Savaştan barışa Ermeni Sorunu

Samsun Canik Belediyesinin son dönemlerde aktif olduğu bir konu var; panel ve söyleşilere yer vermek! Hiç eksik olmuyor sık sık bu imkanı sunuyor. Bu imkanı sağlayan yetkililere teşekkür ederek bu haftaki söyleşi konusundan bahsetmek istiyorum; Panel konusu, yıllardır çözülemeyen “Ermeni  Sorunu” idi. Konuşmacılar, değerli öğretim üyeleri; Prf. Dursun Akbulut, Prf. Kemal Çiçek, Prf. Enis Şahin, Prf. İbrahim Ethem Atnur hepside tarih bölümünde tezleri olan kişler.. Popülarite söylemlerinden uzak bir ortam sundular bizlere.. Ben de oradaydım ve panel sonrası aklımdakileri sizlerle paylaşmak istiyorum;Öncelikle Konuşmaya Enis Şahin başladı. Ve Genel olarak şunu söyledi, “Bu soykırımı kanıtlayacak bir belge ortaya koyulamıyor, Belge yok.” Dedi. Sonrasında bizlere Ermeni kültürünün Türklere nasıl benzediğini bir rapor ile anlattı. Rusya'nın yayınladığı bir rapora göre ; “Ermeniler entegrasyonu kolay sağlamışlardır. Her şekilde Türklere benzerler.” İddiası yatıyor. Burada Enis Şahin'in Ermeniler için yaptığı şu tanım oldukça ilgimi çekti; “Ermeniler, Hristiyanlaşmış Türklerdir.” Bu cümlenin altını kırmızı kalem ile çizdim.. Olaylar her zaman “başlangıç, gelişme ve sonuç “olarak cereyan eder ve anlatımı bu şekilde sunulur. Enis Şahin'in bizlere gelişme paragrafında en çok vurguladığı ise şuydu; “Devletler arası geçerli olan bir politika vardır,bulunduğunuz toprakta niceliğe göre söz hakkınız olur. Ermeniler azınlık bilincinde olduğundan hep sırtlarını büyük devletlere dayamışlardır. (Rusya, ABD, İngiltere gibi)” Bu durumda Osmanlı devletinin kendi menfaatine göre hareket etmesi olağan birşeydir. Diyerek sözlerini bitirdi.Kemal Çiçek: “Ermeniler sürgün edildiklerini söylüyorlar.. bu iddiaya cevap verirken değerlendirmeyi 3 soru üzerinden yapmak gerekir.” Dedi;
1- Olayın geliştiği dönemde Osmanlı devletinin içinde bulunduğu durum nedir?
2- Ne kadar Ermeni öldürülmüştür?
3- Türk- Ermeni ilişkisi sağlanamaz mı?
İlk olarak Osmanlı devletinin Tehcir kanununu bizlere çaresizliğin kanıtı olarak anlattı. Bunun evveliyatına bakmalıyız diyerek Ermenilerin Osmanlı devletine karşı yaptığı isyanları tek tek ayrıntılı anlattı ancak vakit darlığı sebebiyle daha çok Van isyanına değindi. “1915'te Ermeniler, Osmanlı kalesini kuşatıyor,şehri ele geçirip Ruslara teslim ediyor. Buna karşılık Sürgün vazgeçilmez bir karar olmuştur. Talat Paşanın kararı ile tehcir iç bölgelere yapılıyor , Tehcir kanunu Resmi gazetede yayınlanıyor, Nakil sırasında herşey en ince ayrıntısına kadar düşünülüp uygulanıyor. Bunu yaparken de İstanbul ve Egedeki Ermenileri dahil etmiyor. Tehlike arz eden 800.00 Ermeni Güneye sürülüyor.Sürgün esnasında 500.000 Ermeninin Rusya'ya kaçtığı iddiaları da vardır. Bizlerle bu ayrıntılı bilgileri paylaşan Kemal Çiçek burada Osmanlı devletinin iyi niyetinin göstergesi olarak tehcirin iç bölgelere yapıldığını söylüyor.
2. sorusunun cevabını ise başından geçen bir olay ile anlatarak dünyada nasıl mübalağa yapıldığını kanıtlamış oldu. Ermenistana gittiği bir dönemde bir Ermeniye sormuş; “Kaç milyon Ermeni öldürüldü?” diye Aldığı cevap ise oldukça manidar; “Resmi olarak 3 milyon deniyor ama ben kabul etmiyorum bence 6 milyon Ermeni öldürülmüştür.” Bu cevap ile bizlere anlatmak istediği dünya basının nasıl mübalağa yaptığını göstermiş oldu.
3. soru ise günümüze kadar hep bizim topraklarımız için yöneltilen bu soruyu Ermeni topraklarını baz alarak yöneltiyor. Türk- Ermeni ilişkisinde Ermenistan ülke olarak ne yapıyor? Ermenistanda Osmanlıdan hiç eser kalmamıştır. Eserlerin var olmadığı gibi bir yaşam hakkıda sunulmamıştır Başka ülkelerde onlar yaşam hakkı buluyor ancak kendi topraklarında buna izin vermiyorlar. Diyerek son soruyuda bizlere özetledi.
Son olarakda bize sürekli söylenen bir söylem üzerinde de durdu. “Biz türklere tarihinizle yüzleşin yaptırımı söz konusu ancak buradaki “yüzleş” kelimesinin karşılığında “kabul edin” anlamı vardır. Bu yüzden biz ne kadar yüzleşirsek yüzleşelim bu söylemi hep duyacağız.”diyerek sözlerini bitirdi.
İbrahim Atnur:  Daha çok Ermenilerin aslında ne kadar şanslı olduklarından bahsetti. “şanslılardır çünkü onların arkasında misyonerler vardı.” Diyerek bizlere genel istatistiklere göre aktif misyonerliğin rakamlarını verdi.  Tüm bu söyleşi boyunca bende bir Türk vatandaşı olarak düşündüm, eleştirdim ve yargıladım. Ama bunu yaparken Bir Ermeni olsaydım nasıl düşünür ve değerlendirirdim cümlesini baz alarak yaptım ve ona göre son 2 soru ile yazımı sonlandırıyorum;
1- Osmanlı devleti, isyanlara karşı Ermenileri iç kesimlere sürgün etmiştir.(konya) Burada söz konusu iyi niyet midir? Yoksa Osmanlı devleti, Ermenilerin sırtını dayadıkları büyük güçlerden çekinmiş midir?
2- Ermeni sorunu söz konusu olduğunda Türk Milleti üzerinde bir yaptırım söz konusu mudur?
Son olarak bir hatırlatma; Batı toplum için “Ermeni Soykırımı” bir inançtır, bunu değiştirmek mümkün değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyma Taş Arşivi
SON YAZILAR