MEZHEBLER (2.BÖLÜM)

  • MEZHEB NEDİR, NEDEN İHTİYAÇ DUYULMUŞTUR?

 

Arapça kökenli bir kelime olup, takip edilen, uyulan, gidilen yol, ekol v.b. anlamlarını içerir.

Istılahda (günlük kullanımda) ise mezheb deyince; dinimizi kolaylaştırmak, yaşanabilir, anlaşılabilir  hale getirmek için; İslam dinini bilmek ve anlamakta, Peygamberden sonraki dönemlerde sorulan bir çok soruya içtihad edecek seviyede olan alimlerimizin verdiği fetvalara uyan Müslümanların o fetvalar ya da ictihadlar bütününe verdikleri isimdir.

İctihadlarıyla İslamı anlamakta bizlere, büyük kolaylıklar sağlayan ve dinimizin günümüze kadar gelmesinde büyük katkıları ya da nasipleri olan o büyük insanlar; hiçbir zaman mezheb kurma düşüncesinde olmamışlar, böyle bir iddiaları da olmamıştır.

Peygamberimizin sağlığında; dini konularda Müslümanlar asla ayrılığa düşmemişler, anlayamadıkları her şeyi bizzat kendisine sorup, cevabını almışlar ve mümkün olduğunca bu cevapları başkalarına da aktararak öğrenilmesine vesile olmuşlardır.

Hz. Peygamber (s.a.v.)’in vefatından sonra da; dini konularda ihtilaf olmamıştır çünkü Ashabı Suffe’de ( Peygamberimizin kurduğu medrese - üniversite) yetişen veya diğer sahabelere; bilinmeyenler, anlaşılamayanlar soruluyor ve verdikleri cevapla amel ediliyordu.

 

Peygamberimizin (s.a.v.); “ Ashabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz” mealindeki Hadisi Şerifi her Müslümanın dayanağıydı…

Hiçbir sahabenin, Kur’an ve Sünnet’e aykırı konuşmayacağına öylesine inanmışlardı ki…

Bu inanç Birinci Altın halka dediğimiz Sahabe-i Kiramın bitişine kadar devam etmiştir.

Siyasi sebeplerle birbiriyle savaşan sahabelerin dahi; söz konusu dini bir mevzuu olduğunda birbirlerine uyduklarına, inandıklarına şahid oluruz.

Kerbela faciasında, Namaz vakitlerinde mola verip, Yezid’in askerlerinin dahi Hz.Hüseyin (r.a.)’in imamlığında namaz kıldıklarını biliyoruz.

Namazdan sonra yine karşılıklı savaştıklarını da biliyoruz!

İslam dininin Hicaz bölgesinden, dışa doğru yayılması, Hz.Peygamber (s.a.v.)’in vefatı, Hulefayı Raşidin dediğimiz 4 Halife döneminin bitişi, Sahabe-i Kiramın İslam coğrafyasının dört bir tarafına “tebliğ ve cihad için”dağılıp, ömürlerinin nihayet bulmasıyla, o zamana kadar her  “YENİ” konuyu, sorup, sağlam kaynaktan öğrenen Müslümanlar; Kur’an, Sünnet ve İcma’ ( sahabenin ictihadları veya aktardıkları) ile başbaşa kalmışlardı.
….devam edecek.../.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adem Alan Arşivi
SON YAZILAR