Etkisiz Muhalif Dil

Etkisiz muhalif bir dilin var olduğu toplumlarda çürümenin tarihi yazılır. Muhalefet, kötü olarak algılanır çoğu zaman, ancak karşıt ya da farklı fikirleri olmayan bir ülkede kimse yaşamak istemez.Muhalefetin varlığı demokrasi ile yönetimin kanıtıdır. Etkili bir karşıt fikir, yanlışları ortaya çıkarır ve çözümlere olanak sağlar. Yalnız ülkemizde bu durum hiç de iç açıcı değil. Muhalefet parti liderine baktığım zaman ülkem adına üzülüyorum. Güven verici çözümleri ortaya koymak varken söylemlerle yetiniyor.Halkın, siyasetçilere olan güveninin yanında sivillere olan güveni her zaman daha fazladır. Bu yüzdendir ki muhalif dili tercih eden yazarlarımızın sorumluluğu bir okadar ağır.

Bu yazımda, sorumluluğu ağır olan yazarlarımıza değinmek istiyorum;

Muhalif dili kullanan bazı yazarlar belli kesimin savunucusu olmamak adına bir sıfat oluşturdular;

“Bağımsız Yazar.”

Bu öylesine yüce bir sıfat ki, kendilerini bağımsız ilan edenler birtakım hakları kendi kendilerine verebiliyor. Kimsenin sahip olamadığı üst haklara sahipler, her sözleri ve işleri haksız fiil dahi olsa hiçbir müeyyidesi yokmuş gibi davranıyorlar. Yaptırımla karşı karşıya geldiklerinde ise ezberlenmiş sözler dillerden düşmüyor.

Hiçbir siyasi görüşü savunmadıklarını söylerlerken, hükümete karşı tutumlarının tek sebebi halk sevgisidir. Yeni nesilleri, bizleri düşünürler. (Ne kadar da samimi bir ideoloji sunuyorlar, benimsememek elde değil.)

Açıkçası merak ediyorum; bağımsız yazar olarak kendini nitelendiren kişilerin tabuları nedir?

Hiç kimseye “eyvallahı” olmayan bu insanların tek amacı kaos ortamı mı oluşturmaktır?

Kendilerini konumlandırdıkları sıfatla öylesine çelişiyorlar ki bu iç çelişmelerinin yansımalarını fark etmemek mümkün değil. Bağımsızlık, kelimesi altında hareket etmek de bir bağımlılıktır. Sırf bu sıfat yüzünden her şeye muhalefet olma zorunlulukları var. Buna karşılık gülünç duruma düşmeleri de cabası.

Halka olan bağlılıklarını öylesine güzel ifade ediş biçimleri var ki, kendi kalıplarına göre halkı yargılayıp aşağılıyorlar. Argo dili eksik etmiyorlar.Bu dili kullanan yazar tutumlarına baktığımızda ise toplum olarak hangi noktada olduğumuzu rahatlıkla görebiliriz.

 Ayrıca belirtmek isterim; Belli kesimin duymak istediklerini söyleyen muhalif bir dil ile İktidar partiden beslenen dilin arasında da bir fark yoktur.

Bir taraf yapılanları mübalağa ile anlatırken diğer kesim yapılmayanları haykırıyor.

Sonuç:  “Çözüm Yok!”

Ülkemizde tanınmış önde gelen isimler çözüm sunmak yerine kişiler üzerinden halkı istismar etmeyi tercih edinmişler. Bunun fayda getirmeyen bir eylem olduğunu çok iyi biliyoruz. Aynı ülkenin insanları birbirlerine her türlü vicdansızlığı sergileme gücünü gösterip, farklı olana saygı duymuyorsa o milletin yaşadığı ülkede, iç kopukluk oluşuyor demektir. Bu iç kopukluğa sevinenlerin çoğalmasını sağlayanlar ise demagoglardır.Ülkemin birikimli-muhalif siyasetçilere,yazarlara ihtiyacı var, demagoglara değil.

Akıl açıcı bezetmelerle ufkumuzu açan güzel insanların çoğalması ümidiyle…

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Şeyma Taş Arşivi
SON YAZILAR