ETKİLER ve TEPKİLERİ!..

Her şeyden önce ben Miraç Öztürk"ün yasal savunmanı değilim. Ancak ben Miraç Öztürk ile, yıllardır tanışıyorum.  Miraç ile bizim hukukumuz gazeteci olarak daha fazla. Gazeteci olmadan öncede tanıdığım biriydi Miraç. Çağdaş Gazeteciler Derneği üyesi olarak insanların işlerinden atılmalarına iş güvencesiz çalıştırılmalarının sonuna kadar yine karşısındayım. Bir insan işe yerleştiriliyorsa ve yerleştiğinde de bazı özlük hakları olmalı. Tabi ki bu işverenin keyfiyeti ile yada çalışanın keyfiyeti ile sonuçlanmamalı. Her iki tarafta hukuksal sonuçlar neticesinde ortak bir payda da buluşmalılar. Miraç"ın işinden atılması ile ilgili olarak yazdığım yazımda farkındaysanız gelen her türlü tepkileri yazacağımı ifade etmiştim.   (SİZ OKURLARIMDAN TEKRAR ÖZÜR DİLERİM MİRAÇ"IN SOYADINI YANLIŞ İFADE ETTİĞİM İÇİN.)  Şimdi sevgili okurlarım beni affettiğinizi düşünerek okurlardan gelen tepkileri peyderpey de olsa sizlere aktaracağım.  Atakum Belediye Başkanı Metin Burma"yı da ben çok iyi tanıyan birisiyim. Verdiği kararlarında kendince haklı sebepleri mutlaka vardır. Fakat bir ayrıntı var bilinmeyen, Miraç bir gazeteci, bende bir gazeteciyim doğal olarak ben meslektaşımın neden işinden olduğunu sorgulamak durumundayım. Metin Burma"yı insan olarak bana kimse anlatmaya kalkmasın yönetici olarak da anlatmasın. Ben Metin Burma"yı her yönüyle çok iyi tanıyan birisiyim. Onun için neler yapabileceğimi Metin Burma herkesten daha iyi bilir. Bunda en ufak bir kuşkusu varsa işte o zaman bana yazıklar olsun derim. Evet sevgili okurlarım buraya kadar yazdıklarımla sanıyorum anlatmak istediklerim çok açık bir dille anlaşılmıştır. Ben yine bir Çağdaş Gazeteciler Derneği üyesi   ve Samsun"da örgütlenme çalışmalarını sürdüren bir gazeteci olarak Miraç Öztürk"ün neden işine son verildiğini tekrar soruyorum.  Şükriye Başak adındaki bir okurumdan gelen e posta aynen şöyle: “Hayırlı günler sayın Mehmet Özdemir gazetecinize sahip çıktığınız çok açık ortadadır bende halktan biriyim yanlız savunduğunuz karaktersiz(!) insanlara sizinde dikkat etmenizi önemle bilgilerinize sunarım Atakum belediye başkanlığı hiç kimseye haksız bir şey yapmaz bu belediyenin ekmeğini yiyen ve yediği ekmeğe ihanetlik yapan bir insanı nasıl objektif olmayarak tek yanlı olarak  savunursunuz bizim başkanımız kimsenin ekmeğiyle oynamaz oynamadı ama kendisi işten çıkartıldıktan sora bildiği yalan yanlış bilgileri gazetelerde orda burda yazmak çizmek hiç ahlaka uyan bir davranış değildir kamuoyu Miraç Öztürk"le ilgili hiçbir şeyi merak etmiyor önemli bir insanmış gibi 1 haftadır gazetelerde yayınlıyorsunuz sizde bir yazar olarak doğru ve güvenilir sunum yaparsanız imajınız için güzel bir davranış yapmış olursunuz yüreğiniz varsa Miraç Öztürk"ün onursuz ve de kişiliksiz olduğunu bir gazeteciye yakışmadığını sırf silah olarak kamerasını edindiği yalan bilgileri kullandığını yazarsınız bir hiç uğruna sizin gibi değerli yazara yakışmayan olaylara karışıyorsunuz Miraç haberini yazacağınıza toplumu ilgilendiren haberleri köşe yazılarını yazın Miraç Öztürk kimdir ne değildir söylimmi yaz gazetene yarın okuyalım seçimde sürü gibi başkanımızın peşinde iş uğruna havlayan gazetecilikten anlamayan bayanlara dayanamayan bir bayan uğruna babasını bile satabileceğini söyleyen belediyenin resmi araçlarıyla barlara kendini bıraktıran hayatında sokaklardan Atakum