TÜRK-İŞ’in Mart 2009 Açlık ve Yoksulluk Sınırı Rakamları!

TÜRK-İŞ"in 22 yıldan bu yana düzenli olarak her ay yaptığı “açlık ve yoksulluk sınırı” çalışmasının sonuçları çalışanların geçim koşullarını ortaya koyan önemli bir gösterge olmaktadır. Yaşanan ekonomik krizin yakıcı etkisi özellikle çalışanların ağırlıklı bölümünü oluşturduğu dar ve sabit gelirli kesimlerde kendini gösteriyor. Yetersiz ve düşük gelir nedeniyle gıda gibi temel tüketim harcamalarında bile kısıntı yapılmak zorunda kalınıyor. Türk-İş"in bana gönderdiği ve göndermeye devam edeceği istatistiki bilgileri bundan böyle fırsat buldukça sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Özelliklede açlık ve yoksulluk içinde olan yurttaşlarımız. Buna bende yakında dahil olacağım kesin. Çünkü işyerimde zorunlu izine çıkarılma gibi bir dayatma ile karşı karşıyayız. Ücretsiz izine çıkarılarak almakta olduğumuz maaşımız kuşa dönmekte. Ben ve diğer arkadaşlrımız hepimiz nerden bakarsanız bakın sevgili okurlarım ya iki ev kirası veriyoruz ve yada değişik şartlarda yaşamlarımızı sürdürüp duruyoruz. Sırf bu yzüden ne kadar doğrudur ne kadar doğru değildir tartışılır olan bu bilgileri sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)"nun gıda endeksi ile TÜRK-İŞ"in gıda endeksi değişiminin yer aldığı grafikten de görüleceği üzere, gıda endeksinin yıllık artış hızı son dönemde aşağı yönlüdür. Yapılan hesaplamaya göre, Mart 2009 döneminde dört kişilik bir ailenin sadece sağlıklı beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı 744,65 TL"dir. Gıda yanı sıra yapılması zorunlu konut (kira, yakacak, elektrik, su vb), ulaşım, giyim, eğitim, haberleşme ve benzeri harcamalar da dikkate alındığında gerekli tutar 2.425,55 TL olmaktadır. Bir anlamda ailenin “insan onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi” sürdürebilmesi için yapılması gerekli harcama tutarını karşılayacak gelir ancak 4,6 aylık asgari ücrettir. TÜRK-İŞ"in çalışmasına göre, dört kişilik ailenin bir önceki yıla göre yapması gereken ek harcama tutarı gıda için 48.- lira, toplam harcamalar için 156.- liraya ulaşmaktadır. Ancak yılbaşına göre bu tutar sadece 5 ve 16 lira olmaktadır. Konfederasyonumuz hesaplamasına temel olan gıda maddelerinin fiyatları doğrudan piyasadan, market ve semt pazarları dolaşılarak belirlenmektedir. Yapılan hesaplama sonuçları her ayın son haftası açıklanmaktadır. TÜİK tarafından yapılan çalışmanın sonuçları ise, izleyen ayın ilk haftası açıklanmaktadır. TÜRK-İŞ"in verileri temel alındığında Mart 2009 ayı itibariyle “mutfak enflasyonu”ndaki değişim şöyle olmuştur:   Ankara"da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 0,62 oranında artmıştır.   Gıda harcaması tutarı, yılın ilk üç ayında yüzde 0,67 oranında artmıştır.    Gıda harcaması tutarındaki artış son oniki ay itibariyle yüzde 6,87 düzeyindedir. Yıllık ortalama artış ise yüzde 10,43  oranında gerçekleşmiştir. Gıda harcaması çalışmasına temel alınan beslenme kalıbında yer alan bazı ürünlerin fiyatlarında Mart 2009 itibariyle gözlenen değişim şu şekildedir: 
Süt, yoğurt, peynir grubunda; süt fiyatı –uygulanan promosyon nedeniyle- biraz gerilemiş (sütün litre fiyatı markalara göre 2,05 ile 1,39 lira arasında değişmektedir), peynir ve yoğurt fiyatında da indirim tespit edilmiştir. Bu gruptaki gıda maddelerinin fiyatlarındaki gerileme mutfak harcamasına olumlu yansımıştır.
Et, tavuk, balık, sakatat, bakliyat gibi ürünlerin bulunduğu grupta; et ve sakatat fiyatı aynı kalmıştır. Tavuk fiyatı artış gösterirken yumurta fiyatı değişmemiştir. Balık fiyatı ise ortalama olarak artmıştır. Bakliyat ürünleri (kuru fasulye, nohut, yeşil ve kırmızı mercimek, barbunya) fiyatı ise genelde değişmemiş, sadece değişik marketlerde -az da olsa- fiyat ayarlamaları gözlenmiştir.   
Havaların ısınmasıyla gelen bahar pazara henüz yansımadı. Geçtiğimiz ay mutfak harcamasını nispeten rahatlatan sebze-meyve fiyatı bu ay artış gösterdi. Şubat ayında ortalama kilogram sebze fiyatı 1,88 lira ve meyve fiyatı 1,82 iken, bu ay sebze fiyatı 2,25 lira ve meyve fiyatı 2,00 lira olarak hesaplanmıştır. Hesaplamada -her zaman olduğu gibi- pazarda yoğun olarak bulunan ve satılan ürünler temel alınmıştır. Örneğin fiyatı 7 lira olan yeşil biber, fiyatı 4 lira olan çilek, ayva, mandalina, fiyatı 6 lira olan nar gibi meyveler hesaplamada dikkate alınmamıştır.   
Ekmek, pirinç, un gibi ürünlerin bulunduğu grupta; ekmek, makarna, un ve irmik fiyatı aynı kalmış, pirinç ise ucuzlamıştır. Bulgur fiyatında ise artış görülmüştür.
Son grup içinde yer alan gıda maddelerinden; tereyağı fiyatı artmış, margarin, zeytinyağı ve ayçiçeği yağı fiyatı değişmemiştir. Siyah ve yeşil zeytin fiyatı ise biraz gerilemiştir. Baharatlardan (kimyon, nane, karabiber, vb) sadece pul biber fiyatı artmış, diğerleri aynı kalmıştır. Şeker ve tuz fiyatı da değişmezken, yağlı tohum (ceviz, fındık, fıstık, ayçekirdeği vb) ürünlerinden fındığın fiyatı artmış, Antep fıstığının fiyatı düşmüştür. Çay ve ıhlamur ile salça fiyatı bu ay yine değişmemiştir. 
 Çalışanların, kendilerine ve ailelerine saygın yaşam düzeyi sağlayacak bir gelir elde etmeleri esastır. Yoksulluk, genel anlamıyla, insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamama durumu olarak tanımlanmaktadır. Yoksulluk sınırı tutarı, bir ailenin, insan onurunun gerektirdiği zorunlu ihtiyaçları karşılayabilmesi için yapması gereken harcama düzeyidir. Türkiye"de bu konuda düzenli bir çalışma bulunmamaktadır. TÜRK-İŞ, varolan bu eksikliği gidermek amacıyla, Aralık 1987"dan bu yana düzenli olarak her ay, gıda harcaması tutarını ve buradan hareketle açlık ve yoksulluk sınırını açıklamaktadır. Türkiye"de yoksulluk sınırı ve yoksulluğun boyutları ile ilgili ilk resmi çalışma TÜİK tarafından 14 Nisan 2004 günü açıklanan “2002 Yoksulluk Çalışması”dır. Çalışanların, kendilerine ve ailelerine yetecek bir ücret almaları gereği açıktır. Ancak temel ihtiyaçların karşılanabilmesini sağlayacak ve refahtan pay almasını mümkün kılacak ücretin hesabı nasıl yapılacaktır? İşçinin yaşam standardını sürdürmesi ya da iyileştirmesi için gerekli olan tutar ne kadar olmalıdır? Kuşkusuz bu ve benzeri soruların cevabını vermek kolay değildir. Gerekli olacak tutarın hesabı, yaşam standardı ve tüketim alışkanlıklarına da bağlı olarak kişiden kişiye, hatta ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir. İşçinin ailesiyle birlikte, insan onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi sağlayabilecek harcama tutarını belirlemek için yapılabilecek hesaplamalardan biri, beslenmeye ilişkin ihtiyaçların belirlenmesidir. Dengeli beslenebilmek için, yetişkinlerin ihtiyaç duyacağı kalori miktarı ile çocukların yaşlarına göre gerekli olan kalori miktarının ne olması gerektiği hakkında bilimsel araştırmalar yapılmıştır. Sağlığın korunabilmesi için bu kalorileri sağlayacak besin miktarları yanı sıra, gerekli protein, yağ ve karbonhidrat miktarları konusunda da belirlemelerde bulunulmuştur. Bu kapsamda, farklı büyüklükteki aileler için toplam besin ihtiyacı hesaplanabilmektedir. TÜRK-İŞ"in bu çalışmasında, dört kişilik bir ailenin, bilimsel olarak belirlenmiş beslenme kalıbı temel alınmaktadır. Anılan beslenme kalıbı, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Teknolojisi Yüksek Okulu"ndan sağlanmıştır. Günlük kalori ihtiyacının hesabında, hem yetişkin kişiler hem de genç ve çocuk nüfus dikkate alınmaktadır. Buna göre yetişkin işçi için 3500, yetişkin kadın için 2300, 15–19 yaş grubundaki erkek çocuk için 3200 ve 4–6 yaş grubundaki çocuk için 1600 kalorilik liste temel alınmıştır. Çalışmada kullanılan besin grubunda şu besin maddeleri yer almaktadır:Birinci grupta süt, yoğurt, peynir… İkinci grupta et, tavuk, balık, sakatat ürünleri, yumurta, kuru bakliyat (nohut, mercimek, kuru fasulye, barbunya vb)… Üçüncü grupta meyve ve sebze… Dördüncü grupta ekmek, makarna, pirinç, bulgur, un, irmik, diğer tahıl unları… Beşinci grupta tereyağı, margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı, zeytin, yağlı tohum (ceviz, fındık, fıstık vb), şeker, reçel, marmelat, bal, pekmez, tuz, baharat (kimyon, karabiber, pul biber, nane vb), çay, ıhlamur, salça… Araştırmada, dört kişilik bir ailenin fizyolojik ihtiyaçları ile tutarlı, yeterli ve dengeli beslenmesini sağlamak için gerekli olan kalori sayısı ve bunu karşılayacak besinlerin cins ve miktarı temel alınmaktadır. Ankara"da çalışanların yoğun olarak alışveriş yaptıkları market ve semt pazarları ayda iki-üç kez dolaşılarak fiyatlar derlenmekte ve yapılması gereken asgari düzeydeki gıda harcaması tutarı hesaplanmaktadır.  “Açlık Sınırı” dört kişilik bir ailenin, sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için bir ayda gıda için yapması gereken asgari harcama tutarını tanımlamaktadır. İnsan onuruna yaraşır düzeyde yaşam sürdürebilmek için gereken harcama tutarı, hiç kuşku yok ki,  gıda ile sınırlı değildir. Gıda harcaması yanında giyim, konut, ulaşım ve diğer ihtiyaçlar için gerekli tutarın da ayrıca hesaplanması gerekmektedir. “Yoksulluk sınırı” zorunlu ihtiyaçlar için yapılması gereken toplam harcama tutarını ifade atmaktadır. Gıda dışındaki zorunlu harcamaların tutarını ayrıntılı olarak ve tek tek hesaplamak için kullanılabilecek, “beslenme kalıbı” benzeri bir bilimsel ve objektif yöntem -maalesef- mevcut değildir. Bu tutarın hesaplanmasında, genellikle aile bütçesi yöntemi kullanılmaktadır. Ailelerin elde attığı geliri ve temel ihtiyaçları için yaptıkları harcamaları gösteren çalışmalardan yararlanılarak bir hesaplama yapılabilmektedir. Diğer bir ifadeyle, ailelerin toplam harcamaları içindeki “gıda” payı temel alınarak gıda dışı harcamalara ulaşılmaktadır.  Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından,  aile bütçesine yönelik anket çalışması yapılmaktadır. TÜİK, ülke genelinde yaptığı anket ile ailelerin elde attığı geliri ve tüketim harcamalarını bulmaktadır. TÜİK"in 2003–2004 Hane halkı tüketim Harcamaları Anketi"ne göre “gıda harcamaları”nın toplam tüketim harcamaları içindeki payı yüzde 30,70 oranındadır.?  TÜRK-İŞ çalışması sonucu açıklanan yoksulluk sınırı tutarı, işçinin eline geçmesi gereken ücret düzeyi değildir. Bu değerlendirme eksik bir yaklaşımın ifadesidir. Yoksulluk sınırı tutarı, ailenin yapması gereken insan onurunun gerektirdiği harcama düzeyidir ve bir bakıma, haneye girmesi gereken toplam gelirin alt sınırını ortaya koyan önemli bir göstergedir. Ancak çoğu zaman, ücretli çalışan ailenin tek gelir kaynağı olduğundan yoksulluk sınırı tutarı olması gereken ücret düzeyi olarak görülmektedir.   TÜRK-İŞ"in bu çalışmasıyla hesaplanan gıda harcama tutarında, aylar ve yıllar itibariyle meydana gelen değişimi yansıtan oranları enflasyon verisi olarak değerlendirmek de ihtiyatlı bir yaklaşımı gerektirmektedir. Konfederasyonumuzun yirmi bir yıldan bu yana her ay düzenli olarak yaptığı gıda harcaması tutarındaki değişim, bir bakıma TÜİK"in açıkladığı tüketici fiyatlarındaki değişimin yönünü ortaya koyan öncü gösterge niteliğindedir. Nitekim 1988–2007 yıllarını kapsayan dönemdeki TÜİK “tüketici fiyatları endeksi”ndeki artış ile birlikte tüketici fiyatları içinde önemli alt harcama grubu olan “gıda harcamaları”ndaki yıllık ortalama değişim TÜRK-İŞ"in  “gıda harcaması ile kıyaslandığında -neredeyse- paralel bir gelişme hemen dikkati çekmektedir. Ancak, yinelemek gerekir ki, bu çalışma, tüketici fiyatları endeksi olarak değerlendirilmemelidir.  Dar gelirli ailelerin elde ettiği gelirin yeterli ve dengeli beslenme için gerekli harcamaları bile karşılayabilecek düzeyde olmadığı açıktır. Aileler, düşük düzeydeki geliriyle beslenme ve beslenme dışı harcamaları karşılayabilmek için çeşitli malların fiyatlarını da dikkate alarak tüketim malları arasında tercihte bulunmak zorunda kalmaktadır. Çoğu zaman fiyatı yüksek olan gıda maddeleri yerine fiyatı düşük olan gıda maddelerini seçmektedir. Bu durumda olan aileler, büyük bir olasılıkla beslenme dışı harcamalarının (kira, ulaşım, yakıt, elektrik ve benzerleri) bir kısmını da beslenme harcamalarından kısarak elde edebilmektedir. Sonuçta, gelir düzeyinin düşük ve yetersiz olması, dar gelirli kişi ve ailelerin sağlıksız ve dengesiz beslenme yapmasına yol açmaktadır. TÜRK-İŞ tarafından hesaplanan açlık ve yoksulluk sınırı tutarları ile elde edilen gelir arasındaki fark, çalışanların içinde bulunduğu geçim sıkıntısının boyutlarını ortaya koyan önemli bir gösterge olmaktadır. Türk-İş üyesi olarak bu verilerin ne kadar doğru ve yanlış rakamlarla ibare edildiğini diğer alternatif sendikalardan da araştırıp sizlere aktarmaya çalışacağım. Aç açıkta ve Yoksul kalmamak dilerimle ve Saygılarımla.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR