Kredi deyince hemen akla para pul gelmesin.

İnsanların birbirlerine,

İnsanların Kurumlara ve

Yine insanların siyasi partilere açtığı krediler vardır.

Geçmişte bu millet Demokrat Parti nezdinde rahmetli Menderes'e büyük bir kredi vermişti.

Bu millet Sayın Demirel'e ve Ecevit'e sınırlı da olsa zaman zaman siyasi krediler vermiştir.

Yine bu millet rahmetli Özal'a da büyük bir siyasi kredi vermiştir.

Özal verilen bu krediyi çok hovarda usulü kullanarak çabuk bitirmiştir.

Sözün özü;

Türk Milletinin AKP'ye verdiği krediden bahsetmek istiyorum.

Hem de açık kredi.

AKP'nin kurucu kadrosunun büyük çoğunlukla Saadet Partisi kökenli, yani rahmetli Necmettin Erbakan'ın rahle-i tedrisatından geçenlerden oluştuğu bir gerçektir.

Bu gerçek ışığında vatandaş şöyle düşündü ilk başlarda; bunlar güya dini bütün insanlar, üstelik Erbakan'ın hatalarını da gördüler,

Eğer iktidara gelirlerse güzel şeyler yaparlar diye düşündü vatandaş.

Dahası RTE'nin okuduğu şiir üzerine ceza alması puan hanesine artı olarak yazmıştır.

Bizim Milletimizin bir hasleti de Allah, Kitap, Peygamber üçlemesini dillendiren siyasi partilere sonsuz kredi vermişlerdir.

Ama hiçbir zaman düşünmemişlerdir ki; bu parti yöneticilerinin kafalarının arkasında neler geçiyor, yüzlerindeki maskeler düştüğünde gerçek yüzleri çıkar mı çıkmaz mı hiç düşünmemişlerdir.

Geçmişte de böyle olduğu gibi, halen bugün dahi aynı sıkıntıyı yaşamaktayız.

Bu milletin AKP'ye açtığı siyasi kredi artık bitmiştir.

Çünkü;AKP'nin kuruluş felsefesindeki inanç, azim ve irade artık partide kalmadığını görüyoruz.

Birbirini suçlamalar, istifalar ve siyasi entrikalar kendini iyiden iyiye göstermektedir.

Yine AKP kuruluşunda ve ilk hükümet programın da belirttiği acil eylem planında dokunulmazlıklar kaldırılacaktı.

Aradan 12 yıl geçmiş ama AKP iktidarı verdiği sözü tutmamıştır.

Dokunulmazlara dokunamamıştır.

Aksine dokunulmazlıkları iki kat daha artırmıştır.

Bir de ortada hiç sebep yokken Sayın Fetullah Hoca Efendi ile zıtlaşmaya girdiler.

Bu zıtlaşmaya uygun bir atasözü var ama o atasözünü söylemeye benim terbiyem müsaade etmez.

Ama en hafif tabirle “Şaşkın Ördek Havuza Kıçıyla Dalarmış” derler.

Bari bu zıtlaşmayı böyle tarif edersek daha uygun olur.

HalbukiAKP'nin oy deposu gibiydi cemaat.

Bu zıtlaşmadan kaynaklanan kırılmayı hafifletmek veya kırmak amacıyla AKP'ninkalemşorları canhıraş çalışıyorlar.

Çalakalem yazıyorlar.

Neymiş efendim Sayın Başbakan öyle demek istememiş te, yok Cemaat her ne kadar bize kırılsa da yine de AKP'ye oy vereceklermişte. Vs. Vs.

Geçin bunları

Bardak kırılmıştır.

Ne kadar yapıştırsanız da tutmaz.

Cemaatin ileri gelenlerinden yazar Ahmet Turan Alkan canlı yayında bakın neler söylüyor.

“Ahmet Turan Alkan, CNN Türk'teki katıldığı canlı yayında "Sayın Erdoğan kendisine açılan krediyi çok cömertçe çarçur etti" diyerek, Cemaat nezdinde Erdoğan'ın bittiğini açıkladı. “

Yine Cemaatin ileri gelen yazarlarından Hüseyin Gülerce, Dershaneler konusunda ne demişti;

“Dershaneleri kapatma teşebbüsü sarpa sarıyor. İş hem çığırından çıkıyor hem de ciddi bir eğitim konusunun cılkı çıkıyor. Eğitim Komisyonu üyesi bir AK Parti milletvekilinin, dershaneleri KCK gibi paralel bir yapılanmaya benzetmesi hem ürkütücü hem de daha nerelere kadar savrulacağımızı gösteren bir ikazdır.”

Daha sonra iktidarın Dershaneleri kapatma sürecini iki yıla yayma haberinden sonra hatadan dönülmüştür diye yazsa da dedik ya bardak kırılmıştır.

Kredilerin her türü artık tükenmiştir.

Açık veya kapalı

Geçmiş olsun.

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE VE DİYEBİLENE