Yaşar Yeşilyurt

Yaşar Yeşilyurt

Küreseleşmenin imkânı varmı?

     

         Ülkeler arasındaki sosyal ve ekonomik ilişkilerin giderek artması, artan bu yakınlığın ulusal ve uluslar arası hukuk sistemlerini etkilemesi, yeni kurum ve kuruluşların ortaya çıkması, kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması, dünyanın küreselleşmesine, dolayısıyla küçük bir köy haline gelmesine yol açtı. Özellikle iletişim teknolojisinde yaşanan baş döndürücü gelişmeler değişimi değişmez ilke haline getirdi. Gerçekliği kavrayış biçimimizden, iletişim kurma biçimimize, zaman mekân duygumuzdan, bugüne dek geliştirilen siyasal, toplumsal, ekonomik, kurumlarımıza ve dolayısıyla davranış biçimlerimize kadar her şey bu değişmez ilkelerden nasibini aldı. Bu yüzdende günümüzün beklide en çok tartışılan konularından biri küreselleşmedir.

 

        Tartışmanın büyük bir bölümünü batı emperyalizmi, tikel kültürlerin giderek aratan hegemonyası, Amerikan değerlerinin, tüketici mallarının ve yaşam tarzlarının başka kültürlere sızarak yaygınlaşması noktasında odaklaşmaktadır. Dünyadaki kültürel farkların gözden düşmesi konusunda büyük kaygılar yaşanmaktadır.

 

         SSCB'nin ve Doğu Blok' unun çözülmesi kapitalizmi rakipsiz bırakmıştır. Bunda uluslar arası nitelikteki dev şirketlerin payı büyüktür. Ancak kapitalist ülkelerin ve özellikle baş kapitalist ABD'nin körfez savaşında gösterdiği kararlılığı Yugoslavya'nın dağılması sunucu ortaya çıkan iç savaş karşısında göstermemesi yine Somali'de bir çözüm yolu bulma hususunda isteksiz kalması ve yine bugün ırakta ortaya çıkan durum ve Filistin meselesi büyük tedirginliğe yol açmıştır.

 

         Bu nedenle globalleşme terimini ve yenidünya düzenini batının ikinci emperyalist akımı olarak algılayan ülkelerin sayısı az değildir. Bu nedenle dünyada batı ve ABD karşıtlığı hızla yayılmaktadır. Globalleşmenin masum görünümünün altında batının yeni bir tahakküm safhası olduğu görüşü yaygınlaşmaktadır. Bunun yanında küreselleşmenin ülke sınırlarını ve toplum bütünlüğünü o ülkeye ait toplum değerlerini ülkelerdeki yönetim sistemlerini ortadan kaldırmak anlamına gelmediğini savunanlarda bulunmaktadır. Ancak gerekli olan ve doğru olan öz değerlerimizi koruyarak, yeryüzünde bu günün yaşayan ve çok daha hızla yaşanacak gelişmelerine ayak uydurabilmek o gelişmelerin gerektirdiği hayat tarzını ve düşüncelerini ülkeye aksettirebilmek yönetim anlayışından hukuk sistemine kadar gerekli değişiklikleri yapabilmek kısacası modern dünyaya ayak uydurmak değil modern dünyanın ayaklarından biri olarak değerlendirmek gerekir.

 

         İnsanların geleceğini biçimlendirme hususunda kolektif gücü bugün her zamankinden fazladır ve bu gücü kullanma ihtiyacı da her zamankinden daha zorlayıcıdır. Bu gücü seferber ederek yirmi birinci yüzyılda hayatı daha demokratik daha güvenli daha sürdürülebilir kılmak bu kuşağın üstesinden gelmesi gereken en önemli görevidir. Dünyanın her yerindeki insanları ortak kaygılar ve paylaşılan bir kader konularında daha yüksek düzeyde işbirliğine çekecek yeni bir vizyona ihtiyaç vardır. Mesele herhangi birisine saygısızlık etmeden çok sayıda kimliğe yer bulacak ne türde bir manevi düzen inşa edebileceğimizdir. Bu geçmişteki mitik bir dünyaya dönme meselesi değil bin bir zahmetlerle gelecekteki yaşanabilir adaletli bir dünyayı kurma meselesidir. Bugün İslam dininin ve İslam dünyasının bu potansiyeli, bu gücü her zamankinden daha fazla vardır.  

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yaşar Yeşilyurt Arşivi
SON YAZILAR