Hindistan baskını ve küresel kriz

 

HİNDİSTAN BASKINI VE KÜRESEL KRİZ

 

Dünyada çok önemli olaylar gelişmektedir. Tamamına yakını da Müslüman topraklarında olmaktadır. Sözde Müslüman olarak, sadece namaz, sadece oruç ve sade biçimiyle hacc yapan Müslüman"a bir söz yok. Ancak Müslümanlığı kurumsallaştırma, İslam ekonomisini egemen kılma çabasına girişme, bölgede İslamî sermayenin toparlanma girişimi birilerini rahatsız etmektedir.

Bombay saldırısının amacı ABD'nin Pakistan'ı hizaya getirmesi… Pakistan'da İslamî derin devlet yetkililerinin eğittiği Keşmiriler'in saldırısıyla gerçekleştiği iddia edilmektedir; Pakistan topyekûn sorumlu tutuluyor. Hindistan"ın büyük çoğunluğu Müslümanlardan oluşmakta, Hindu nüfus da azınlık durumundadır. ABD sayesinde, Hindu orta sınıfının zenginlik ve statü talebi yüksek…

Yüzlerce çeşidi bulunan farklı yerel inançların Hinduizm adı altında antropolojik bir kurum haline dönüştürülmesi aslında meselenin en önemli boyutu. ABD, bu yerel inanış ya da taşra inancı olarak kalan inanışları formel Hinduizm dini haline getiriyor ve Müslüman çoğunluğu bastırıyor.

İngiliz sömürgesi döneminde yüzlerce yıllık medeniyet birikimini bırakmayı reddeden Hintli Müslümanların, zamanla sınıfsal olarak kaybettikleri zemin, 80'lerden sonra Hindular lehinde, daha da hızlandı ve 90'lardan sonra ciddi bir erozyona uğradı. Ancak bu gelişmelerin zirve noktası 2002 yılında Gucarat'da gerçekleşen, resmi rakamlarla iki binin üzerinde Müslüman'ın katledildiği, binlerce Müslüman kadının tecavüze uğradığı, evlerinin yakılıp, işyerlerinin yağmalandığı, yüz binlerce kişinin göçe zorlandığı katliam oldu.

Katliamda fundamentalist Hindu partisi BJPli yöneticilerin ve resmi görevlilerin parmağı olduğu ispatlandığı halde, ne bir soruşturma açıldı, ne de ceza verildi sorumlulara. Dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip Hindistan'da böylece dünyanın en büyük azınlığı herkesin gözü önünde katliama uğradı.

Siyasî İslam"ın esas vatanı Hint yarımadasıdır; özellikle Keşmir bölgesidir.

Gucarat Katliamı sonrası Hindistan"da Müslümanlar, en küçük güvenlikten yoksun, isim değiştirmeden iş bulamayan, Hindu isimleri aldıkları için verimliliği düşen malları mülkleri müsadere edilen, refah pastasından aldıkları pay sürekli düşüş gösteren Müslümanların sayı olarak da sürekli düşük gösterilmeleri, Hint alt kıtasındaki asıl sorunun kaynağını oluşturuyor.

Ne olacak Hint alt kıtasındaki Müslümanların durumu? Dikkat edilirse Keşmir sorunu henüz konuya dahil bile edilmedi. Müslümanlar, kendi adlarına bir dünya hayal etme ve kendilerini ifade edebilme noktasında nerede olduklarını anlamaya ve dünyaya anlatmaya çalışıyorlar.

Pakistan"da Pervez Müşerref, Batı bölgesindeki yerli Peştun kabilelerden oluşan Taliban güçleriyle baş edemedi ve ABD baskısıyla bu kabileler üzerinde şiddet uygulayarak Pakistan'ı bölünme noktasına getirdi. ABD, Benazir Butto ile Pakistan'ı dize getirmeye çalıştı. 

Pakistan'ın Peştun nüfusunun Taliban'ı sonuna kadar desteklemesi, bunun neticesinde ülkedeki İsmailî kökenli Müslümanlar başta olmak üzere ciddi bir etnik gerilimin ortaya çıkması, bunun Pencabîlerle de etnik gerilime dönüşmesi, son yıllarda Keşmiriler'den çekilen destekle, Keşmirilerin de hükümete tavır alması, ülkeyi tam anlamıyla bölünme noktasına getirdi.

Obama'nın Afganistan'da Irak modelini uygulama kararı aslında tabloyu değiştirdi. Şu anda Afganistan'da çözüm için Pakistan Talibanı ile de anlaşma arayışında.

