Sadece çizgi film mi?

Türk dizi ve filmlerinin çocuklar üzerinde ki etkisinin ne yönde olduğunu görmek için pedagog olma şartını ön görmüyorum. Dikkatli bir gözlem ile etkinin derecesini görmek mümkün.” Çocuk” sıfatı kulaklarımızdan beyine doğru yol almaya başladığında hemen kelimeler ardı sıra gelir;saf,temiz,masum,sevimli..gibi. Ve dikkat edilirse niteleyen sıfatların hepsi müspet, hatta imrenilecek, aranan şey'ler…Aileler ve toplum olarak tüm bu güzellik içine katılanlara bakıldığında ise tam bir ironi.. Öncelikle ailenin etkisi yüksek, saf ve temiz olanı alıp çamura atarcasına çocuklarını televizyonun karşısına koyuyorlar.Çamurun bilimsel bir yararı olduğu gibi televizyonunda yararları vardır bu tartışılır. Ancak bu, savunmasız bir insanı karışık bir ordunun içine silahsız göndermek değil midir? Tüm masumiyeti ile televizyona bakan çocuğun beyninde kopan müthiş fırtınalar vardır. İzlenilen çizgi film dahi olsa…

Çok yakından şahit olduğum bir şeyi paylaşmak istiyorum; Yakın bir akrabamın evinde bulunuyorum. 5yaşında bir çocuğun yaşadığı bir ev orası… Çocuk odasında televizyon izliyor.(odasında televizyon olmasına dikkat çekerim.) Yetişkin olan ablası mutfakta, evde 3 kişiyiz. Ben etkisiz bir şekilde olanları izliyorum. Saf, masum görüntü birden hareketleniyor,oturan çocuğun ayakta tedirgin gözlerle baktığını fark ettim. Müdahale etmedim, sonrasında baktım ki mutfağa koşarak giden masumiyet, erkek olması gereği ile korkusunu belli etmemek için çabalıyor. (Ailesi bu şekilde yetiştirmiş olmalı) Ablasını bin bir türlü bahaneler ile içeriye davet ediyor. Ancak ablasının işi var gelemeyeceğini söylüyor, çocuk ısrarcı, aklı televizyonda..Israr ve bahaneler sonunda bu savaşı kazanan çocuk oluyor ve birlikte televizyonun olduğu odaya gidiyorlar. Orada gördüğüm görüntü ise; çocuk, ablasının elini sımsıkı tutmuş tedirgin gözlerle izliyor..Sonunda izlenene bakmayı düşünüp, ne olduğunu anlamak için baktım. Çocuğun izlediği sadece çizgi filmdi…Böyle bir durumda her düşünen insanın yaşadığı, büyük bir beyin fırtınası adeta…Korktuğu nedir? Bulmak hiç zor değil, karakterler inanılmaz ürkütücü,savaşan, bağırıp şehirlerde isyan çıkaran bir senaryo ve senaryo sonunda çocuğun yaşadığı o korku…

Bu sık karşılaşılan bir görüntü sonrasında 5 yaşındaki bir çocuğun hayal gücünün kuvvet derecesini de katarak düşünürsek eğer bu durumun ileride ne tür olaylara sebebiyet vereceğini görmemek mümkün değil. Burada suçlu aramak yanlış olur çünkü sonuç getirmeyen bir seçenek olur..İstediğiniz kadar söylem sunabilirsiniz. Yapımcıya, aileye, topluma…Hatta kendinize bu söylemlerin geri dönüşü yoksa boşa çaba sarf ediliyor demektir.

Peki ne yapılabilir?

Toplumu birden değiştirmek ya da yapımcılara baskı uygulama gibi bir seçenek söz konusu olmayacağına göre, Yetişkin olarak çocukları kenara iten özne olmamak gerek. İşi olan bir annenin sadece susması için televizyon başına attığı çocuktan ileride ne tür beklentisi olabilir ki..Çocuk sorumluluklarını yerine getiren biri olmadığında yahut kötü huylar edindiğinde bunun hesabını sorma hakkı var mıdır?

En değer verilen çocuk iken ona bu haksızlığı yapmak büyük adaletsizlik değil midir? “Günümüzün getirisi, teknolojiden ne kadar uzak kalınabilir?” Gibi bir çok söylem sunabilirsiniz kendinize.Ancak gerçekten iyi bir anne baba olmak istiyorsanız çocuğunuza bu kötülüğü yapmayın. Tüm gün başkalarının mutluluğu için verdiğiniz çabayı çocuğunuza gösterin ve unutmayın;

“Sizler; çocuklarınızı bulunduğunuz zamana göre değil, onların bulunacağı zamana göre yetiştiriniz” Hz. Ali

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Şeyma Taş Arşivi
SON YAZILAR