Sizlerle iki tür insanı konuşmak istiyorum. Neden bunu konuşacağız derseniz; bu tür insanlar hepimizin etrafında var ve ciddi anlamda tehlikeli olduklarını düşündüğümden topluma verecekleri zararı ortadan kaldırmak mümkün değil ama en aza indirmek amacıyla onları size anlatmaya çalışacağım. Bunlardan ilk türü eskiden Atatürk düşmanı olup şimdi Atatürk'çü kesilenlerdir. Bunlar yıllarca Atatürk’le ilgili olumsuz şeyler konuşup 15 Temmuz’dan sonra sırf kendilerini saklamak için Atatürk'çü kesilen gizli FETÖ’cülerdir. Bunlar konuşmaya sıra gelince çok dürüsttürler, dava adamıdırlar, hak hukuk ve dürüstlük ilkeleridir ama şimdi iktidarın yaptığı her şey onlara göre yanlıştır. Sırf Tayyip Erdoğan’a olan düşmanlıkları nedeniyle dinden bile soğuduklarını söyleyecek kadar ileri giderler.

Bunlar konuşurken FETÖ’ye her türlü hakareti yaparlar, hiç kimsenin söylemeye cesaret edemediği hakaretleri yaparlar ama asıl amaçları çok farklıdır. Arka planlarındaki temel sıkıntıları hükümet düşmanlığı ve bağlı bulundukları cemaati haklı çıkarma sevdalarıdır. Bugün yapılan hiçbir güzel şey onların takdirini alamaz, olayların tamamını olumsuzluk temeline dayandırmış çok tehlikeli insanlardır bunlar. Konuşurken Allah’tan kitaptan bahsederler, hak, hukuk, adalet onlar için olmazsa olmazdır. İktidarın yaptığı hiçbir şey hakka hukuka uymaz ama onların geçmişte milyonlarca insanın sınavlardan başarısız olmalarını sağlayan uygulamaları ve kendi çoluk çocuklarının hak etmedikleri yerlere gelmeleri onlara göre adaletin en güzel tecellisidir. Onlara sorsan dava adamıdırlar, yıllarca dava çilesi çekmiş, sıkıntıya düşmüş insanlardır ama işin aslına bakarsanız hiç de öyle değil. Gerek bu iktidarın gerekse de geçmişteki tüm iktidarların her türlü nimetlerinden istifade eden de bunlardır. Bunlara çok dikkat etmek lazım, söylemlerine değil eylemlerine dikkat edip asla inanamamak lazım.
     
İkinci tür tehlikeli insanlara gelince; bunlar da müslüman geçinen hatta kendilerinden başkalarına müslüman gözüyle bakmayan, Kuran’a göre müslüman olduklarını söyleyen sünnet düşmanı, ukala bir kesimdir. Onlara göre Kuran, müslümana yeter gerisi şirktir. Tarikatların tamamı şirkle uğraşıyor, sünnet diye bir şey yoktur. Allah, Kuran’ı anlaşılacak bir şekilde topluma göndermiştir, Kuran dışında ne varsa şirktir, küfürdür. Bunların bir kısmı kuranda geçen salat kelimesinin namaz olmadığını, namaz kılmanın farz olmadığını iddia ederler. Bir kısmı namaza inanır ama sadece namazların farzlarını kılarlar, sünnetlerin hiçbirini kılmazlar. Bir kısmı ise cuma namazını camilerde kılmaz, kendi gruplarıyla birlikte tuttukları mekânlarda kendi aralarında kılarlar. Bu grup da kendi arasında gruplaşmalara gitmiştir ama anlaştıkları ortak yanları sünnet, Resul düşmanlığı ve sadece Kuran’ın yeterli olduğuna inanmalarıdır. Onlara göre Mevlanalar, Yunus Emreler, İmamı Rabbaniler dine hizmet etmemiş hümanist insanlardır, tarikat mensupları ise şirkle uğraşan sapıklardır. Bu dediklerim sizlere hikâye gelmesin, gerçekten bu insanlar bu toplumda varlar ve maalesef yanlarına da taraftar bulabilmekteler.

Bizim inandığımız İslam Dininde Edille-i Şer’iyye yanı şeri deliller dörttür, yani İslam’ın temel dört dayanağı dört şey üzerine kurulmuştur. Nedir bunlar; Kuran, sünnet, icma ve kıyas. Kuran temel kaynaktır, onda bulamadığımız güncel meseleyi Sünnet-i Resül’de bulacağız. Örneğin Kuran’da namaz kılın buyrulmakta, nasıl kılacağız anlatılmamakta, onu efendimizin uygulamalarından öğreneceğiz. Sünnet-i Resul’de bulamadığımız konuları İcma-i Ümmet dediğimiz Ashab-ı Kiram’ın ve takip eden müminlerin konuyla ilgili icmasından bulacağız, onda da bulamadığımızı Kıyas-ı Fukaha dediğimiz fıkıh imamlarının kıyaslamaları sonucunda ortaya koydukları hükümlerde bulacağız. Biz buna inanır, bunu yaşar ve bunu biliriz, gerisi lafügüzaf hikâyedir. Kim ne derse desin asla inanmaz, bu yoldan da şaşmayız. Bu tür insanlarla zaman zaman tartıştım, mücadele ettim, doğruları anlatıp ikna etmeye çalıştım ama sonunda geldiğim nokta; onların amacı asla anlamak değil, bildiklerini topluma anlatıp yandaş bulmaktır. Bunlara Allah’tan hidayet vermesini talep ederek sizlerin de uzak durmanızı tavsiye ederek sözlerime son veriyorum. Allah’a emanet olunuz.