ÇAĞIN HASTALIĞI BİREYCİLİK

      Çağın hastalığı olarak stres, obezite, içine kapanıklık,  internet ve teknoloji bağımlılığı gibi bazı fiziksel olmayan hastalıklardan bahsedilmektedir. Aslında bunların hepsinin temelinde bireycilik yatmaktadır. Eskiden kolera, veba, verem gibi fiziksel hastalıklara çağın hastalığı deniyordu. Fiziksel olan bu hastalıkların tedavisi tıbben mümkündü. Sosyolojik boyutu olan çağın hastalığı bireycilik ise son derece müzmin bir hastalıktır.  Bireycilik öyle tehlikeli, öldürücü bir hastalık ki; bir salgın gibi sardığı toplumların yozlaşmasına, her yönden zayıflayıp bozulmasına neden olmaktadır. Bu hastalığa yakalanan kişi bencil ve obezite olabiliyor. Toplumlar da insanlar gibi bencil, acımasız ve obezite olabiliyor.  Bu hastalığa yakalanan kişilerin yönettiği devletlerin bencilliği yüzünden savaşlar bile çıkmaktadır. İşte bu yüzden sosyolojik olan bu hastalığın, sonuçları bakımından fiziksel hastalıklara benzerliği bulunmaktadır. Biri taşıdığı mikroplar yoluyla, biri de sebep olduğu savaşlar yolu ile toplumları zayıflatmakta, zarar vermekte ve öldürmektedir. Her şeyi kendine layık gören insanların bencil duyguları ve eylemleri neticesinde oluşan bireycilik toplumdaki diğer sorunların da temel kaynağıdır. 

      Modernizm’in doğu toplumlarına dayattığı bireycilik; kişinin özgürlüğünü, tek başına kendi kendine yetebileceği fikrini güzel bir şeymiş gibi kabul ettirip onların megaloman olmalarına neden olmaktadır. Duygu bozukluğu ve düşünce bozukluğu nedeniyle yanlış tepkimelerde bulunmaktadırlar. Çoğu kez toplumsal olaylar karşısında tepkisiz dururlar. Sonuçta egoizme ve birey anarşisine kadar giden bireycilik, toplumları yıkan modern bir saldırıdır. İnsan her şeyin en iyisine layıktır, insanın ötesinde ve üstünde başka bir irade yoktur, anlayışına varan bireycilik kendi mutlu olmak için adalet ve merhamet duygusunu ortadan kaldırmaktadır. Kişi kendi ihtiyaçlarını karşılarken, beyninde bulunan benmerkezci ve özgürlükçü bir düşünce sistemi ile kendi menfaati için başkalarını ezmekte bir beis görmemektedir. İşte şiddet, terör, adaletsizlik, haksızlık, zulüm ve sonuçta savaşlar bu düşünce altyapısından doğmaktadırlar.

      Modernizm, kutsallaştırdığı bireycilik sayesinde insanın evrensel hakikate ve yaratılışın amacına varmasını engellemiştir. Oysaki kültürümüzde ben değil, biz anlayışı vardır. Biz kavramında ayrılık değil birliktelik vardır. Bencillik değil cömertlik ve paylaşım vardır. Birlikte yaşama, birlikte tüketme, birlikte üzülme, bitlikte sevinme vardır. Her yönüyle birliktelik vardır. Duyguda, düşüncede, eylemde, her şeyde güzelliğe doğru bir gelişme, bir yürüyüş ve ilerleyiş vardır. Ben kavramında ise benlik vardır, yani bencillik vardır. Bireysellik, bencillikten tezahür etmiş bir kavramdır. Onun özünde de cimrilik ve haset vardır. Modernizm, toplumlarda meydana getirdiği değişimi bireycilik sayesinde köklü hale getirmiştir. Kutsaldan uzak ama bireyi kutsallaştıran bir anlayışla, kendi aklını kendine yeterli gördüğü için vahiyden uzak kalan bir nesil yetiştirerek köklü bir başkalaşım elde edilmiştir.  Zaten ait olduğu topraklara, ait olduğu batı kültürüne baktığımızda bütün diğer kavramlar gibi toplumu yozlaştırmış, yapısını bozmuş ve özünden kopartmıştır. Esasında batı hiç bir şeyini bize iyilik olsun, yardım olsun diye vermemiştir. Batının karakterinde, cibilliyetinde bu vardır. Birine bir şey veriyorsa mutlaka bir karşılığı vardır. Bir planı, bir hesabı, bir pazarlığı, bir dayatması vardır. Batıda herkes sadece kendini öne çıkarır. Ben de özgür bir bireyim, kendime ait özel bir hayatım var, anlayışıyla yaşamı anlamlandırmaya çalışır.  Müslüman toplumlarda ya da doğu toplumlarında ise ben yerine biz anlayışı olmuştur.  Menfaat ve bireysellik yoktur. Ben kavramı günümüzde bencilleşmiş, bireyselleşmiş, sadece kendisi için yaşayan insana özgü tekil bir kavramdır. 


       Ben ile biz karşılaştırıldığında birinin bireyciliği diğerinin birlikteliği öne aldığı görülmektedir. Aslında insan psikolojik bir varlık olarak, birlikte iş yaptığı zaman, birlikte olduğu zaman daha çok mutlu olur. Asrımızın en büyük hastalığı bireyciliktir. Çünkü benlik kötü bir ahlaktır. Toplumun, devletin, barış ve kardeşliğin düşmanıdır. İslam’daki kardeşlik ve paylaşım anlayışına ters bir düşünce sistemidir. Batının görünmeyen bir tuzağıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Okutan Arşivi
SON YAZILAR