Bu ağıza yakışmadı..

Son günlerde Ülke gündemini ilgilendiren çok önemli konular Sayın Başbakan"ın son sözleri ile güme gitti.

Neydi bunlar :

“Anayasa değişikliği” ....

“Ermeni sınır kapısının açılması”...Obama"nın talimatı doğrultusunda çözümü istenmişti.Azerbaycanla yaşanan kısa süreli kriz nedeniyle gerçekleşen iki önemli ziyaretle “Sn.Başbakan" ın ve ardından  Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu" nun” diplomasileri ile aşılmaya çalışıldı.

Bakanlar Kurulunda konuşulanların dışarıya sızdırılması ve son seçimde  AKP oylarının düşüşü bahane edilerek ,Kabinede yapılan değişiklik sonunda Başbakan yardımcılığı koltuğuna oturan Bülent Arınç" ın  o alışık olduğumuz “RTÜK Başkanı Zahit Akman”ın istifasının gerektiği konusundaki “sivri ve dobra” çıkışı...

“Deniz Feneri Davası”nın  Türkiye ayağının soruşturulması için  “Almanca Tercümesi” nin uzaması ve Adalet Bakanını koltuğundan etmesi...

“Kürt sorunu  açılımı” ve “DTP"li vekillerin mahkemece ifadelerine başvurulması “, vekillerin üçlü /beşli gruplar halinde ekranlarda meydan okumaları...Meclis Başkanı"nın çaresizliği , kılıf  arama çabaları...Sonunda başlarını “kuma gömerek”tebligat yapılamaması..

 

Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül"ün “Kayıp trilyon davası” ile ilgili Yerel bir Mahkeme tarafından  verilen kararın tartışmalara yol açması ....

 

İddia edilen ETÖ Davası"nda sanık  sıfatıyla yargılanan ADD eski başkanı Şener Uygur Paşa"nın hanımının İnternete düşen ses kayıtlarının yayınlanması...

 

Hülasa hepsi Sayın Başbakan"ın , Partisi"nin bir il kongresinde Türkiye Cumhuriyeti ve geçmiş tarihimizde :“Farklı etnik kimlikte olanlar Ülkemizden kovuldu.Bu anlamda faşizan bir yaklaşımın neticesiydi..”sözleri ,adı konulmamış azınlıklar kast edilerek Ülkeden kovulduğunu söylemesi gerçek gündemi yerle bir etti.

 

Son iki üç gündür Basınımızda  /medyada ,Türk ve Türkiye ile hesabı olanlar başta rum ve ermeni diasporası ,AB yanlısı aydıncıklar,fondan beslenen  yazar /çizer takımı zil takıp oynuyor...ağızlarına bir sakız verildi.

Sayın Başbakan bu konularda pek maharetli .Ne zaman başı sıkışsa ,ne zaman Ülke gündemi açmaza girse ,ilgisi olsun olmasın bu tür “polemik konusu” söylemlerde bulunuyor.

Çoğu zaman söylediklerini “tevile”,içeriğinin  farklı algılamalara neden olduğu bahane edilerek” iki ileri ,bir geri “takıntıları olmuyor değil.

Ama bu sefer ki farklı.

Askerlik için söylediği :“Yan gelip yatma yeri değil.”

Çiftçiye söylediği :”Al ananı da git.”

Parasını İslami holdinglere kaptıran yurtdışındaki mağdur vatandaşlara söylediği : “Bana mı sordun!.”

İmralı canisine “sayın”...Şehitlere :”Kele.” demesine hiç benzemiyor.

 

Hele Davos"taki  “Van Münit” fırçasına hiç mi hiç benzemiyor.

Yurdumuzda yaşayan yabancıların ,başka din ve etnik kökenli insanların Kurtuluş savaşı öncesi ve sonrası ülkeyi terk etmeleri “faşizan” bir uygulama olarak değerlendirilemez.

Bu iddiayı tarihle yüzleşme adına yapması Sayın Başbakan"ın ağzına hiç yakışmıyor.Bu görüşte olanlar olabilir.Kendini öyle hisseden çıkabilir.Savaş koşullarını hiçe sayabilir.Mağlubiyet ve mağduriyet yaşamış olanlar için bir algılama/yorumlama olabilir.Akademik düzeyde bir tartışma konusu ,araştırma tezi olabilir.Ancak TCK "nın 301

Maddesinin kaldırılmasından sonra bu ve benzeri konuların devletin en yetkili ağzından topluma aktarılması,adına “tarihimizle yüzleşme “ biçiminde değerlendirilemez.

Bu “sakat ve hezeyan” içerikli değerlendirmeler kimler tarafında dillendirildiğine bakmak zorundayız.

Mesela ,şanlı tarihimizi yeterince okumamış ,onun ruh ve  şuuruna varamamış ,özde milli duygudan yoksun bırakılmış;mesleği, görevi ve makamı ne olursa olsun  yabancılar tarafından “Şark meselesi”"nin AB kriterleri diye kılıflayıp dayatılan gerekçelere/iftiralara alışmalıyız..

 

Elbette Ülkemizi terk edenler olmuştur.Bizim de kovulduğumuz diyarlar yok mudur?Vardır.Balkan bozgunu...Rumeli maceramız...Kafkas göçlerimiz...Bolşevik ihtilali sonrası yurtlarından edilen soydaşlarımız...

Yakın zamanda Ermeni  katliamından kaçan 1.5 milyon Azeri "nin yaşadıkları “yüzleşme meraklısı” olanların gözüne batmıyor mu?Çekilen acıları ,yükselen figanları duymuyor mu?

Sayın Başbakan"ın bu sözlerine Partili milletvekillerinin “altına imzamı atarım.”tarzındaki “biatçı” kabulleri “gelecek kaygısı” ile ilgilidir.İki yıl sonra yapılacak seçimlerde bir kazaya uğramamak adına  söylenmiş sözler olarak değerlendirilmelidir.

Türkiye"nin nüfus yapısı “gaflet ve dalalet” içindekilerin sandığı gibi “ doldur boşalt” ,”bileşik kaplar gibi” hareketlerin oluşturduğunu  düşünmek fevkalade yanlış ve bilim dışıdır.

Türk nüfusu iki büyük cihan savaşında yaşanan ,katliamlarla ,Avrupa ve Asya"dan gelen Haçlı baskısı ile yürütülen  sürgün ve göçlerle Anadolu coğrafyasına sıkışmıştır.

Buraya bu topraklara uzaydan gelinmedi .

Gidenler ve terk edenler  piknikte iken , uykuda iken yurtları elinden alınmadı.Tarihin hiçbir döneminde Türk milletine öyle masa başında “al sana vatan ”diye cetvelle pergelle bölüp parçalanmış toprağa  paydaş yapılmadı.

Ve ne babalar gibi ,ne paşalar gibi kelepirden satın alınmadı. Bedeli kanla ödendi ödenmeye devam edilmektedir.Bu anlamda bu topraklar ebediyen Türk"tür .Türk olarak kalacaktır.

“Soykırım” ile “ya sev ya terk et” anlamını çağrıştıran “kovmak” arasındaki ince çizgiyi kim belirleyecek?Öteden beri Türkleri soykırımcı olarak yaftalayanların ve mahkum etmek isteyenlerin söyledikleri ile Sayın Başbakan"ın sözlerini bir düşünün.

Hiç yakışıyor mu?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Anayol Arşivi
SON YAZILAR