SABAHIN HAREKETİ

Günlük hayat, sabah gün doğmadan başlar. Müslüman’ın günü de; sabah namazı öncesi uykudan uyanıp, temizliğini yapıp, abdestini alarak, kıldığı sabah namazıyla başlamaktadır. Sabahleyin, bütün varlıklar kendi lisanı halleriyle yaratana zikirlerini gerçekleştirirler. Seher vakti, kainatta külli bir zikir halkası oluşur. Tüm canlılar bu halkadaki yerini alır. Gündüz ve gece görevli olan melekler de görev değişimi nedeniyle seher vakti dünyada olur, varlıkların sabah zikir hareketine onlar da şahitlik ederler. Cansız/hareketsiz bilinen; taş, kaya, kurumuş ağaç, mermer, beton vs gibi cisim ve bunların hammaddeleri de zikir halkasındadırlar. Hatta bu cisimlerin yaşamı zikir üzerine kurulmuştur. 

Dolaşımı, sindirimi, ulaşımı olmayan statik(cansız olarak kabul edilen)cisimlerin de, kendilerini oluşturan çekirdeklerinde zikir halkası söz konusudur. Çekirdeği oluşturan proton, nötron, çekirdek üzerinde bulunan ve sürekli dönen elektronlar; kendi çalışma sistemleriyle yaratanı zikrederler. Yaratılışları zikir üzerine kurulan bu sistem, tüm varlıkların da temel yapısını oluşturmaktadır. Varlıkların temel yapısını oluşturan hücrenin çalışma sistemi; hücre dışını çevreleyen elektronların dönmesiyle devam etmektedir ve bu hal ile varlıklar sürekli Yaratanı zikretmektedirler. Söz konusu bu temel işleyişin dışında da, her sabah canlıların Allahı zikretmesiyle, kainatın zikir halkası oluşmaktadır. 

Canı-cansız tüm varlıkların yaşamı zikir üzerine kurulmuştur. Kainatın fıtratında zikir vardır. Hücre yapısında dönerek başlayan zikir; şekillenen varlıklarda, kendi lisanı halleriyle lisani zikre dönüşmektedir. Yüce Allah, evim diye tarifini yaptığı Beytullah’da ağırladığı misafirlerinden, kendisiyle ilişki kurma yöntemini yine dönerek belirlemiştir. Dönmek zikirlerin en fıtri olanıdır. Bu fıtri zikir, kainatın her zerresinde her an devamlılık arz eden bir yürüyüştür. Bakara suresi 74. AyetTe Yüce Allah; “Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; artık kalpleriniz taş gibi, hatta daha da katıdır. Taşın öylesi var ki ondan ırmaklar kaynar; öylesi de var ki çatlayıp bağrından su fışkırır; bazı taşlar da var ki Allah korkusuyla yuvarlanıp düşer. 

Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir” buyurarak; yaratılış gayesine uygun yaşamın Allahı zikirle gerçekleşeceği bilgisini vermektedir. Zikretmeyen varlıkların (İnsanların) hareketsiz görünen katı taş gibi olduklarını, hatta onlardan daha vahim duruma düştüklerini hatırlatarak, taşların dahi zikrettiğini bildirmektedir. Sabahın erken saatlerinde, seherin derinliklerinde kulağını kainatın sesine veren, başta insanlar olmak üzere her canlı, o muhteşem zikir halkasının bereketinden istifade etmektedir. Her bir canlının, sabah ezanıyla birlikte, kendi fıtri aile yapısı içinde ve koro halinde, nasıl da kendilerini yaratan ve yaşatan Rablerine zikirle niyaz bulundukları görülmektedir.

Sabahın hareketi; Allah’ın rahmet ve bereketinin ihsanına dönüşmektedir. Bu hareketin usul ve yöntemini Peygamberimiz ortaya koymuştur. Seher vakti kalkan Peygamberimiz, teheccüd namazını kılar, sabaha hazırlığı yapar, sünnet namazını hane-i saadetinde kılar, farz namazı için Nebevi Mescidine geçer, sahabe ile birlikte sabah namazını eda eder ve sonrasında namaza iştirak eden arkadaşlarıyla sohbet yapar, ilim-irfan halkasına iştirak ederek güne başlardı. “Peygamber Sohbeti”yle başlayan gün; rahmet ve bereketle devam ederdi. Günün bereket ve rahmete dönüşmesi, ilk saatlerden itibaren başlayan sürecine bağlıdır. Peygamberi sünnete ve ilahi vahye uygun olarak başlayan günün her karesi rahmettir, berekettir, lütuf ve ihsandır. 

Cin ve insanların dışındaki tüm varlıklar zikir üzere yaratılmışlar ve her an kendi zikir yöntemleriyle Yaratana itaat ve ibadet etmektedirler. İnsanın fizyolojisini oluşturan hücreler de her an Allah’ı zikirle kodlanmışlardır. Allaha asi olan insan hücreleri dahi,  proton ve elektronlarıyla Allah’ı zikretmektedirler. Allaha asilik yapan vücudun hücreleri değil, iradeyi oluşturan mekanizmadır. Bu nedenle mahşerde organ ve hücreler irade aleyhinde/hakkında şahitlik yapacaklardır. Sabahın ilk işinin abdest ve namaz olması; insan hayatının zikir üzere inşa edildiğinin ispatıdır. Zikir sahibi aziz, zikirsiz insan zelil olur. Sabahın ilk hareketi zikir olanın, günü bereket, akşamı rahmete olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR