Semiha Sandıkçı

Semiha Sandıkçı

BİR RAMAZAN HİKAYESİ/RAMAZAN'A YOLCULUK

Her Ramazan ayında gelenek haline getirdiğim bir hikayem daha var size...
Zamanın birinde arayışlar içinde bir genç varmış,bir gün artık vermiş kararını,neyi aradığını bilmeden yollara düşmek,bir umut aradığını bulmamış niyeti.Konuşmuş annesiyle anlatmış halini.Annesi içten içe farkındaymış uzak diyarlara gitmek isteyen oğlunun.
"Git oğul ben beklerim lakin ne aradığını biliyormusun?"diye sormuş.
"Bilmiyorum" diye cevap vermiş delikanlı
"sadece içimden yollara düşmek geliyor".
Anacığı"Peki oğul, yanlız senden bir ricam var, önümüzde Ramazan var,
bunca Ramazan gördüm ya hep boynu bükük bıraktım galiba,ne zaman dönersen dön bana Ramazan'ı da getir evlat",dedi.
Delikanlı şaşırdı, anlamamıştı,"nasıl yani,şu bildiğimiz mübarek ay olan Ramazan'dan mı bahsediyorsun?Onu sana nasıl getireyim,zaten sen istese de istemesen de gelmiyor mu anne?"dedi.Anası biraz üzgün,biraz buruk;"Kimine geliyor,kimine gelip de varmıyor,ne diyeyim evlat hele var git
nasipde varsa getirirsin."diye cevap verdi.
Delikanlı az gitti uz gitti,aylar devirdi yollarda.Bir taraftan da anasının sözlerini
unutamıyordu.Yanına aldığı azığı da bitmiş, acıkmış,susamıştı.Bir altın kalmıştı yanında onu da iyi değerlendirmeliydi.Düşünceli halde yolda yürürken ,"hey delikanlı!"diye bir ses duydu.Delikanlı baktı sesin sahibine,dilenciye benziyordu adam."Ne arıyorsun buralarda ?"diye sordu, delikanlı cevap verdi;"Aslında ne aradığımı bilemiyorum,anam dönerken Ramazan'ı da getir dedi onu düşünüyorum nicedir."
Adam:"ben bir yolunu biliyorum,fakat bana değerli birşey vereceksin yoksa söylemem",deyince şaşırdı delikanlı birden, tereddüt etti,"ya bu adam beni kandırıyorsa ?"diye düşündü.Yiyeceği de yoktu,ama aylar sonra önüne çıkan tek umuttu."Peki"dedi adama,elindeki tek altını verdi."Şu ilerde bir kuyu var,seni bağlayıp bu kuyuya salacağım,içinde üç zarf olacak,onları alacaksın,sana tarif edeceğim kişiye götüreceksin."dedi adam.Delikanlı"kuyuda zarf ne arasın?"diye sordu.Adam"sen bilirsin,inme ben de yoluma giderim"dedi. Delikanlı bunun tek şansı olduğunu düşünüp,kabul etti. Aklında bir çok soru gitti kuyunun başına,indi tanımadığı adamın ipiyle kuyuya,indikçe bir zarf gördü gerçekten, açtı ilk zarfı okudu.Şöyle yazıyordu:"Ramazan bir rahmet ayıdır,bu ayda insanlar oruç tutarak aç ve açıkların halinden bir nebze olsa nasibini alırlar.Allah'ın rızası için infak ederler."Zarfı cebine koydu,biraz daha indi ikinci zarfı gördü, açtı onu da okudu;"Beynin ve organların belli bir enerjiye ihtiyacı vardır, fazlası hiç bir işe yaramaz.Üstelik bu fazlalığın harcanması için beyin enerjisini boşa harcamaktadır.Oruçlu iken beyin dışarıdan alınan maddelerin sindirilmesi ve çeşitli organlarda değerlendirilmesi yönünde enerjisini çok alt düzeye indirir.Oruçlu iken yapılan zikir ve ibadetlerin getirdiği enerji normal şartlarda yapılana göre çok fazladır.Madem ki ruhuna pozitif enerji alacaksın,madem ki açken daha güçlü ve etkili yüklenecek güzellikler,o halde dilini ve kalbini yanlış işlerde oyalaman rahmet israfıdır."delikanlı okuyor, okudukça heyecanlanıyor diğer mektubu merak ediyordu,biraz daha indi,onu da gördü, açtı hemen okudu.Onda da şöyle yazıyordu;"Bu oruç havas orucudur,herkesi bağlamaz.Havasın orucu varlıktan mutlak tasarruf sahibi olan Hakkı fark etmek ve kavramak suretiyle Allah dışında bir varlık, Allah'ın tasarrufu dışında bir tasarruf görmekten uzaktır.Faili hakiki Alllah'dır.Allah dilediğini yapandır, yaptığından suâl olmaz, müşahedesi havasın orucunda esasdır.Bu müşahedeyi kaybettiği anda bulunduğu mertebenin orucunu bozmuş olur."Delikanlının aklı karıştı ama yüreğine  de umut doğdu,karanlık kuyuya güneş gibi.Kuyudan çıktı,adama "götür beni o zata" dedi.Gittiler, buldular o zatı."Anlat bakalım"dedi yaşlı zat.Delikanlı da anlattı başından geçenleri ve annesinin isteğini.Verdi mektupları yaşlı zata,okudu o da.Sonra başladı delikanlıya anlatmaya;"Verdiğin altın ulaşmak istediğin yola verdiğin dünyalığındır, devamı da gelsin dilerim, altın elinde olsun ama gönlüne girmesin.Gerektiğinde elin titremeden verebilirsin.Aslında sen de o indiğin derin kuyu gibisin,kendi içine indikçe farklı keşifler yaparsın.Lakin inilmez dipsiz hiçbir kuyuya,ilk bulduğun zarf herkesin görebildiği yerdeydi,herkesin bildiği şeylerdi.İkinci mektup insanların merak edip,en azından eğilmeleri gereken bir yerde idi,orada yazanları biraz araştıran, emek veren görebilirdi.Üçüncüsü ise oyalanmadan bir an evvel kavuşman gereken hakikat idi.
Şimdi gelelim annenin isteğine.Ramazan rahmettir, Allah kullarına senede bir defa böyle bir ay lutfeder.Sanki şöyle der:"Ey benim aciz kullarım!Sizi bedenlerinize hapsettiğimden beri bakıyorum da oradan kurtulmak için hiç çaba sarf etmiyorsunuz.Yoksa halinizden memnun musunuz,?İçinizde çırpınan ve kurtulmak isteyen kuşun kanat çırpınışlarını duymuyor musunuz?Kuyudaki yusuflarınızın inleyişlerini işitmiyor musunuz?İşte size bir fırsattır,
rahmetimin coştuğu aydır Ramazan.Görün ki sadece siz yoksunuz,yetimler,acizler,fakirler var bu dünyada,verin ki yaklaşın bana, nefsinizden verin, kendinizden verin.Oruç
tutun ki artık yemekten düşünemeyen beyniniz biraz tefekküre yönelsin.
Beyniniz bedeninize harcadığı enerjiyi idrak etmeye yöneltsin."
 Delikanlı anladı annesinin ne demek istediğini.Zaten tekden bahsetmiyor muyuz?Ay da O,an da O.
Sonra delikanlı uçar gibi düştü evin yoluna,annesine Ramazan'ı götürmek için.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Semiha Sandıkçı Arşivi

KANIT

18 Aralık 2023 Pazartesi 13:57
SON YAZILAR