Suna Taşdemir Dündar

Suna Taşdemir Dündar

ÇOCUĞUNUZ TIP FAKÜLTESİNİ...

 

ÇOCUĞUNUZ TIP FAKÜLTESİNİ KAZANSA SEVİNİR MİSİNİZ?

Ben bir hekimim. Kendimi bildim bileli tek hayalim doktor olmaktı. Üniversite sınavlarında ilk on tercihim tıp fakültesiydi. Çok şükür ilk tercihim olan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne girmeyi başardım. Ben fakülte dörtte iken bu defa kardeşim üniversite sınavlarına girdi. Kardeşim Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni kazandığında sevinmeyen tek kişi annemdi.

İlginç değil mi? Annelerin babaların en büyük hayalidir çocuğunun iyi fakültelerde okuması. Türkiye'nin en iyi Tıp Fakültesi sıralamasında tartışmasız ilk üçe giren Hacettepe Tıp Fakültesi'ni kazanan oğlu için üzülen bir anne imajını çok inanılır bulmuyor musunuz? Annem, okuma yazmayı sonradan öğrense de hayatı çok iyi okumayı beceren bir kadındır. Akıllı, mantıklı ve çelik gibi iradelidir. Çocukları hayatlarını kurabilsinler, fakirlik zincirini kırabilsinler diye kız erkek ayrımı yapmaksızın çok uzak diyarlarda, daha çocuk yaşta onları okumaya gönderen, özlemlerine, korkularına gem vurmayı başarabilmiş bir Anadolu kadınıdır. Annemi üzen gerçek şuydu; davulun sesi uzaktan hoş geliyordu, tıp fakültesi zor bir okuldu, tuğla gibi kitaplar oradan oraya taşınıyor, her biri tek tek okunuyordu, yazı, kışı tatili yoktu. Çocuğu neredeyse, kitaplar peşindeydi. Bunu bende tecrübe etmişti, zavallı küçük çok sevgili tekne kazıntısı oğlunun neler yaşayacağını biliyordu. Ve bu nedenle mutsuzdu.

Üniversite sınavlarında Tıp Fakülteleri hala gözde kurumlar, yüzdelik dilimi 1 ve 2 olan çocukların hemen hemen ilk tercihi. Yani zeki ve başarılı çocuklar buraları kazanıyor. Fakülte bitiyor, bu defa üniversite sınavından çok daha zor bir sınav sizi bekliyor, Tıpta Uzmanlık Sınavı, yani TUS. Bu sınavı da kazanırsa bu defa oldukça yoğun, hatta bazı branşlarda askeri hiyerarşiyi mumla aratacak ciddiyette ve zorlukta asistanlık eğitiminiz sürüyor en az 4 yıl. Bunca başarıyı ve yorgunluğu sırtlıyorsunuz. Bazı öğrenme hırsı ile dolu hekimleri tutabilene aşk olsun, bu defa yan dal sınavları var. Dahiliye ya da çocuk uzmanları için daha detay, daha alt branşlar, onkoloji, hematoloji, nefroloji, romatoloji, endokrinoloji gibi. Siz daha bu branşların isimlerini söyleyemezken bu insanlar 6 yıllık fakülte üzerine 4-5 sene ihtisas, onun da üzerine üç sene yan dal için eğitim alıyorlar. Peki bunca eğitim ve emeğin sonucunda ne oluyor?

Sonuç şu; doğru davranmayı bilmeyen, bu nedenle dayakla adam edileceği sanılan akılsız kişi oluyorsunuz.

Daha iyi açıklamak gerekiyor sanıyorum; tarih 30 Nisan 2012, pazartesi. Yer: Samsun Mehmet Aydın Eğitim ve Araştırma Hastanesi Medikal Onkoloji Polikliniği önü. Benim orada bulunuş nedenim, meme kanseri olan ablamın rutin kontrolü. Randevumuz saat 14:00 ama poliklinik çok yoğun. Saat 16:00 da ancak sıra geliyor. Dr. Kerem Okutur, çok titiz bir hekim. Hiçbir ayrıntıyı atlamak istemiyor. Tüm hastalarını ayrıntılı muayene ediyor. Sistemin onu deforme etmesine inatla direniyor. Kapıda bekleşirken, iyi giyimli yani takım elbiseli, gravatlı, efendi ve eğitimli gibi görünen bir hasta yakını (babası kanser belli) şöyle söylüyor: 'Gel de şimdi doktoru dövme!' Yani hekim; sadece mesleğini iyi yapmaya çalıştığı için, sadece sıra beklemekten sıkılan ve yorulan hasta yakını tarafından dayakla adam edileceği ve yola getirileceği sanılan akılsız ya da ne yapması gerektiğini bilmeyen bir varlık sanılıyor. Onca yıllık eğitimin, okulda yapılan derecelerin, kazanılan sınavların, uykusuz gecelerin, sonu gelmez sanılan nöbetlerin sonunda, o yüce(!) kişiyi poliklinik kapılarında bekletmek gibi büyük bir suç işlediği için cezalandırılması gereken bir suçluya dönüşüyorsunuz.

Elbette o ortamda susamadım. Beyefendiye gereken cevabı verdim. Eşim kardiyolog, işinde çok iyi, iyi bir eğitim aldı. Kardeşim Kadın Doğum Uzmanı. Ama ikisi de acaba hekimliğin yerine başka ne iş yapabiliriz sorusuna yanıt arıyor. Ben zaten yedi senedir aldığım eğitim ve uzmanlığımla alakasız, rüyamda görsem inanmayacağım, çocukluk hayallerimle asla bağdaşmayan bir işte çalışıyorum. Hayatının en az on yılını yaptığın işin eğitimine harcıyorsun ve size bu işi yapmak için gereken ortam sağlanmıyor, koşullarınız gün geçtikçe zorlaşıyor, her gün bir hekim ya darba uğruyor ya cinayete kurban gidiyor. Güya mürekkep yalamış kişiler bile sistemin tüm günahını hekimin omuzlarına yüklemekte bir sakınca görmüyor ve hekimi kaba kuvvetle adam edeceğini sanıyor.

Şimdi annemi anlıyor musunuz? Sizin çocuğunuz da bunları yaşayacak, sınav sonuçları açıklandığında çocuğunuz tıp fakültesini kazanırsa yine de sevinebilecek misiniz?



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Suna Taşdemir Dündar Arşivi
SON YAZILAR