“Tsunami” liman dalgası!

Felaket senaryo havuzumuz ülke olarak ne kadar dolu?

Bunu bireysel olarak düşünüp ortak bir havuzda biriktirme fırsatını bulabilen bir toplum olabilseydik keşke. Herkesin bir fikri, projesi, hayali var. Ancak uygulamaya baktığımızda nerede sunulan iş fikirleri ve hayaller diyoruz.

Gündemimiz “TSUNAMİ” Japonya'da ortaya çıkan bir kelime ve liman dalgası demek. İnsanlık tarihinin en büyük beşinci depremi Japonya'da gerçekleşti. Herkes bunu yorumluyor, konuşuyor.

Denizde meydana gelen dev dalgalar, bilim adamlarının söylediğine göre “bir jet uçağının hızıyla” sahillere çarpmış. Her şey kıyamet gününü andırıyor.

Temel sorun olan deprem ardında başka 2 büyük bir sorunu daha getirdi. Tsunami ve hemen sonrasında Nükleer santrallerde ki radyasyon tehdidi. Burada insan düşünmeden edemiyor, 4 tane reaksiyonun yan yana yapılma aşamasında deprem kuşağında olan ülke, “Tsunami “ kelimesinin çıkış yeri olarak bu felaketidüşünmedi mi?

Son duruma baktığımız zaman görüyoruz ki ciddiye alınmayan bir durum söz konusu. Bunun ihmalinde kaynaklı hangi sebepler var bilinmez fakat benim dikkatimi çeken başka bir şey var; Dünya, televizyonlarından, dalgaların kaçmaya çalışan arabaları kovalamasını, o arabaları yakalamasını, arabaların sürüklenmesini tüm ayrıntıları “naklen” izliyor. İnsanlık, depremi önleyemez[ yetenek ve gücü sınırlıdır.]ama Japonya,depremi Türkiye'den  canlı yayındaizlememizi sağlayacak bir iletişim ve haberleşme ağına sahip.  Bu müthiş bir alt yapının kanıtı.

Felaketin korkutucu görüntüleri konuşulup, ekonomik açıdan Japonya'nın hasar maliyetleri kontrol ediliyor.  Türkiye'de bu deprem olsa neler olurdu gibi amaçsız bilgiler veriliyor, profesörler ekranlarda depremin şiddetini, bizimde fay hattı üzerinde bulunduğumuzu tekrar tekrar söylerken sadece dinlemekle yetiniyoruz . Duygusal bakış açımızla konuşmayı kenara bırakıp, düşüncelerimizi faaliyete geçirmemiz gerekiyor. Gerçekleşen ciddi tehdit odaklı bir olayla karşı karşıyayız bu tehdidi fırsata nasıl dönüştürebiliriz?  Ekonomik bakarsak bu döneme odaklı ilerleyen zamanlarda radyasyona karşı üretim çok önem kazanacak. Örneğin; radyasyon ile kirlenen alanların temizlenmesinde gerekli cihaz veya çözüm üretmek ilerde müthiş talep edilen bir durum olabilir. Bu örnekleri hizmet olarak da çoğaltabiliriz. Japonya'da afet sonrası yaşam destek çok gelişmiş buradan yola çıkarak geliştirilebilir birçok hizmet var. Yaşanan felaketi yatırımcı veya girişimci gözüyle analiz etmek anlamsız gibi görünebilir. İnsanlık Çernobil'i tekrar yaşama korkusu ile karşı karşıya, bunlara ne gerek var düşüncesi oluşabilir. Ancak meydana gelen afet sonrası kalan zamanımızı boş gözlerle izlemek yerine farklı düşünceleri uygulamak ilerde çok büyük faydaya sağlayacaktır. Bunu bu tarihin insanlarının görüp görememe tartışması faaliyette bulunmaya engel durum oluşturmuyor.

Kısaca bireysel olmasa bile “kendini geliştirmiş” etiketini taşıyan insanlarımızın televizyonlarda bize bu felaketin şiddetini anlatmasındansa “balık kılçığı diyagramı” ile bu felaketten ders çıkararak bir daha ki santral kuruluşunda nelerin göz önüne alınması gerektiğini ve felaket sonrası için çözüm odaklı bilgiler vererek uygulamaya geçilmesi en büyük katkıdır. Bizi eğitenlerin öğrettikleri ezberci sistem yerine bakış açımızı genişletmemiz, her konuda girişimci olmamız gerek. Şuan Japonya'da radyasyonu engellemek için birebir radyasyona maruz kalan mühendisler, bilim adamları gibi birçok insan bu felaketi önleme çabasında, bu çok büyük bir fedakarlıktır. İnsanlık için verilen bu mücadeleden ders çıkararak olası senaryoları üretip çözümler bulmak da fayda var.

 

[NOT: İlahi takdir konusunda bir şey söylemedim çünkü bu zaten her zaman bakış açımızda olması gereken bir şeydir. ]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Şeyma Taş Arşivi
SON YAZILAR