YEMİN”İ YALANA SERMAYE YAPMAK…

Yemin, lügatte kuvvet manasına gelir. Dini deyim olarak; bir iş yapmak veya yapmamak hususunda verilen karara kuvvet kazandırmak için Allah(c.c.)a and vermektir.   Yemin, kasem suretiyle “Vallahi, Billahi, Tallahi” kelimelerini kullanmakla veya Allah c.c. kudretine and içmekle olur. Allah c.c. ve O’nun sıfatlarından başka her hangi bir şey adına yemin edilmez, edilmiş olsa da bu dini terminolojide yemin olarak izah edilmez.

            “Kasem ederim”, “Yemin ederim”, “Şehadet ederim”, “Üzerime yemin olsun” gibi kelimeleri kullanarak da söylenen sözler yemin hükmündedir. Helali haram kılmak da yemin sayılır. “Şu ekmeği yemek bana haram olsun” demek yemindir. Eğer o ekmek yenirse kefaret gerekir. “Şöyle yaparsam kafir olayım” demek de eğer bir fiili kuvvetlendirmek için söylenmişse yemin hükmündedir. Bunun için söylenmemişse dinden çıkılmış olur ki iman ve nikah yenilenmesi gerekir. Yani tövbe etmesi lazımdır. “Allahın lanetine uğrayayım eğer bu işi yaparsam” gibi cümleler yemin sayılmaz.

            Yemin üç kategoride değerlendirilir. Yemin Lağıv ki; yanlışlıkla veya doğru olduğu zannıyla yapılan yemindir. “Vallahi borcumu ödedim” cümlesini kullanarak yapılan yemin, eğer borcunu ödememişse ve bunu da unutmuşsa “Yemin-i Lağıv”dir. Kefaret gerekmez, affedileceği umulur. Borcunu ödemediği halde ve bunu bilerek “Vallahi ben borcumu ödedim” diye yapılan yemin “Gamus Yemin”dir. Bu yemin en ağır yemin şeklidir ve tövbe edilmesi gerekir, kefaretle izale edilmez, hak ihlali varsa iadesi de gerekir. “Vallahi yarın borcumu vereceğim” diye yapılan bir yemin de “Mün’akid Yemin”dir ve eğer borç ödenmezse kefaret gerekir.

            Yemini bozan kimse kefaretini yerine getirmesi gerekir. Eğer gücü yetiyorsa bir köle azad etmek, veya sabahlı akşamlı on fakiri doyurmak,  yahut on fakiri orta halli giyindirmek. Bunlara güç yetmiyorsa, üç gün arka arkaya kesintisiz olarak oruç tutmak gerekir. Veya on fakire birer fitre miktarı para verilebilir veya bir fakire on fitre on ayrı günde verilir. Bir fakir yedirilip giydirilecekse bu işlem on ayrı günde ayrı ayrı yapılmalıdır. Yemin bozulmadan önce kefaret ödenmez. Çünkü kefaret tövbe demektir ki işlenen fiilden sonra yapılır.  Bile bile yalan yere yemin etmek büyük günahlardandır ve kefareti söz konusu değildir. Bu yolla elde edilen gelir ve sağlanan menfaat de haramdır.

            Peygamberimiz; “Kim bir Müslümanın malını haksız olarak almak için yalan yere yemin ederse Allah(c.c.)ın huzuruna gazabına maruz (kalmış) olarak gelir. Allaha karşı verdikleri sözü ve yeminleri az bir paraya satanların ahirette hiçbir payı yoktur. Kıyamet gününde  Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için elem verici bir azap vardır. Kim yemin etmek suretiyle Müslüman bir kişinin hakkını elde ederse Allah ona cehennemi vacip, cenneti haram kılar. İsterse bu misvak ağacından bir dal parçası olsun” buyurmuştur.

            Yemini, yalana sermaye yapmak büyük günahlardandır. Bu yöntemle çıkar elde etmek haramdır. Müslümanın kimliği, güven ve güvenilen olmayı ifade eder. Bir Müslümanın diğer Müslümanı her hangi bir konuda ikna etmesi için yemin etmesi gerekmez, Müslüman kimliği güven için yeterlidir. Yemin; hukuki bir değerdir ve hakların hukuken netleşmesi için kullanılan bir kavram ve süreçtir. Yemini, yalana ve harama sermaye yapan günahkar olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR