YAPAMADIĞIN İŞ SENİN DEĞİLDİR

Bazı  okurlarımız hakkında köşe yazısı yazmadığımız siyasetçilerle ilgili neden yazmıyorsun diye sürekli ısrar ediyorlar, şunu açık ve net ifade etmek isterim ki biz elimizde belge veya şahit olmaksızın asla haber yapmayız, bugüne kadar yaklaşık iki yüz bin lira tazminat ödemiş isek bunun  tamamı belgeli yaptığımız haberlerle ilgili karşı tarafın açtığı yüksek miktardaki tazminat davasının  mahkeme cüzi bir kısmına tazminat ödenmesine karar vermesi sonucu  ödediğimiz paralar olduğunu  hatırlatmak isterim. Bugüne kadar bize açılan tazminat davalarının tamamında mahkeme kısmen kabulü yönünde karar vermiş,  bu kararların bir kısmı da Yüksek mahkemeler arafından bozulmuştur. İnsanların  sıkıştıkları yerde anında soluğu bizim yanımızda almalarına saygı duyuyorum ancak ellerinde delil olmaksızın bizden haber yapmamızı isteyenler veya kendileri beyanat vermeksizin olayı bizim haber yapmamızı isteyenler art niyetli insanlar olduğundan en ufak bir şüphem yok. Adam arıyor efendim falanca şunu yapmış, feşmanca bunu yapmış haber yapar mısınız onlara diyoruz ki elinizde belge var mı yok deyince o zaman siz beyanat verin haber yapalım bu kez bu uyanıklar aman bizi bu işlere karıştırmayın diyorlar. Sorarım size böyle davranan insanlar da iyi niyet aranır mı?

                Önceki gün sekreter kızımızı bir vatandaş arıyor ve benimle görüşmek istediğini söylüyor, ben de bağla kızım dedim muhatabım bana falanca kişinin bana selamı olduğunu, onun aracılığı ile  aradığını söyleyince benim  şartellerim  attı. Falanca kişi dediği adam bu şehirde önce beni harcayabilmek için birileri tarafından görevlendirilmiş, ardından bizimle ilişki kurup evimize kadar girmiş ancak bizde bir şey  bulamayıp sevgiyi, saygıyı, adamlığı görünce stokholm sendromu gibi bize aşık olmuş ancak ona bu görevleri verenlerin talimatlarını yerine getiremediği için onların büyük hışmına uğrayan ve daha sonra onların korkusundan bize selam dahi vermeyen hatta ona düşman olduğunu açık ve net bildiği gazetecileri gidip ziyaret etmekten hicap duymayan bir arkadaş.  Bu arkadaş aklını kiraya verdikleri  ne derse onu yapmak zorunda olduğundan bizden uzaklaştı, sadece uzaklaşma ile de kalmadı başkalarına hoş görünebilmek için ne kadar düşmanım var ise onlarla düşüp kalkmaktan, programlarına onları  davet edip en ön saflarda oturtup onları medhü sena etmekten geriye kalmayacak kadar kişilik sıkıntısı olan  bir adam. Bu adam hiç utanmadan, sıkılmadan bana birilerini gönderip yardımcı olmamı istiyor, bu ne aymazlık anlamış değilim.

                Hayatımın büyük bir kısmı ihanete uğramakla geçti, Allah'tan başka hiç ama hiç kimseye güvenmedim, işimi adam gibi yaptım, yardımı sadece ve sadece Rabbimden istedim, o yüzden de dimdik ayaktayım. Bu mesleğe ilk başladığımda bana  gazetecilerin çok kötü insanlar olduklarını, onlarla baş etmenin mümkün olmadığını söylemişlerdi, onlara dedim ki hiç önemli değil gazeteciler siyasetçilerden daha kötü olamazlar ben siyasetçilerle baş ettiğime göre onlarla da baş ederim. Hazreti Ali “Akılsız adamdan dostun olacağına akıllı adamdan düşmanın olsun” buyurmuş, ne  kadar güzel bir söz değil mi? Akılsız adam seni her fırsatta rezil eder, ama akıllı adam düşmanın dahi olsa oturmasını, kalkmasını, konuşmasını bilir. Bu mesleğe ilk başladığımda gazeteyi kendim değil gazetecilerin  yönetmesini istemiştim, ilk üç ay da böyle çalıştım, gazetenin  başına getirdiğim ekibin hiç işine kaışmadığım gibi, haber merkezine dahi  uğramadım, aradan üç ay geçince bizim uyanık personel bizi içten yıkmaya kalkıp onbeş kişi birden bizi yol üzerinde bırakıp ayrıldıklarında anladım ki bilmediğin iş senin değildir. Atatürk gidemediğin yer senin değildir diyor ya ben de bilmediğin iş senin değildir diyorum.

                Gazeteden toplu istifaların ardından bir çok insanla çalıştım kimisi bana gazeteyi terk edip kendilerine bırakmamı önerdi, bu öneriyi yapanlar şimdi işlerini güçlerini kaybettiler hatta şehri dahi terk etmek zorunda kaldılar. Kimisi gazeteyi kendi siyasi emellerine alet etmek istedi biz izin vermedik, kimisi ise çok enteresan tezgahlar peşinde koştu, hatta bana 30 yaşlarında bir bayan bulup ikinci ev tutup  imam nikahıyla bana nikahlamak isteyenler dahi oldu. Bunu yapanlar konuşmaya sıra geldiğince yeminler billahlar çekip beni çok sevdiklerini, beni düşündükleri ve stresli  işimizden bir anlık olsun uzaklaşmak için yapmak istediklerini söyleyecek kadar kendilerini uyanık sanan ahmaklar olduklarını da unutmasınlar. Allah'a şükürler olsun ki bizim Harama uçkur çözmeyle işimiz olmaz ancak konuşurken şaka, şamata konuşuruz, bunu yapmak isteyenlerin asıl amacı bizi tezgaha düşürmek olduğunu anlamadığımızı sanacak kadar da ahmak olduklarını unutmasınlar.  Uyanık insan kimdir bilir misiniz işini en güzel yapıp namerde muhtaç olmayan insan benim  literatürümde uyanık insandır. Başkalarına tezgah kurarak onları bitirmeye çalışıp ondan nemalanmak isteyenler ise Çakallardır. Bilirsiniz Çakallar başkalarının artıkları ile karınlarını doyururlar, Aslanlar ise avı kendileri yakalayıp  yanlarındaki aile fertlerini veya arkadaşlarını doyururlar. Çaklllardan uzak kalmanız temennisi ile kalın sağlıcakla

                 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR