MÜ’MİNLERİN İMTİHANI : “KUDÜS”

Kudüs; Mü’minlerin ortak değeri, Medine dönemi ilk yıllarının kıblesi, miraç yolculuğunun adresi, etrafının mübarek kılındığı alandır. Her Müslümanın rüyası, her mücahidin arzusu, her Peygamberin durağı olmuş bir şehirdir. Peygamberimizin yüce divana kabulü Mescid-i Aksa üzerinden olmuş, Peygamberimiz ziyaret edilecek üç mescitten birisinin Mescidi Aksa olduğunu bildirmiştir. Mescidi Aksada kılınan namazın, diğer mescidlerde kılınan namazdan elli bin kat faziletli olduğu yine Peygamberi rivayetlerdendir. Peygamberimiz; Mescid-i Aksa’da namaz kılmak niyetiyle evlerinden çıkanların günahlarının temizleneceği müjdesi de vermiştir. Mescid-i Aksa hakkında bilgi soran Meymune annemize Peygamberimiz; “Oraya gidiniz, gidemezseniz eğer oraya zeytin yağı/yardım gönderiniz” buyurarak, Müslümanların Mescid-i Aksa ile ilişki bağlarının canlı tutulması mesajını vermiştir.

Allah c.c. elçisi Hz. Muhammed arasında sır görüşme olduğuna inandığımız Miraç buluşmasının öncelikli, özel ve önemli konusunun Mescid-i Aksa ve Kudüs olduğu kanaatindeyiz. Tehiyyat duasıyla yüce Allah tüm Peygamberleri ve Müminleri selamlamış, Müminlere hediye olarak bakara suresinin son iki ayetini, şirk koşmayanların cennete gireceği müjdesini ve beş vakit namazı ihsan etmiştir. Sır görüşmede, Mescidi Aksa ve Kudüs idaresinin ve korunmasının Müminlere verildiğini düşünmekteyiz. Bu sorumluluk; Peygamber ümmetine en büyük hediyedir. Hz. Adem tarafından ve Kabe’den kırk yıl sonra inşa edildiğine inanılan Mescid-i Aksanın, birinci mabed olarak israiloğulları tarafından inşası da Hz. Davut dönemi ve Hz. Süleyman efendimiz zamanında gerçekleşmiştir. Kutsal mekanların ve kutsal değerlerin yerinin tespiti ve korunması İlahi programa bağlıdır. Kabenin, Ravzanın, ve Mescidi Aksanın, Kur’anın, kalbin ve insanın korunması Allah c.c. tarafından teminat altına alınmıştır. Doğuştan koruma altında olan mal, can, din, akıl ve nesil de koruma altındadır. Her ne kadar bu kutsallar ilahi koruma altındaysa da beşer eliyle sorumlulukları insana ve insanlara aittir. Tarih boyunca, Kabe de yıkılmak istenmiş ama başarılı olunamamıştır, Peygamberimizin vücudu çalınmak istenmiş ama gerçekleşememiştir. Mescid-i Aksa birkaç defa yıkılsa da yine varlığını devam ettirmiştir. Bu tarihi süreçler de, bu kutsalların ilahi olarak korunduğunu göstermektedir.

Söz konusu kutsalların ilahi olarak korunmuş olması Mü’minlerin sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Aksine, bu kutsalların beşeri olarak muhafazası ve işlemleriyle ilgili idaresi Mü’minlere aittir. Bu kutsallar için harcanan imkan ve mal cennet sermayesidir. Bu kutsalları korurken verilen can da şehadet vesilesi olmaktadır. Allah müminlerin mal ve canlarını cennet karşılığında satın almaktadır. Kutsalları korunken verilen can ve harcanan imkan Allah c.c. ile yapılan alış veriştir. Ümmeti Muhammedin cihadla ilgili imtihanı; başta Kudüs olmak üzere, Kabe ve Ravzadır. Mekke/Kabe; itikadın, itaatin ve ibadetin merkezi, Medine/Ravza; edebin ve ahlakın adresi, Kudüs/Mescid-i Aksa; cihadın ve Müslüman siyasetinin merkezidir. Söz konusu bu kutsallar müminlere emanettir. Emaneti korumak mümin olmanın gereğidir. Bugün Kudüs; ümmetin imtihanıdır. İki milyar nüfusa sahip İslam ümmeti Kudüs’ü idare etmek ve korumakla sorumludur. İsrail’de 12 milyon, dünyada tamamı 18 milyon Yahudi yaşamaktadır. İki milyar Müslümanın 18 Milyon Yahudiye boğulması işin tabiatına aykırıdır.

Kudüs; genel adı İslam olan tek ilahi dinin ana üssüdür. İdaresi ve koruma sorumluluğu ümmete aittir. Ümmetin cihatla ilgili imtihan merkezi Kudüs’tür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR