KUTSALLARA SAYGI

Kutsal; mukaddes demektir. Mübarek, kutlu ve temiz şeylere verilen isimdir. Bunlar; manevi büyüklüğü olan ve İlah ile ilgili olan değerlerdir. Yaratan Rabbımız, Onun isimleri, kitapları ve elçileri kutsaldır. Din, iman, ibadetler, Kabe, cami ve mescitler kutsaldır.

Kutsallara saygı göstermek bütün müslümanların sorumluluğudur. Müslüman kendi dininden olmayanların kutsallarına da saygı göstermek zorundadır. Kutsalın şekline göre saygının da şekli ve tonu, dozu ve ağırlığı değişik olur. Kur’anı abdestli olarak ele almak, Allah c.c. ismi anıldığında zikir ifade eden kelimelerle tesbih etmek, Peygamberimizin ismi anıldığında salavat getirmek, sahabenin isimleri anıldığından Allah onlardan razı olsun demek gibi söz ve tavırlar saygının tezahürüdür ve gereklidir.

Sözünü ettiğimiz bu değerlere olumsuz tavır almak, kötü ve inkar edici sözler söylemek büyük saygısızlıktır. Kur’an-ı Kerimi pis yerlerde tutmak, her hangi bir dini eseri kasten pis yerlere atkmak  saygısızlık örneğidir. Bu gibi davranış örnekleri Imani zaafiyetin habercisi ve izleridir. Müslüman olmanın gereği Allaha ve emirlerine inanmak, yasaklarından da kaçınmaktır. Allahın emirleri kapsamında bulunan her değer kutsaldır. Kutsallar insanlara/müslümanlara emanettir. Dünya imtihanın unsurlardan birisi de bu kutsallara sahip çıkmaktır.

Bakara 136.ayete Yüce Allah; Peygamberler ve ilahi kitaplar arasında ayırım yapalımayacağını bildirmektedir. Allaha teslim olan Müslümanlar için bu davranış şekli, inancın gereği bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun gereği olar Müslüman nerede olursa olsun, her inanç grubunun kutsalına saygı göstermek durumunda  ve zorundadır. Her Müslümanın da kendi kutsalına diğerlerinin saygı göstermesini beklemesi hakkıdır.

Müslümanlar kendi idareleri içinde bulunan veya kendilerini ziyaret için yanlarına gelenlere, inançlarının gereği olan ibadetleri yapmaları için fırsat ve ortam oluşturmak zorundadırlar. Tarihi süreçte bu iradenin müslümanlar tarafından gösterdildiği görülmektedir. Bir din mensubu için kutsal sayılan diğer dinin değerleri içinde kutsallar arasında yer almayabilir, hatta iğreti durup, tepkiyi de gerektirecek bir tutum kabul edilebilir. Böyle olsa bile, herkesin diğerinin kutsal kabul ettiğine saygı göstermesi gerekir. Müslüman için bu böyle olmalıdır.

Bir insan, diğerlerinin kutsallarını kendi kutsalları üzerinden değerlendirmeye kalkarsa huzursuzluk ve kargaşa meydana gelir. Bu davranış ve anlayış şekli insanların birbirlerini izole etmesine ve toplum dışına atmasına neden olur. O toplumda değerler ve kutsallar üzerinden değil, güç ve kavga üzerinden bir tasnif oluşur. Bu da, aynı ortamda yaşayan insanların kan ve göz yaşı dökmesinin nedeni haline gelir.

Kutsala saygı nezaket değil sorumluluktur. Peygamberi uygulama böyle olmuş, Peygamberimiz bu konuda insanlığa örnekler sunmuştur. Peygamberimizin Medineye hicretinde, Hz. Musanın Firavn zulmünden kurtuluşu gününde oruç tutan Yahudileri görüp, kendisi ve Ashabının da bu günlerde oruç tutmasını emretmesi, bunu orucun farz kılınışına kadar devam ettirmesi; kutsallara saygının en çarpıçı Peygamberi örneğidir.

Müslüman diğer inanç mensuplarının dinlerine, inançlarına ve kutsallarına saygı duymak sorumluluğundadır. Tarihi süreçte bu uygulamayı başarıyla yürütüldüğü görülmüştür.

Müslümanlar da kendi inanç değerlerine ve kutsallarına aynı saygıyı bekelemeleri haklarıdır. Küçülen dünyada bir arada yaşayan insanların günümüz şartlarında bunu başarıyla gerçekleştirmeleri şarttır. Peygamberimizin manevi mirası, diğer inanç gruplarına  ve onların kutsallarına saygı göstermeyi gerektirir.

Bu genel insanlık kuralı gereği, hiç kimse Müslümanın kutsal gününe, farklı düşüncelerle bile olsa “Kara Cuma” diyemez. Zira, Cuma günü Müslümanların kutsal günüdür ve bu günü Müslümanlar arasında önemli bir değersel kabule sahiptir. Bu kavram üzerinden Müslümanlar incitilmiştir. En azından mutlaka bir özür bekleme hakları vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR