KIBLENİN DEĞİŞMESİ

Beraat gecesi ihya edildi. Bir çok Müslüman farklı nafile ibadetlerle geceyi değerlendirmiş oldu. Kaza namazları, nafile namazlar, istiğfar, tövbe, Kur’an kıraatleri, zikirler, sohbetler gibi bir çok ameliye ile geceden istifade edilme yoluna gidildi. Yapılan dualarla da gece taçlandırılmış oldu. Peygamberimize, Hz. Hatice annemizin sorduğu, “Bir gecenin Beraat olduğunu bilirsem ne yapayım ey Allahın Resulu ?” sorusuna cevaben : “Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni, ailemi ve ümmeti affeyle” diye dua et buyurmasının sonucu olarak, kutsal kabul edilen gecelerde en gözde ibadet elbette ki dua olmaktadır. “İyi kullarda olmak, kaza beladan muhafaza edilmek, uzun ve hayırlı bir ömür yaşamak, bol-bereketli ve helal kazanç sahibi olmak” gibi arzu ve taleplerin duanın konusu olduğu beraat gecesinin bir başka anlamı daha vardır. 

Beraat gecesinin sabahında Müslümanların kıblesi Yüce Allah tarafından değiştirilmiştir. Beraat gecesinin sonrası gün-ki ona “Beraat günü” de denmektedir- Peygamberimiz Medine’de cemaatiyle/ashabıyla birlikte bir camide öğle namazını kılarken ayeti celile nazil olur ve öğle namazını kıldığı esnada yönünü Mescidi Aksa’dan, Mescidi Harama döner. Aynı vakit namazını kılarken, iki ayrı kıbleye dönüp namaz tamamlandığı için bu camiye “Mescid-i Kıbleteyn/İki kıbleli mescid” denmektedir. Hac ve umre vesilesiyle Medineye gidenler bu camiyi de ziyaret etmekte, bu mescitte nafile namazı kılarak konu hakkında mahallinde bilgi sahibi olmaktadır.

Hicretten sonra bir buçuk yıl namazlar Mescid_i Aksa’ya doğru kılınmıştır. Peygamberimizin arzusu ilk günden beri Mescid-i Harama doğru yönelmektir. Bu nedenle de sürekli Rabbından bunu niyaz etmiştir. Hicret öncesinde Mekkede bulunduğu zamanlarda da namazlarını Mescid-i Haram’da kılarken Kabeyi arkasına hiçbir zaman almamış, Hacerul Esved köşesiyle Ruknü Yemani köşesi tarafından Kabeye doğru yönelmiş ve böylece hem Kabeyi arkasına almamış hem de Mescid-i Aksaya doğru namazlarını kılmıştır. Namaz farz kılınmadan önce de Hanif dini üzere ibadet yapan Peygamberimiz namazlarını Mescid-i Aksaya doğru kılmıştır. Yeryüzünün ilk mabedi Kabedir. Yüce Allah Kabeyi “Beytullah/Evim” diye isimlendirmiştir. Ancak, Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksadır. Mescid-i Aksa’nın ne zamandan beri Kıble olarak kullanıldığı bilinmemekle birlikte, bu konuda çeşitli rivayetler de vardır.

Yahudi ve Hıristiyanların kıblesi, ibadette yöneldikleri yer Kudüs’tür. Yahudiler ağlama duvarını, Hırıstiyanlar da Büyük Kilise’yi kıble olarak kabul eder ve ibadetlerde buralara doğru yönelirler. Peygamberimiz Medineye hicret ettikten sonra namazlarda Mescid-i Aksaya doğru yöneldiği gibi Hıristiyan ve Yahudiler de aynı yöne yönelmekteydiler. Bu hali gören Yahudiler; “Mademki Müslümanlar namaz kılarken bizim kıblemize dönüyorlar, demek ki bizim kıblemiz haktır ve dolayısıyla da dinimiz de haktır, öyleyse Müslümanlar neden bizim dinimize dönmüyorlar” diye konuşmaya başladılar. 

Peygamberimiz bunları duyuyor ve çok üzülüyor, bu durumu da Cebrail a.s. ile paylaşıyordu. Cebrail a.s. da “Ben bir Kul’um, sen arzunu Rabbına arz et” diye Peygamberimize tavsiyelerde bulunuyordu. Bu hal devam ederken, bir gün sözünü ettiğimiz Mescidde öğle namazı kılınması esnasında, kıble yönünün değişmesi hakkındaki Bakara suresi 144.ayet nazil olmuş, Peygamberimiz de yüzünü Mescid-i Harama dönmüştür. Böylece kıble ittifakı bozularak Müslümanların kıblesi Kabe olmuştur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR