SAĞDUYULU OLMAK

Müslümanın Müslüman üzerindeki haklarını belirten Yüce Peygamber; selam vermek, davetine icabet etmek, hastalığında ziyaret etmek, cenazesine katılmak, aksırdığında duacı olmak ve nasihatta bulunmak olarak tarif etmiştir. Müslümanın diğer Müslümanın kanına, canı, malına, ırzına, arzına, vatanına, aklına, dinine zarar vermesi haramdır. Bunlar insanın doğuştan gelen dokunulmaz kutsallarıdır. Sadece Müslümanın bu değerlerine değil, Müslüman olmayın kimselerin de bu değerleri kutsaldır ve bunlara zarar vermek haramdır. Savaşta dahi olsa bu değerlere dikkat etmek öncelikle gerekmektedir. İslam, Müslümanın diğer Müslümanın canına ve kanına müdahil olacak ve zarar verecek bir yaklaşımı, hatta cihadı bile kabul etmez.

Müslümanlar arasında yaşanan krizlerin başında, söz konusu kutsallara dikkat etmemek gelmektedir. Siyasi görüşler, tasavvur farklıkları, mezhebi ve meşrebi ayrılıklar nedeniyle Müslümanlar birbirlerine düşman edilmektedir. Menfaat ve çıkarlar, kibir ve enaniyetler nedeniyle de Müslümanlar bu oyuna gelmektedir. Kabil’in Habil’i öldürmesi, Sahabelerin birbirlerinin karşısına çıkmaları, ortadoğuda cihad yapıyoruz iddiasıyla Müslümanların birbirini kırıp/dökmesi hep bu tahriklerin ürünü olmuştur. Kavganın olduğu yerde mutlaka çıkar ve menfaatlerin çarpışması ve çakışması söz konusudur. Bunu dengeleyecek tek unsur iman ve kutsal değerlere sadakattir.

İslam dünyasının güvenliğini tehdit eden en etkili olumsuzluk, mezhebi ve meşrebi tahriklere itibar edilmesidir. Irak, Suriye, Libya, Mısır, Yemen, Somali gibi halen kan ve göz yaşının dökülüp, kavgaların yapıldığı İslam coğrafyasının temel sorunları mezhebi farklılıkların kaşınması nedeniyledir. Mezhebi farklılıkların önemli bir tahrik unsunu olduğunu tecrübe eden batının egemen güçleri, görevlendirdikleri misyonerler marifetiyle, hesaplarının olduğu Ortadoğu coğrafyasına hakim olmak ve bu coğrafyanın tabii nimetlerini elde etmek için kan ve göz yaşı döktürmekten zevk almaktadırlar. Daha enteresan olanı da, cihat inancıyla Müslüman’ın Müslümana kırdırılmasını becermeleridir ki Müslümanlar da bu oyuna gelmektedir. Böyle devam etmesi halinde, başta Ortadoğu olmak üzere Müslümanlar arasında kalıcı bölünme ve parçalanmaların kalıcı hale gelmesi kaçınılmaz olacaktır.

Müslümanın Kur’ani, Sünneti ve İslami kimliği; her türlü mezhebi, meşrebi, siyasi ve politik aidiyeti aşmaktadır. Bu alt başlıklar Müslüman kimliğinin içinde ara bölümlerdir. Bunlar nedeniyle hiçbir Müslüman diğer Müslümana zarar veremez hakaret edemez, suçlama yapamaz. Hiçbir gurup, diğer gurubun kutsallarına saldıramaz, savaş açamaz, aleyhinde bulunamaz. Eğer yapılır ve yaptırılırsa, bilinmelidir ki bu durum; içlerinde var olan misyonerlerin tahrikleri sonucu meydana gelmektedir. Peygamber ailesini karşı karşıya getiren, Hz. Aişe annemizle Hz. Ali efendimizi taraflar haline sokan, sahabenin içine de girmeyi başarmış fitne odaklarının elamanları nedeniyle olmuştur.

Müslümanlar çıkar ve menfaatlerin tarafı olmamalıdır. Dünyevi kaygılarla birbirlerini sırtında vurmamalı, inandığı değerleri ölçü alarak tavır ve davranışlarını belirlemelidir. Ülke özelimizde %99 oranında Müslüman olan halkımız, siyasi farklılıklar nedeniyle birbiriyle düşman olmamalı, oy tercihini; kin, nefret ve düşmanlığa dönüştürmemelidir. Müslüman, sağduyulu olmalı, birbirlerinin görüşüne saygı duymalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR