KİŞİLİK ARAYIŞLARI

 Her zaman söylediğim bir sözü tekrar ederek sözlerime başlamak istiyorum, insan oturduğu koltuktan, parasından, çevresinden kişilik almamalı, kendi kişiliği, duruşu ve karakteri ile ayakta durmalı. Yaşadığımız şehirde o kadar enteresan insanlar yaşamaktaki anlatmakla bitmez, dostlukları, adamlıkları, kişilikleri menfaatlerine göre dizayn eden insanlar kişilik yoksunu, bozuk karakterli insanlardır. Bu tür insanlar sürekli aşağılık kompleksine kapılarak yaşarlar, beraber olacakları kişileri seçerken onlardan ya şahsiyet devşirirler veya menfaat beklerler aksi halde onlarla asla beraber olmazlar. Onlar için vefaymış, dostlukmuş, adamlıkmış sadece lügatlerde kalmış sözcüklerden ibaret şeylerdir, kendilerine geçmişte iyilikleri dokunmuş insanlara vefalı olmayı, dostluk hukukunun gereklerini yapmayı, bir kenara bırakın dostlarının düşmanları ile beraber olup, bunu ötede beride anlatmayı, fotoğraflar çekip paylaşmayı da adamlık sayarlar. Oysaki dostlarının yaptığı iyilikler olmasa yemeye ekmek dahi bulamayacaklarını çok çabuk unutan zavallı insanlardır bunlar.
  Bu tür insanlar arkadaşlık yaptıkları insanları öyle tepe tepe kullanırlar ki anlatamam, bazılarıyla arkadaş olurlar sayelerinde yurt içinde üniversite kazanamayan ve yurt dışı üniversitesine gidebilen çocuklarını onların sayesinde yurt içindeki üniversitelere yerleştirirler, onların başında bulunduğu kurumdan ihalesiz doğrudan temin usulü ile ihaleler alıp işler yaparlar! Sürekli olarak onlarla oturup kalkarlar onlardan kişilik devşirmeye çalışırlar. Azıcık ellerini pamuk ceplerine atma sırası geldiğinde anında o arkadaşlarına karşı Horoz kesilip yapacakları yardımla ilgili şartlarını koyup, onları yönetmeye kalkarlar. İnsanlar Genel Sekreter, Dekan, Rektör, Bölüm Başkanı, adli ve idari erkan veya Milletvekiline yakın kişiler iseler onlara yalamalıkta bunların üzerinde insan bulamazsınız. Bu tür insanları arabalarına koyup şehir şehir gezdirip sosyal medya hesaplarından yayınlarlar, ne zamanki bu insanlar görevlerinden ayrılıp normal insanlar gibi sokakta gezmeye başlarlar anında onları terk ederler. Müslümanlığı da kimseye bırakmazlar ama en yakın arkadaşlarının manitalarına göz diktiklerinden yakın arkadaşlarıyla kanlı bıçaklı olurlar, soranlara da hiç alakası olmayan konuları anlatıp ondan arkadaşlıktan ayrıldıklarını anlatırlar.
  Geçtiğimiz yıllarda messenger hesabımdan tanımadığım bir bayan bana benimle görüşmek istediğini söyleyince konu nedir diye sordum, konunun ilahiyatçı bir iş adamının kendisini imam nikahına aldığını, eşinden boşanacağını söylediğini ve kendisiyle bir yıldan fazla birlikte yaşadığını, ancak eşinden ayrılmaya yanaşmayınca bu birlikteliği devam ettirmeyeceğini kendisine söylemesi üzerine kendisini terk ettiğini, mehir ücretini de vermediğini söyledi ve kendisine yardımcı olmamı istedi. Kendisine nasıl yardımcı olabileceğimi sorunca mehir ücretini talep ettiğini yazdı, la havle çekip işine bak kardeşim deyip yazışmalarına karşılık vermedim. Normalde ona şunu sormam lazımdı, kaç kere beraber oldunuz saydın mı? ona göre o ahlak fukarasından sefer parasını isteyelim diyecektim ama terbiyem müsaade etmediğinden muhatap olmadım. Daha sonra öğrendim ki kadının asıl niyeti benimle o ahlak fukarasını tehdit edip tekrar barışmakmış, öğrendiğim kadarı ile bu taktiğinde de başarılı olmuş ve o ahlak fukarası ilahiyatçı iş adamıyla yeniden beraber olmaya başlamış istediği parayı da kopartmış ondan, hatta o ahlak yoksunu işadamının ekonomik sıkıntıya girdiğini de duydum ama ilgilenmedim, Allah’ından bulsun dedim.
   Neden bunları yazdığıma gelince son zamanlarda bu tür bazı insanların bir araya gelerek yeni oluşumlar peşinde olduklarını öğrenince tam birbirlerini bulmuşlar dedim, hani derler ya hacı hacıyı kabede sarhoş sarhoşu meyhanede bulur, bu deyim bu tür insanların buluşmalarına çok uymakta. Bu tür insanlar açıklarını kapatmak için ya hayır hasenat derneklerinde yer alırlar, ya sosyal faaliyetler yaparlar veya Dernek, Vakıf gibi kuruluşlarda yer alıp oralardan kişilik bulmaya çalışırlar. Dikkat edin bu tip insanların on beş yirmi senelik bir tek dostları olmaz, ne kadar eski dostları varsa ya kazıklayıp ocaklarına incir ağacı dikmişlerdir, onları perişan etmişlerdir, ya da makam ve mevkilerini kullanıp işlerini gördükten sonra kaldırıp atmışlardır. İyi günlerinde onlarla beraber olan zavallılar makam ve mevkilerinden ayrıldıktan sonra onları aradıklarında telefonlarına dahi çıkmazlar. Neden bu konuya girdim derseniz ben hayatımda bu tür insanları çok gördüm, iyi günümde etrafımda pervane olup, sıkıntılı zamanlarımda bırakın arayıp sormayı sokağımdan geçmeyen ancak tekrar halimi düzeltip güçlenince aramaya başlayan onlarca, hatta yüzlerce insana asla ve kat’a yüz vermedim, yanıma yanaştırmadım, uzak durdum, sizlere de tavsiyem bu tür insanlara sakın yüz vermeyin üç kuruş para kazandık diye havalara giren bu zavallıların ne kadar aşağılık kompleksinde olduklarını benden iyi bilen olmaz, siz siz olun oyuna gelmeyin diyerek şimdilik sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR