Kötülük Tarihi

Bir teoriye göre insanın doğasında kötülük hakimdir. Bu cümle daha hemen başında reddedilebilir. Ancak bazen öyle olaylara şahit olunuyor ki mümkün olabilir mi diye düşünmemek elde değil. Toplumu göz önünde bulundurduğumuzda gücün mutlak sahibi devlettir. Devletler kendi düzenlerini hakim kılmak için halka karşı bazı zamanlar acımasız ve haksız yaptırımlarda bulunabilir. Bu haksızlığın ve acımasızlığın karşısına kutsal ahlak kuralları, bazen de din ile setler örülür. İşte o zaman devletin düzenine karşı çıkan herkes ahlaksız ve dinsiz olmaya mahkumdur.

 

E.M. Cioran der ki “Dünya tarihi: Kötülük tarihidir. Bir felakete katkıda bulunmadıysanız iz bırakmadan yok olacaksınızdır.”

 

Dolaylı caniler olarak insanı ele alan Cioran haklı mıdır?

 

Burada bahsettiğim genel bir kavram, devletin elinde bulundurduğu güçtür. Bir de kişinin mutlak güce sahip olduğu anları değerlendirelim. Aciz birinin karşısında gücün dengesizliğini nasıl yorumlamalıyız? Ya da en basit örnek olarak sokak hayvanlarına işkence yapan güç sahibi insanın görüntüsünü nereye koymalıyız?

 

Her şeye meydan okuyacak cesareti bulmak için neyi kaybetmesi gerektiği bilemeyen insan sonunda hiçbir kötülükte sakınca görmeyen, cinnet sahibi küstah birine dönüşür. Bu modern küstahlığın sınırı yoktur. Kendini geçmiş bütün yüzyıllardan daha aydınlanmış zanneder. Böylesine küstah ve cesaret içeren insana karşı gerektiği kadar kötülük yapmamış, cinayetler gerçekleştirmemiş olmasını neye borçludur?

 

Terbiyesine mi? Yoksa doğuştan gelen iyiliğine mi?

 

İkisinden de önemli olan iradedir. İradesini güçlendirmek için araç olarak kullanılan kavramların önemi yoktur. Sonuç önemlidir. Güçlü bir irade elbette yanılgıya düşebilir. Ancak hiçbir zaman kötü insan olmaz. Gerçek irade sahibi ise gücü elinde bulundurduğu zaman güçsüzlerin yanında olmayı bilen kişidir. İnsanlar birbirlerine benzemelerine rağmen aynı nesneye yönelseler de çıkarılan sonucun özneleri farklıdır. O halde şunu diyebilir miyiz?  Kötü davranmak bizden istenir, iyi davranmak ise içimizdedir. Bizden istenen kötüdür çünkü “iyi” bir yanıyla rahatsız edicidir aslında. O halde gücün etkisiyle kötüye yönelten art niyetlere yol vermemek elzemdir. Çünkü gücün kötülüğü bir kez yol aldı mı akıl, gücünü yitirir.

 

Kısaca diyebiliriz ki Her filozof hakikati kendine göre ele alır bu yadsınamaz. Ancak her teoride pratik yaşamdan doğmaktadır. Bu sebeple insanın doğasında kötülük vardır demek bazen doğru bir tanım olabilir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Şeyma Taş Arşivi
SON YAZILAR