Konumuza girmeden önce yine bir hususa değinmek istiyorum. Siz kıymetli okurlarıma ne kadar teşekkür etsem azdır, gazeteyi kurduğum ilk günden bu güne dek okur sayımız artarak devam etti. Normalde o zamanlar bizim fırtınalı dönemlerimiz olduğundan çok okunmaktaydık, zamanla azalır dedik ama tam aksine gün geçtikçe artarak devam etti. Normal zamanlarda internetten iki bin, gazeteyle birlikte üç bin, haftada toplam altı bin okurumuz oluyor ancak siyaset yazdığımız şu günlerde günlük sekiz binlere ulaştığımız oluyor.

Bunun temel nedeni yazdıklarımızın doğru olması nedeniyle sevenimizin de sevmeyenimizin de bize itibar etmesidir. Gerçi bazı kendini bilmezler istediğimiz gibi yazdığımızı söyleseler de toplum neyin ne olduğunu çok iyi bildiğinden bu kadar yüksek oranda okur bizleri takip etmekte. Olaylara bakarken elbette kendi fikrimiz, dünya görüşümüz var ama bunları bir kenara bakıp siyaseti, sahayı, Ankara'yı iyi okumak suretiyle tarafsız olarak yazmaya çalıştığımızdan iyi sonuçlar aldık. Aksi halde sokaktan geçenlerle veya işin ehli olmayanlarla istişare ederek yazmış olsaydık tespitlerimiz bu kadar isabetli olmazdı.

Belediye başkan aday adaylarının dünya görüşleri ne olursa olsun tarafsız bir değerlendirme yaparım. Şanslarını bana yakınlık uzaklığına veya dünya görüşüme uygunluklarına göre yapmam ama gerektiğinde gönlümün kimden yana olduğunu söylemekten de geriye kalmam. Örneğin Osman Kaymak, Of'tan Bayburt'a göç edip yerleşmiş, yaşam biçimi bakımından benim gibi yaşayan bir hemşehrimdir. Hatta bacanağı Eski Amasya Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Güneş, beş yıl aynı sınıfta okuduğum ve çok sevdiğim, değer verdiğim bir arkadaş. Ancak değerlendirme yaparken bunları göz önüne almam, siyasetin arka planında olup bitenlere göre yazar çizerim. Aynı şekilde Erdoğan Tok, Milli Görüş geleneğinden gelmiş, hemşehrim ve geçmişte beraber siyaset yaptığımız bir arkadaş ama aday adaylığı konusunda bunları değil siyaseti okuyarak değerlendiririm. Diğer aday adaylarını değerlendirirken de farklı düşünmem. Celal Uzunkaya, Emniyet Genel müdürlüğü yapmış kıymetli bir devlet adamı, bir hayli sıkıntılar çekmiş bir bürokrat ama siyasette ne kadar şansı olduğu değerlendirmesini yaparken siyasetin arka planını okuyarak değerlendirmek zorundayız. Aynı şekilde Coşkun Öncel, birlikte dört yıl çalıştığım ailece tanıdığım Vezir Hazretlerinin en yakınındaki bir isim ama aday adaylığında ne kadar şanslı olduğunu yazarken siyaseti okuyarak yazarım.

Bu kadar izahtan sonra gelelim yazı başlığımıza. Dikkat ettiyseniz son bir aydan beri Büyükşehir aday adayları içerisinde kimlerin şanslı olduğunu yazarken anketlere bakılarak şanslı olanın farklı, milletvekillerinin mutabakatı olanın farklı, Cumhurbaşkanının yanında güçlü olanın farklı isimler olabileceğini yazmıştım. Anketlere göre Fuat Köktaş önde, milletvekillerinin mutabakatına göre Çarşamba Belediye Başkanı Halit Doğan önde, Ankara'daki temayülde ise Sandıkçı hatırı sayılacak oranda oy aldı ve devreye girdi. Ancak sonuç itibarı ile kararı Cumhurbaşkanı verecek. Mustafa Demir'in durumu nedir derseniz; kendi çevresine sorarsanız 'Reis git otur işine bak dedi.' diyorlar ama Ankara kulislerine bakarsanız hiç şansı yok. Siyaset futbola benzer, 90. dakikada gol yersiniz her şey değişir. Cumhurbaşkanının önündeki isimlerin Halit Doğan ve Sandıkçı olduğu ve Halit Doğan'ın bir adım önde olduğu söylenmekte. Siyasi kulislerin anlık borsası bu. Bu gerçekleri görmeksizin köşe yazarsanız siyasi gerçeklerden uzak olursunuz.

Peki, 'Dananın kuyruğu ne zaman kopar?' derseniz; kanaatimce bu hafta çarşamba gününden itibaren her an açıklanabilir. Zaten Cumhurbaşkanı yıl sonu gelmeden açıklayacağız demedi mi? İlçe belediye başkanlıkları da ocak ayı içerisinde açıklanır. Burada İlkadım ve Atakum önemli, diğer ilçelerin adayları üç aşağı beş yukarı belli. Mesela Kavak, Asarcık ve Havza devam eder. Lâdik'te Merhum Nurhan Hanım'ın eşi olur. Vezirköprü'de Vezir Hazretlerinin planı tutarsa mevcut başkanın dördüncü dönemi olsa da Vezir Hazretlerinin ısrarı ile devam etme ihtimali yüksek. Diğer ilçeleri daha sonra değerlendirmek üzere bu günlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla.