VEZİR HAZRETLERİ GÖZLERİMİ YAŞARTTI

    Toplum olarak öyle bir hale gelmişiz ki anlatamam… İş adamından bürokratına, siyasetçisinden meslek erbabına varıncaya dek insanların birçoğu yalan konuşmayı karakter hâline getirmişler. Onların konuştukları yalanları siz düzeltmeye kalktığınızda da sizden daha büyük suçlu olmaz; zira onlar yalan konuşmayı normal bir iş olarak gördüklerinden artık doğru konuşanları suçlar hâle gelmişlerdir.

 

     Geçtiğimiz hafta bu minvalde bir olayla karşılaştım. Yaptığımız işlerden birinde sektörün içerisinde bulunduğu problemleri konuşmak üzere bir araya gelen sektör temsilcileri, uzun uzadıya konuştuktan sonra konuyu muhatap kuruma iletmek üzere sektörün kurduğu birlik yöneticilerini görevlendirdi. O toplantıda ben şahsen muhatap kurumla yapılacak toplantıya katılamayacağımı beyan etmeme rağmen daha sonra birlik başkanı beni arayarak “mutlak surette toplantıya katılmam gerektiğini” söyleyince sırf arkadaşları yalnız bırakmamak adına “tamam” dedim. Toplantının yapılacağı günün akşamı gece saat 23.00 de aynı birlik başkanı beni arayıp muhatap kurumun başında bulunan iş adamının benden çekindiğini, toplantıya katılmamdan rahatsızlık duyduğunu söyleyince, aradım ilgili iş adamını, adam, “asla böyle bir şey yok” dedi. Ertesi gün yapılacak olan toplantıya ben katılmadım ama kurumun başındaki iş adamı bana yalan konuşan birlik başkanını odasına çağırıp beni arattı. Adam bana telefonda ne dese iyi? “Ben sana muhatabımız olan iş adamının seni istemediğini söylemedim ki bizim yönetim kurulundaki arkadaşlar istemedi” deyince, ona orada yüz dört kitabı okudum ve telefonu kapattım. Kurumun başındaki arkadaş da sağolsun gereğini yapmış ve toplantıyı iptal etmiş ama olan sektördeki insanlara oldu; almaları gereken zammı bu yalancı adamın yüzünden alamadılar.

    Gayriresmi olarak İmam Hatip okullarının üst kurulu niteliğinde olan ama resmiyette olamayan İmam Hatip Platformu’nda bizim Vezir Hazretleri bir konuşma yapmış. Yaptığı konuşmayı da basına servis etmiş olmalı ki basında yayınlandı. Zatı muhteruuun konuşmasında demiş ki “Aslında biz bu şehre çok okul yapacağız da bürokrasi izin vermiyor, yoksa biz şehri dersliklerle ihya edeceğiz”... Bu konuşmayı duyan da zanneder ki adamcağız hakikaten bir eğitim gönüllüsü, imkânı olsa da şehrin her tarafını okulla doldursa. Oysaki adamın derdi çok farklı. Hani konuşmasında diyor ya siz bir yer buluyorsunuz, Mili Eğitim, orası zaten bizim orayı alırsanız yerine başka yer vermeniz lazım. Bu ne demek biliyor musunuz? Adamın derdi Milli Eğitim Bakanlığı’nın elindeki şehrin önemli yerlerindeki binaların arsalarını alıp o binaları ta kilometrelerce uzağa taşımak. Cemal Yeşilyurt izabe tesislerine taşıyacağı hurda demiri Samsun Limanı’ndan Organize Sanayi bölgesine dokuz kilometre taşımak istemedi, izabe tesislerinin dibine liman kurdu ama bu şehrin çocukları merkezde bulunan okulları bırakıp ta Kalkanca’ya, Tekkeköy’e veya daha uzak yerlere gidecek öyle mi? Sevsinler sizin eğitim anlayışınızı… Vezir Hazretleri’nin bu serzenişini duyunca neredeyse ağlayacaktım!..

    Haa unutmadan söyleyeyim, konuşmasında bir de ne demiş biliyor musunuz? İş adamları bu şehirde 16 tane okul yaptılar demiş; sen onu gel de benim külahıma anlat. Eğitime yüzde yüz destek kapsamında okul yaptığı söylenen ve o okullara adları verilen iş adamlarının okullara verdikleri paralar maliyetlerinin onda biri seviyesinde dahi değil. O okullar nasıl yapıldı ben çok iyi biliyorum. Mesela medya patronu olan iş adamının adının verildiği okula bir lira dahi katkısı olmadı. Onun gazetesine destek sözü vermiş Vezir Hazretleri onun için onun vereceği parayı Belediye’den ödedi. İstese desin yalan, çıkarsın evrakları, geçelim bir TV’nin başına karşılıklı konuşalım, bakalım kim haklı. Vezir Hazretleri’nin en son yaptığı uygulama ortada, Tarım Meslek Lisesi’nin yerini yeşil alana çevirdi, daha sonra başka bir plan tadilatı ise oranın arsa alanı kadar dağın başında bir yer verir, hazineye orayı satar olur biter.

    Vezir Hazretleri konuşmasının bir kısmında da helâl haram mefhumundan bahsetmiş; adam dersiniz ki Çankaya Müftüsü, mübârek helal haram deyince titriyor. Oysa başında bulunduğu kurumu öyle hoyratça borçlandırmış ki yüz sene o kurum o borçtan kurtulamaz. Sorarım size, her ihale ettiği işte Almanlara veya başka ecnebilere danışmanlık adı altında ödediği paraları bilsenİz dudaklarınız uçuklar. Bu zat zannediyor ki millet birşey bilmiyor. Başında bulunduğu kurumun bütçesinde tüyü bitmemiş yetimin hakkı olduğu göz önüne alındığında, o kurumdan akrabalarına, eş ve dostlarına verdiği ihaleler acaba ne kadar helâl? Çankaya Müftüsü söylese de biz de bilsek… Konuşmak güzel de hakikatleri konuşmak lâzım öyle değil mi? Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR