Yaşar Yeşilyurt

Yaşar Yeşilyurt

Sivil toplum ne yana düşer usta

 Devlet karşısında bireyin temel haklarını savunmayı amaçlayan sivil toplum kuruluşları, demokrasinin en önemli vazgeçilmezlerindendir. Batıdan ithal edilmiş bir kavram olan sivil toplum, tıpkı diğer batıdan ithal edilen kavramlar gibi otantik anlamına günümüze kadar hiçbir zaman ulaşmamıştır.

Bizde nerdeyse sivil toplum kuruluşları devletin ve iktidarın merkez kuruluşları olarak görev ifa etmiştir. Hâlbuki Batı"da, sivil anlayışın gelişmesi uzun mücadelelere dayalı olarak gelişmiş ve devlet merkezli bir siyasi görev üstlenmemiştir. Normalde sosyolojik olarak sivil toplum kuruluşları baskı gruplarıdır ve sivil alanın daha da sivilleşmesi için devlete baskı yapan kuruluşlardır. Ancak bizde sivil toplum kuruluşları devlete baskı yapan kuruluşlar değil devlete ve iktidara dayanarak sivil alana baskı yapan ve böylece hem sivil alanın genişlemesini hem de devletin sivilleşmesini geciktiren bir yapı olarak ortaya çıkmıştır.

 Sivil toplum eğitimden, sanata, dine, kültüre kadar birçok alanda sivil toplum kuruluşlarının yaygınlaşması demokrasinin yerleşmesine hizmet eder. Her türden totaliter yaklaşımı ve hâkim ideolojiyi reddeden sivil toplumun Türkiye"de gelişmesinin önündeki en büyük engel, devlet merkezli anlayışın hüküm sürmesi ve halkın tebaa olarak görülmesi yani bireyin sadece devlet için var olduğu biçimindeki anlayıştır. Sivil toplum kuruluşları bireyi devlet karşısında bağımsızlaştırmak yerine bireyi devlete bağımlı yurttaşlar haline getirme fonksiyonunu ifa etmiştir. Hatta öyle ki her dönemde dönemin özelliklerine göre diğer sivil alanlara baskı kurmayı amaçlayan sivil toplum kuruluşları olmuştur.

             Geçen hafta 12 Eylül 1980 darbesinin yıldönümüydü. Bugün birçok sivil toplum kuruluşu darbenin yıldönümünde çeşitli etkinlikler düzenleyerek protesto ettiler. Ancak darbe yapıldıktan sonra geriye dönüp darbe yapanları eleştirmek ve protesto etmek önemli ve sivil toplum olma yolunda güzel adımlardır ama önemli olan zamanında darbe yapanlara aynı protestoyu yapmaktır. Bizde tam tersine darbe yapılırken darbeyi eleştirmek bir yana, darbeyi çağıran, övgüler düzen, darbe gerekiyorsa destekleriz diyen sivil toplum kuruluşları olmuştur. Hatta öyle bir mekanizma oluştu ki senin darben kötü benimki iyi yaklaşımları bile savunuldu.1971 muhtırası yapıldığında Türkiye"nin büyük sendikalarından birisi, ""memleketimizin geleceği bakımından bir dönüm noktası teşkil eden muhtıra ve muhtıranın siyasal sonuçlarının benimsendiğini"" bildirmiştir. Yine diğer bir işçi sendikası, ""Devrimci Türk ordusu, Anayasa"ya ters düşen tutum ve davranışları ile meşruiyetini yitiren işbirlikçi sermaye sınıfının Amerikan emperyalizminin vesayeti altındaki siyasi iktidarına ve onun parlamentosuna dur demiştir"" diyerek açıkça muhtıraya destek vermiştir. Bugün hala sol çevreler 1971 muhtırasını devrimci girişim olarak görürken, 1981 darbesi sola büyük darbe vurduğu için tasvip edilmez. Gerçi aynı sol bugün darbeyi meşru görmezken aynı darbenin ürünü olan Anayasa"nın yeniden yazılması girişimlerine şiddetle karşı çıkmaları yine sivil toplumun düştüğü çelişkiyi gözler önüne sermektedir.

Türkiye"de sivil toplumun önündeki engeller bütünüyle sistemin yapısından kaynaklanmamaktadır. Gerçekte ne toplumla ne de sivillikle alakası olmayan birçok örgüt sivil toplum güdük kalmasına yol açmaktadır. Bugün 12 Eylül darbesinin sene-i devriyesinde darbelere karşı yapılan sivil etkinlikleri tam bir sivil toplum olma yolunda, başımız dik yürüyebilmemiz için çok önemli olarak gördüğümü bir kez daha yineliyorum. Yaşar Yeşilyurt

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yaşar Yeşilyurt Arşivi
SON YAZILAR