendirmek… Kendi yanlışlarını size doğru diye yutturmak…

Alın okuyun, ama inanmayın…

Cam silersiniz onlarla, yerler ıslanırsa paspas yaparsınız…

Ekmek filan sarmayın sakın haa…

Ekmekleri murdar etmeyin…

Çarpılırsınız…

***

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR