HER ŞEYE RAĞMEN DEMOKRASİ

Konumuza girmeden önce bir hususa değinmek istiyorum. Bazı meslektaşlarımız sürekli olarak belediyelerin yanlışlarını yazmaktalar. Elbette haklı tarafları var ancak biraz da merkezi hükümetin yanlışlarını yazsalar daha iyi olacak. Millet pandemi nedeniyle burnundan solumakta, esnaf perişan, sanayici perişan, hizmet sektörü bitmiş durumda. İçişleri Bakanlığınca sürekli genelgeler yayınlayıp, şehir merkezlerinde trafik uygulamaları yapıp ceza yazdırılmasının ne anlamı var anlamış değilim. Biz beşeriz elbette hata yapacağız. İnsanlara ceza yazmak isterseniz mutlaka bir hatasını bulursunuz. Amaç ceza yazmaksa hiç durmasınlar ama toplumun bu konudaki tepkisini de unutmasınlar. İnsanlara ceza yazarak bütçeyi doldurmaya çalışmak çok kolay. Dükkânı kapalı olan esnafa bile ceza yazmak isterseniz yazarsınız ama bu asla çözüm değil. Devlet olmanın gereği vatandaşa ceza yazmak değil, vatandaşı eğitmektir. İçişleri Bakanlığının genelgesine valilikler ve emniyet müdürlükleri elbette uymak zorundadırlar ama bunun toplumdaki karşılığının ne olacağını da kimse unutmasın. Bu konuyu bu kadarla geçtikten sonra gelelim asıl konumuza.

Demokrasi en kötü totaliter rejimden iyidir. İhtilaller kadar ülkeleri geriye götüren yönetim biçimi yoktur. O nedenle de her Türk vatandaşı demokrasiden yana olmak zorundadır. Adımın Adnan olmasının en önemli nedeni merhum Adnan Menderes’in idam edilmesine ailemin tepkisi nedeniyle isminin yaşatılma gayesidir. Her şeye rağmen demokrasinin çok güzel bir şey olduğunu unutmayalım. 

Merhum Menderes’in cezaevinde olduğu dönemle alakalı dün bir dostumun bana attığı yazıyla sizleri baş başa bırakarak merhum Menderes’e Rabbimden rahmet diliyorum.

Babam bakkaldı. Dükkan sahibinin oğlu Aydın ağabey Yassıada'da askerliğini yapmış, askerden terhis olduktan aylarca Yassıada'da yaşananlar hakkında tek kelime bile etmemişti. Babamı çok seven Aydın ağabey, bir gün ısrar üzerine şunları anlatmıştı: "Subaylar rahmetli Menderes'i askerlere sıra ile sopayla dövdürürdü. Bir gün sıra bana geldi. Ben sopayı kaldırır hızla indirir gibi yapıp son anda rahmetlinin vücuduna hafifçe dokundururdum. Dayak (!) süresince bu şekilde devam ettim. Seans bittiğinde merhum Menderes kulağıma hafifçe, 'Allah senden razı olsun oğlum' dedi." Rahmetli babam, Osmanlı beyefendisi biriydi. Ağzından asla kötü söz çıkmazdı. Bir gün Menderes'in ölüm yıl dönümünde çok ağladı. "Ben anama babama böyle ağlamadım. ... çocukları ne istediniz Menderes'ten!" dedi. Rahmetli Menderes, bu milletin yürek yarasıdır. Allah gani gani rahmet etsin ona, Zorlu ve Polatkan'a."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR