Otuz Dört Yaşında Genç Bir Subay ve...

Değil 18 Mart Deniz Savaşlarında, 25 Nisan Kara Savaşlarında bile Yarbay Mustafa Kemal'in tarihsel rolü.

İşgal orduları güneş batarken üstlerine bu durumu şöyle rapor ettiler: “Arıburnu'nda sarışın bir Türk Subayına çarptık.”

Çanakkale Kara Savaşlarının başladığı 25 Nisan 1915 Pazar sabahı henüz 34 yaşında olan Yarbay Mustafa Kemal'i düşman tanımıyordu. Bu istila harekâtı, o gün orada tarihin akışını değiştiren bir Yarbay Mustafa Kemal'in çelik iradesine çarptı. Yarbay M. Kemal, savaşın en can alıcı anında, o korkunç önsezisi ile tarihe geçen emrini vererek savaşı Türklerin lehine çevirdi. Eşsiz komutan eşsiz bir emirle askerlerine taarruz yerine ölmeyi emrederken istilacıları da çıktıkları sahile mıhladı.

1915 yılı Osmanlı İmparatorluğumuzun durumu hakikaten içler acısıymış.

Balkan harbi sonucu Osmanlı İmparatorluğu tarafından ordunun başına Almanya'dan yabancı subaylar talep edilmiş. Alman genelkurmayı da bu iş için tanınmış generallerden Liman Von Sanders'i görevlendirerek Anadolu'ya göndermiş.

Ordunun başkomutanı, aynı zamanda padişah ve halife olan sultan V. Mehmet Reşat imiş. Enver Paşa ise hem başkomutan vekili, hem de padişah damadı olarak tüm kontrolü elinde tutuyor imişti. Enver Paşa ordu üzerindeki bu gücü eline geçirir geçirmez yaklaşık 1000 kadar üst rütbeli subayı emekliye sevk etmiş ve çok hızlı rütbe alarak yükselmiş bazı subayların da rütbelerini indirmişti. Dönemin Osmanlı ordusu gerek eğitim, gerekse donanım açısından çok yetersizmiş. Giyim-kuşam, teçhizat ve askeri malzemeden eksik bu ordunun kimi bölüklerinde 20 ayrı marka tüfek bulunuyormuş, kimi tüfeklerde hiç çalışmıyormuş. Ülkede cephane üretecek fabrika da yok imişti İmparatorluk döneminde. Cephane, o güne kadar hep yabancı ülkelerden alınmış. Küçük silahlar için ilk cephane fabrikası, Alman yardımıyla 1915 başlarında İstanbul'da kurulmuş. Osmanlı ordusu, savaşın ilk yıllarında özellikle Gelibolu'da ve Kafkaslarda cephane açısından büyük sıkıntılar çekmiş. Bu ordu, cephanenin yanı sıra iaşe zorluğu da çekmekte imişti. Askerin yiyeceği çok zor temin ediliyor, kimi zaman sıcak bir yemek bile verilemiyor muştu. Savaş sırasında düzgün kayıtlar tutulamadığından, ordunun kayıplarının sayısı hiç öğrenilemedi; şehit sayısının 470.000 ile 530.000 arasında, yaralıların 750.000,diğer nedenlerle ölümlerin de 100.000 civarında olduğu iddia ediliyor.

Bütün bu olumsuzlukları değiştirecek kader adamı Yarbay Mustafa Kemal ve silah arkadaşları…

Çanakkale' de kazanılan Türk zaferi o kadar etkili olmuştur ki, dünyada çeşitli siyasal yankılar yaratmıştır. Türkleri küçümseyen ve “Kolayca yenilip yutulur” diyen İngiliz Donanma Bakanı Churchill görevini bırakmak zorunda kalmış.

Bir tümen komutanının, üç ayrı yerde, tek başına giriştiği harekâtlarla bir savaşın, hatta bir ulusun kaderini değiştirecek büyüklükte bir zafer kazandırdığı tarihte pek enderdir.

Oglander der ki;

18 Mart Deniz Zaferinin yıldönümünde bu zaferi anlatmak aslında gereksiz. Dev donanmanın Çanakkale'yi geçemediğini dünyada herkes biliyor artık. Bu müthiş, ateş gücü yüksek donanma ile İngilizler kısa yoldan İstanbul'u ele geçirip Osmanlı'yı kalbinden vurmayı hesap ediyorlarmıştı.

Amiral De Robeck etkili donanmasıyla saldırdı ama büyük kayıplar vererek geri çekildi. İngiltere'nin başı çektiği müttefikler, artık Çanakkale'yi denizden geçemeyeceklerini anlayınca, Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. Londra'dan gelen kara harekâtına başlanması emri üzerine 24-25 Nisan gecesi çıkartma yapılarak kara savaşları başladı.

Akdeniz Seferi Kuvvetler Başkomutanı Ian Hamilton, kendinden o kadar emindi ki, “Türkler geri çekilmek için vakit bulamayacaklardır… Çanakkale geçilmezmiş! Göreceğiz bakalım, göreceğiz!.” diyordu.

            Sabaha karşı saat 5:15 civarında İngilizler ilk tertipte Gelibolu'ya yaklaşık 30 bin kişilik bir kuvvet çıkardı.. Bu yolla Türkleri yola getireceklerini sanıyordu. “Zırhlıları Boğaz'ı geçip Haliç'e ulaşsın” diye dua edip uykuya daldı. Ancak Çanakkale'de uyumayan bir komutan vardı: Mustafa Kemal… Nereden bilebilirdi ki orada bir Mustafa Kemal olacağını… Yarbay Mustafa Kemal'in o esnada orada bulunması, müttefikler için savaşın en acı talihsizliklerinden biri oldu.

Kara savaşlarının muzaffere komutanı Mustafa Kemal, deniz savaşları sırasında da önemli bir görevle oradadır. Kıyıların savunmasından sorumludur. Seddülbahir'e çıkarma yapan İngilizleri denize dökme emrini veren de odur.

Cevat Paşa (Çobanlı) 18 Mart'ı şöyle anlatır: “Mustafa Kemal'le birlikteydik. O kara yönüne, ben de deniz yönüne bağlıydım. Seddülbahir'e gittik. Oradaki kıtaları teftiş edecektik. Uzakta düşman donanmasının ciddi bir savaş kararıyla ilerlemekte olduğunu görünce geriye dönüp Alçıtepe yolunu tuttuk. O sırada ilk düşman mermisi başımızın üstünden geçerek Alçıtepe'ye düştü.” O dakikaları bir de Mustafa Kemal'den dinleyelim: “Sahil savunması Cevat Paşa'nın emrinde bulunuyordu. Yalnız 18 Mart gününün sabahı Cevat Paşa Eceabat'ta bulunan karargâhıma gelmişti. Kendisine Seddülbahir bölgesindeki tertibatı göstermek üzere Alçıtepe'ye gittik. Oraya vardığımız zaman düşman donanmasının açtığı ateşin altında kaldık. Söz konusu bölgenin savunmasıyla görevli 26'ncı Alay Komutanı'na gereken emri sözlü olarak verdim. Ve Cevat Paşa ile birlikte Eceabat'a döndük.”

Bütün bunlar ortada iken ve belgelerle Mustafa Kemal'in ve silah arkadaşilarının zaferdeki başarısı tarihin iftihar sayfalarına kazınmış iken, her yıl Çanakkale Savaşları'nın yıldönümü olan mart ve nisan aylarında Mustafa Kemal'in, bazı kimselerce sanki hiç yaşamamış, hiç orada olmamış gibi küçültülmesi çabalarına tanık oluruz. Değil 18 Mart deniz savaşlarında, 25 Nisan kara savaşlarında bile Yarbay Mustafa Kemal'in tarihsel rolü görmezlikten gelinemez,tartışılması dahi söz konusu olamaz. Bu kadar bilgi, belge ve tarih yazılmış iken. Ki o tarih dünyaca destanlaştırılmışsa…

Kader adamı

Çanakkale, Mustafa Kemal'in tarih sahnesine çıktığı ve Türk ulusuna mâlolduğu yerdir. O, sadece Çanakkale kahramanı değildir. Kurtuluş Savaşı'nın eşsiz lideri ve de Cumhuriyetin kurucusu ve Anadolu'da Türk Aydınlanmasının da önderidir.

Savaşın mağlubu Churchill bile der ki, Mustafa Kemal için;”savaşın yönünü değiştiren bir kader adamı”

Çanakkale'ye nereden bakılırsa bakılsın, ister Eceabat'tan, Anzak Koyu'ndan, Anafartalar'dan, Conkbayırı'ndan, ister Londra'dan, Paris'ten… Karşınıza hep bir isim çıkar: Mustafa Kemal…

                Çanakkale'de Türk ulusuna bir güneş gibi doğan Mustafa Kemal artık hiç sönmeyecek olan ışığıyla karartılmaya çalışılan yurdumuzun ufkunu aydınlatmaya devam edecektir.

Misak-i Milli sınırlarımızı o zor şartlar altında canları pahasına çizen,tüm atalarımızı (şehitlerimizi) saygı, sevgi ve rahmetle anıyorum.

Siz değerli okuyucularıma da saygı ve sevgilerimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR