Başarısız öğrenci olmayı nasıl öğrendik

Düşündüğümüz şey yavaş yavaş bilinçaltında

kalıplaşmış gerçek bir deyimle kendini gösterir.

Ernes Holmes

Bilinçli veya bilinçsiz olarak başarısız öğrenci olmayı bize öğreten beynimizdir. Beynimiz gerçekle hayali bir birinden ayırt edemez. Beyin sürekli tekrarlanan, hayal olarak zihinde düşünülen her şeyi gerçek olarak kabul eder. Mesela; biri yanınızda limon yediğinde ağzınız tuhaf olurken, birisi yanınızda limon yemese bile, yediğinizi hayal ettiğinizde yine ağzınız tuhaf olur.

Kısaca: Beyin gerçekle hayali birbirinden ayırt edemez.

Anaokuluna koşarak giden bir çocuk ileriki yıllarda nasıl oluyor da okuldan kaçmak için her yolu deneyen birisi haline geliyor. Belki sistemde, öğretmenlerde, okulda bir takım eksiklikler veya sorunlar olabilir. Ancak bunda en önemli etkenlerden birisi de “başarısız öğrenci” olmaktır. Başarısız öğrenci, başarısızlığından kurtulmak için kaçmayı yani okula gitmemeyi tercih edebiliyor. Başarısızlığını başka hareketlerle gizlemeye çalışabiliyor. Nasıl oluyor da başarısız öğrenci olunuyor? Bunun en büyük nedeni üst sınıflardan başarısızlığı öğrenmektir.

Arkadaş ortamlarında, sohbetlerde üst sınıflar ile alt sınıflar karşı karşıya geldiğinde hiç kuşkusuz konuşulan tek konu okul, dersler ve öğretmenlerdir. Üst sınıflardaki öğrencilerde kendilerine göre tecrübelerini alt sınıflara aktarma isteği ister istemez oluşmaktadır. Üst sınıflar alt sınıflara hangi önerilerde bulur; “Boş ver ders çalışıp ta ne yapacaksın”, “O dersten senin geçmen imkânsızdır”, “O öğretmen mi, sen boş ver hayatta ondan geçemezsin”, “Üniversite sınavına milyonlar giriyor, sen kazanabileceğini mi düşünüyorsun”. Bu önerilere (psikolojideki anlamıyla telkinlere) mağdur kalan öğrencinin beyni ona “çalışmana gerek yok, ders çalışsan da zaten başarısız olacaksın” programını yükleyecektir. Bilinçsiz olarak bu programı kabullenen öğrenci, derslerde başarılı olmak için hiç bir şey yapmaz, yapamaz. Sonuçta o artık parmakla gösterilen başarısız bir öğrenci olup çıkar. O öğrenci başarısızlığın ne olduğunu duymasaydı, başarının tadını alsaydı emin olunki başarılı olacaktı.

Meşhur bir öğrenci hikâyesi var. Ders matematik, öğretmen o sırada tahtaya bir soru yazıyor. Soruyu tahtaya yazdıktan sonra ders zili çalıyor. Uyuklayan arka sıradaki bir öğrenci kendine geliyor. Hemen öğretmenin tahtaya yazdığı soruyu defterine yazıyor ve eve gidiyor. Birkaç gün sonra okula gittiğinde öğretmenine o gün tahtaya yazdığı sorunun cevabını çözdüğünü söylüyor ve öğretmenine gösteriyor. Öğretmen çok şaşırıyor. Çünkü öğretmen o soruyu çözülemeyecek soru olduğu için tahtaya yazmıştı. Eğer o öğrenci o sorunun matematikte çözülemeyecek bir soru olduğunu bilseydi çözebilir miydi? Ona biri başarısız olursun deseydi, soruyu çözmeye çalışır mıydı?

Ders çalışan, başarılı öğrencilere sık sık arkadaşları tarafından inek dendiğini bilirsiniz. Siz moralinizi bozmadan derslerinize çalışmaya devam edin. Size birisi “inek" dediğinde şu yaşanmış olayı aklınızdan çıkarmayın;

“İspanya Kralı, Napoleon Bonaparte karşısında yenilmiş ve esir düşmüştü. Her şeyini yitiren kralın gururu da incinmişti. Fakat kral bunu belli etmeme gayretiyle Napoleon"a şöyle der:

"Siz yalnızca para, altın ve toprak elde etmek için savaşırsınız. Oysa biz onur ve namus için savaşırız."

Kralın içinde bulunduğu durumu anlayan Napoleon şu yanıtı verir:

"Doğru söylüyorsunuz, kimin neye gereksinimi varsa onun için savaşır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Yıldız Arşivi
SON YAZILAR