‘Bye bye’

Çıkıyoruz merdivenleri, iniyoruz merdivenleri…

  Ne çıkmaya mecalimiz kalmış aslında ne inmeye. Ne olur altın tepside sunulsa hayat. Ne olur yerinde sayan basamakların yerini yürüyen merdivenler alsa. Yorulmasak, kolaylaşsa yol almak. Asansöre binip bir düğmeye basmak kadar kolay olsa yukarı çıkmak. Mücadelesiz olsa.

   Artık yolun yarısı 35 değil… Artık hayat hiç kolay değil. Daha yorgun daha yıpranmış hissediyoruz otuzu bile görmeden. Henüz savaşmaya bile başlamadan silahsız, zırhsız bırakılıyoruz.

   Zaman hemen almak istercesine elimizden neyimiz varsa… Duvarların dili var, perdemizi havalandıran rüzgâr var, kuşların bile kanatları var, biz insanların neyi var böle? Bize neler oluyor peki?

  Bilmiyoruz değil mi bilmiyoruz. Ne gerçek bir amacımız var, ne gerçek bir sevincimiz. Arada kalmış sıkışmışçasına günlerimiz. Neyle neyin arasında kaldığımızı bir bilsek. Kendimizle neyin arasında kalmış olabiliriz?

  Sarı ışıkta takıldık biz sarı ışıkta… Korna seslerine aldırmanın zamanı geldi de geçiyor bile. Debriyaj sonra gaz işte kilit nokta bu, bütün mesele bu. Ayağını frenden çekmen lazım. Yoksa ya arkadan vururlar ya da sollanırsın. İkiside iyi değil. Çünkü bunların ikisi de seni kurtarmıyor. Sırtından vurulmayı da, arkada kalmayı da hiçbirimiz hak etmiyoruz.

  Eeee ne yapıcaz şimdi? Direksiyona geçme zamanı! Artık "Voltran" a mı dönersin,"Zeyna" ya mı bilemem. Ama en azından kendi kendine yetebilecek bir insana dönmelisin. Başkalarına yetebilen bir insana dönmekse sonra ki adımın.

  Belki hiç bir şeyi geri getirmeyecek bu. "Geri gelemeyecek" ve "geri gelebilecek" olanların hiçbirini sana geri vermeyecek belki. Ama zaten bir şeylerin geri gelmesi için değil, bir şeylerin ileri gitmesi için yapacaksın bunu. Çünkü giden gitmiştir bizden. Gelse de gidenin yerine, kendi bile gelse, olmaz, dolduramaz. Çünkü ne giden aynı kalır, ne kalan aynı kalır.

  Bu düşüncelere dalmışken birden camdan bakarsın. Güneş açmış, hava yazdan kalma, mis gibi. Kafanı dışarı uzatıp içine çekersin bütün o umutsuzlukları, karamsarlıkları sonra bir nefesle hepsini dışarı atarsın. Derin derin nefes al, ver… Ve hepsine bye bye de.

  Çocuk mu kandırıyorsun demeyin. Bir anlıkta olsa işe yarıyor. Ama bu duyguyu hayatının her anına yaymak sana kalıyor. Senin yerine nefes alıp veremem. Herkes kendi nefesiyle var olur bu hayatta. "İstersen öl bayıl banane, benim derdim zaten bana yetiyor" demiyorum işte bak, elimden geleni yapıyorum burada senin için. Sende şu atalet halinden kurtul artık yeter!

  Format at hayatına, hafızanı reset" le. Kalk ayağa. Titre ve kendine gel! Cidden yapabilirsin. Sıfırdan başlamak en kolayı çünkü kaybedecek hiçbir şeyin olmaz. Bu yaşadıkların her ne yaşadıysan yine olacak, bundan kurtuluş yok çünkü hayat böyle. Çıkıyorsun merdivenleri, iniyorsun merdivenleri…

 

Şimdi de bugünün anlam ve önemine uygun sözüne geçelim;

 

“Eski güzel şeylerden değil,

Yeni kötü şeylerden başlamak gerekir.”

 "Water Benjamin"

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi

Ayna

09 Mayıs 2012 Çarşamba 14:46
SON YAZILAR