Bizim insanımız üç şey vardır ki ahkam kesmekten/hariçten gazel okumaktan pek hoşlanır.

Biri spor,ikincisi tababet ,tıp,üçüncüsü siyaset.

Kanalları bir dolaşın ille de Pazar akşamları ekrana kurulmuş koca koca adamları birbiri ile kavga mı ediyor,yoksa mal pazarında al /sat mı yapıyor anlayamazsınız.Boyun damarları şişene ,bir birinin sesini bastırırcasına oynanan maçı yorumluyorlar.Bir şey anlamazsınız.Dört beş hafta geriye gidiniz söylediklerini hatırlayınız,beğenmedikleri topçuyu ,kariyeri masaya yatırılan Hocayı yerden yere vuran sanki onlar değilmiş gibi ,pişkinlikle ahkam kesmeleri yok mu sinirime dokunuyor.

İnanın ayağına top vurmamıştır.Oyun kaidelerinden habersizdir.Futbolculuğu tartışmalıdır.Hasbe"l kader ekranda bir mevzi kazanmıştır .”Aman Allah"ım! öyle iddialı laflar ederler ki söyleyeni dünyanın bir numarası sanırsınız.

Bu tipler her şeyden anlar ,hiçbir şeyden anlamayanlardır…

İkinci tiplere gelince:Bir sağlık ocağına varsanız.Oturduğunuz kanepede kıvransanız,yanınızdaki ukala dümbeleği sorar:Neyiniz var?Karnım ağrıyor deseniz ,hemen göz ucu ile tomografinizi çeker..Çok bilmiş bir eda ile size üfürükçülük yapar.Bir kaç sözle derdinize lokman hekim kesilir.Haplar verir.Yan tesiri varmış,sizin kronik bir rahatsızlığınız varmış ne umur!Doktordan önce tanınızı koyar.İlacınızı verir.Ölen yakınını ve tanıdıklarını sayar.Hülasa ,bu tipler tıbbın çaresizliğini tolere eden ukalalardır.

En önemli tipler siyaset bezirganı,siyaset simsarlarıdır.

Kendilerinde vazife gören,parti liderlerinin ,teşkilatın sorumlularını bile cesaret edemeyecekleri isimleri aday olarak dillerine dolarlar.Ölçüleri bir gariptir.Kriterleri subjektiftir.

Eskiden kahvehanelerde partili çarıklı erkanlar vardı.Bacak çelip,kasketini yan devirip başlardı ,ahkam kesmeye…Hükümet kurar,Hükümet yıkardı.Başbakandan ,bakanlara,millet vekillerinden ,teşkilat başkanlarına önce yağlar tuzlar,çektirdiği resmi gösterir.Birlikte yedikleri yemeği anımsatır,sonra el sıkmadığını,yalanını kuyruğundan tutup yerden yere vururlardı.

Şimdi,adama sanki sipariş vermişler,oturduğu yerden star öneriyor.Seç beğen al diyor.Kime ? Belli değil.Gönlündeki partinin adını yazmaktan,söylemekten imtina ediyor.İkili ilişkilerinin bozulmasından ürküyor.

Kriterlere bakınız:Dürüstmüş,çalışkanmış,güzel konuşuyormuş,eskiden beri tanıyormuş..Çok hizmetleri olmuş.

Peki seçilmişlerin nesi var? Halen görevde olanların bir hırsızlığı ,yanlışlığına tanık oldunuz mu?Bu zamana kadar oy veren vatandaşlar yanılmış olabilir mi?Onları listeye alan,aday yapan iradeye bir sözün var mı?Yok.

Önerilen adamların eğer sipariş değilse , adaylıktan haberi var mı?Böyle bir niyet taşıyor mu?

O da yok.O zaman bayram değil,seyran değil,Enişte,baldızı niye öper…

İş olsun.Önerilen kişinin yabancı dili var mı?Kariyeri nasıldır.Parmakçı mı olacak,yoksa sorun çözen planlamacı mı olacak?TBMM de hangi komisyonda çalışabilecek?Meclis iç tüzüğü,kanun teklifi,Anayasa dahil,meriyetteki kanunları bilecek ,yorumlayacak bir hukuk nosyonuna sahip mi?AB sürecinde Avrupa Parlamentosu" nda Samsun"u,Türkiye"yi temsil edebilecek bilgi ve donanıma sahip mi?Yani siz bu vatandaşı sırf kaşı gözü,ensesi kulağı yerinde,Büyük Camiye imam seçer gibi bir dürüslük /doğruluk kriteri ile Hükümette bir Bakanlık verir misiniz?Eskilerin ne durumda algılandığının farkına varabiliyor muyuz?

Benim yurdum insanı böyledir.En okumuşundan,en alt kültür düzeyindekilerde görülen önemli yanılgı.İşsiz ve kalifiyesiz,hatta yetersiz birine ne iş yaparsınız denilince: “Her işi yaparım” diyor ya .Sonunda verdiğin işin içine ediyor ya.Şimdi sıra, siyaset tezgahında milletvekili pazarlamacılığa gelmiş.

Ah ,çok şeyden anlayıp,hiçbir şeyden anlamayanları bir tanıyabilsek…