belediyesinin halkla ilişkiler bünyesinde çalışabileceğini merak ediyorum kendisi hiç aklından geçirir miydi. Bu  insanlar ona güvendi ve belediyeye ilk işe alınan oydu ama ilk işten atılanda kendisi oldu demek ki sadakatsizliğinin bedelini ödedi buda kendi hayatı için iyi bir sınav olmuştur... bence kendisi ayaklarını denk alsın başkanımız hakkında bir daha yalan yanlış haberler yazılırsa her şeyin sorumlusu kendisi olacaktır ne kamera tutacak bir el bulabilir ne konuşabilecek bir dil nede nefes alabilecek bir hayat Atakum"u bırakın Samsun"u terk eder durumda bulur kendini biz edebimizle çoluk çocuğa uyup sesimizi çıkarmıyoruz diye sırf sağlam kanalları var diye bu vasiyetsiz insanı gayeye alıp haberler yapmayın köşe yazısı yazmayın şimdi kendinize çok iyi bakın ve sizde vaktinizi boş yere harcamayın eğer halk sizin için önemliyse yazın bunları belki miraç bu belediyede kimsenin kendisini takmadığını anlar ve yediği ekmeğe ihanetlik yapanlar namusuyla öderler borcunu eğer namusu o kadar değersizse konussunnn şimdi tekrar kendinize iyi bakınnnn bırakın Miraç yaşasın sizde sebep olmayın gençtir.” E posta bu şekilde sevgili okurlarım sanıyorum bu yazıda biraz mesleğimize hakaret babında söylemler sezinliyorum. Sayın okurumuzun kullandığı ifadeye bakın. Bu ifadeniz beni çok üzdü fakat korkutmadı. “sadakatsizliğinin bedelini ödedi buda kendi hayatı için iyi bir sınav olmuştur... bence kendisi ayaklarını denk alsın başkanımız hakkında bir daha yalan yanlış haberler yazılırsa her şeyin sorumlusu kendisi olacaktır ne kamera tutacak bir el bulabilir ne konuşabilecek bir dil nede nefes alabilecek bir hayat Atakum"u bırakın Samsun"u terk eder durumda bulur kendini biz edebimizle çoluk çocuğa uyup sesimizi çıkarmıyoruz diye sırf sağlam kanalları var diye bu vasiyetsiz insanı gayeye alıp haberler yapmayın köşe yazısı yazmayın” . Sayın   okurum iletinizde hiç tasvip etmediğim uslüplar kullanmışsınız! Bir gazetecinin neyi yazacağını neyi yazmayacağına siz değil kimse karışamaz.  Bakın sizden gelen iletiyide noktasına ve virgülüne dokunmadan yayınlıyorum buna kimse müdahale edemez. Miraç Öztürk, sizin gönderdiğiniz iletiyi  noktasına ve virgülüne dokunmadan yayınladım diye gıkını bile çıkaramaz!.. Sizi  bu üslüpta ifadeler kullanmaktan dolayı hele hele de Sosyal Demokrasiden yana olduğunu ifade eden birisi olan sizi  şiddetle kınıyorum.  Geriye dönüp bakarsanız şayet; benim yazdığım tüm yazılar emekten yana iş ve güçten yana. Buda doğal olarak meslektaşımı savunmama gerekçedir.  Sayın Metin Burma, sizden hassaten  rica ediyorum kamuoyunu aydınlatmak adına Miraç Öztürk"ün neden işine son verildiğini açıklamanızı talep ediyorum… Ve sayın Metin Burma şu gerçeği siz de iyi biliyorsunuz bir gazetecinin halkla ilişkilerdeki görevleri var. Birinci görevleri kurumunu kamuoyuna tanıtmak. İkinci görevi ise kurumuları ile ilgili eleştirileri ise kamuoyuyla paylaşmamaktır. Bu gelişmeler içinde herkes çok iyi biliyor ki her iki tarafında eksiklikleri var. Birincil eksiklik çalışanın ise ikincil eksiklik kurumun ÇGD temsilcisinin eleştirilerine kamuoyuyla paylaşmamak olduğu kanısındayım. Sonuç olarak her şeye karşın Sosyal Demokratlardan beklenen düşünce özgürlüğünü savunmak olduğu için  eleştirilere de tahammülleri olmalı diye düşünüyorum . Haksızmıyım? Saygılarımla….

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi
SON YAZILAR