Başta istihbarat örgütü ISI olmak üzere Pakistan'ın askeri ve haberalma derin devleti, büyük oranda İslamcı bir çekirdekten oluşuyor. Artık bu İslamcı elementler ABD için bir çıbanbaşı…  Müşerref, NATO çizgisinde, ABD'de eğitim almış subaylara yatırım yaptı ancak bu da temel çizgiyi henüz değiştirmeye yetmedi.

Öte yandan ucuz işgücü ve üretim potansiyeli ve gelişen ekonomisiyle soğuk savaş döneminde mesafesini hep koruduğu Hindistan ile yakınlaşan ABD, Pakistan içindeki yerli unsurların tepkisini çekti.

Çin'i Hindistan'la dengelemeye çalışan, sırf bu nedenle Hindistan'a sivil nükleer teknoloji yardımı bile yapmayı göze alan ABD, Pakistan içinde ise tam bir istikrarsızlaştırma politikası uyguladı. Yine aynı süreçte Pakistan ile Çin'in yeni anlaşmalara gitmesi, Rusya'nın Taliban üzerinden Pakistan'a olumlu mesajlar vermesi yeni bir stratejik dizilime yol açtı. Artık ortada Taliban-Pakistan-Çin-Rusya dizilimine karşı Karzai-Hindistan-ABD dizilimi vardı.

Zerdari 7.6 milyar dolarlık bir IMF paketiyle kurtulma şansı arıyor. Bu da Zerdarî yönetimini ekonomik olarak da ABD'ye daha bir yaklaştıracak. Yine Zerdari, hem Keşmir direnişine desteği ve Taliban üzerindeki etkisi ve İslamcılara yakınlığı ile bilinen istihbarat örgütü ISI'nin siyasi kanadını geçen hafta lağv etti ve ülkedeki derin devlete tam anlamıyla meydan okudu. Pakistan için tam anlamıyla ulusal bir onur meselesi olan ve "İslam bombası" olarak da bilinen atom bombasının kaldırılabileceği, Hindistan'ın kabul etmesi durumunda bölgenin nükleer silahlardan arındırılabileceği şeklindeki açıklaması tam anlamıyla şok etkisi meydana getirdi.

Yukarıdaki olaylar bir arada ele alındığında aslında Bombay saldırısının nedeni daha iyi anlaşılır: Zerdari-ABD-Hindistan cephesi tarafından tasfiye edilmek istenen Pakistan derin devletinin, Çin-Rus-Taliban-Keşmir-ISI üzerinden cevabı. Keşmir'i 600 bin askerle işgal altında tutan, Gucarat"ta katliam yapan, İngiliz sömürgeciliğine dahi boyun eğmeyen Müslüman Haydarabat'ı bile Müslümanlardan temizlemeye kalkan, Müslüman şehir isimlerini Hindu isimleriyle değiştiren Hindistan'da böyle bir eylemi yapmak için gönüllü bulma sıkıntısı yaşanmayacağı açık.

Ancak asıl sorun bundan sonra ne olacağı: Hindistan'da gittikçe artan Müslümanlara yönelik toplumsal şiddet, Pakistan-Hindistan gerilimi, Barack Obama"nın buna cevabı, Türkiye-Hindistan enerji anlaşması, Hindistan'a enerji taşıyan tankerlerin geçiş yolu olan Somali'deki korsan sorunu vs...

Bu çerçevede Bombay saldırısının tüm taşları yerinden oynattığı açık…

Ya ABD, Obama ile birlikte bölgeyi dizginlemeye ve Pakistan'ın tehdit algısını ortadan kaldırmaya çalışacak ve Afganistan'a çözüm bulacak ya da Hindistan'ın önünü açarak sonu savaşa gidebilecek bir sürecin önünü açacak. İkincisi olursa bölgenin bir daha düzelmesi on yıllar alacak.

Küresel finans krizinde nakit sıkıntısı çeken Batılı ülkelerin de gözü Körfez sermayesinde.. Dünyadaki doğal kaynakların yüzde 45'ni barındıran Arap ülkeleri, krizde Batı'nın umudu haline geldi.

“İyi düşünün; Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki kader Kitabında;  Allah katında ayların sayısı, hep on iki ay olagelmiştir. İşte bunların dördü dokunulmazlık Haram Aylarıdır. İşte bu, çağdaş sivil toplum dini... Bu aylarda kendi canlarınızın hak-hukukunu çiğnemeyip ön koşulluluktan uzak hep birlik cihadla müşriklere sıcak savaş açınız. Tıpkı onlar hep birlik haçlı ordusuyla size sıcak savaş açtıkları gibi. Yine biliniz ki Allah, o takvayı yaşayanlarladır.” Tevbe Suresi: 36.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR