BÖYLE SİYASETİN ALLAH BELASINI VERSİN

   Her zaman söylediğim bir sözü tekrar ederek bugünkü yazıma başlamak istiyorum, insan hangi işi yaparsa yapsın vicdanlı davranmak zorundadır, muhatabınız velev ki düşmanınız olsun bir haberi yaparken önce doğruluğuna bakmalı sonra da vicdanımıza sorup vicdanımızın onayını aldıktan sonra haber yapmalıyız. Diyeceksiniz ki bu şehirde en sert, en etkili ve en radikal haberleri ve köşe yazılarını sen yazıyorsun eyvallah aynen doğru ama inanın yaptığım haberlerin ve yazdığım köşe yazılarının arka planını teyit etmeden, sağlam şahit veya belge bulmadan asla yapmıyorum. Örneğin gazetemiz kurulduğu günden bu güne dek Büyükşehir Belediyesi ile ilgili onca haber yaptım, köşe yazdık, siz bu güne kadar Coşkun Öncel veya Kamil Demircioğlu hakkında tek bir kelam ettiğimi gördünüz mü? Kaldı ki bu insanlarla Belediye’de çalıştığım zamanlardan sonra ne görüştüm, ne konuştum, ne de irtibatım var. Ancak bu iki insan da işlerini güçlerini yapmanın dışında en ufak bir akçeli işi olmayan insanlar, dünya görüşleri bana yakın değil ama beni hiç ilgilendirmiyor, adamlar işlerini dürüstçe yapan bürokratlar onlarla benim işim olamaz.

      Kamil Demircioğlu işini seven, disiplinli ve dürüst bir bürokrat, zaman, zaman alkol alır, çalışan işçi yanlış yaptığında onlara hakaret eder ama bunları şahsi menfaati için değil işlerin aksaması nedeniyle yaptığından biz de görmezlikten gelmek zorundayız. Coşkun Bey ise gece yarılarına kadar çalışan akçeli bir insan işi olmaz, dünya görüşü beni hiç ilgilendirmez. Ama Necmi Çamaş İmamlıktan gelen bir insan olmasına rağmen yaptıklarına bakınca eski mesleğine hiç uymayan işler yaptığını çok iyi biliyorum, merhum Kenan Bey döneminde Kenan Beyin ona olan sevgisini suiistimal edip bir çok şey yapmasına rağmen Kenan  Bey bir türlü inanmazdı ama Coşkun Beyin göz yumacağına  ihtimal vermiyorum. Kadrosuz olarak atadığı şube müdür vekili bayanlardan tutun da, yurt içi ve yurtdışı seyahatlerde yaptıklarından, verilen ihalelerin arka planına dek birçok şeyi Coşkun Beyin bildiği kanaatindeyim ama Vezir Hazretleri kendisine zarar gelir korkusuyla ört bas ettiğinden en ufak şüphem yok. Şimdi bu yazıyı okuyunca acaba içimizdeki köstebek kim diye araştıracaklarını da biliyorum, sadece onlara şu kadar ipucu verebilirim unutmasınlar ki, en güzel sır zamparaların yataklarda verdikleri sırlardır.

         Gelelim asıl konumuza dün Aydınlık gazetesi manşetten verdiği haberde Adil Öksüzü Fuat Köktaş’ın kaçırdığı, Erdoğan Tok’un da evinde sakladığı, hatta bu konuda Cumhuriyet Savcılığında ifade verdiği ve Adil Öksüz’ü Yeşilyurt Limanından kaçırdıklarını yazmış. Bu işi ele almadan önce şunu ifade etmek isterim ki Fuat Köktaş bana yapılan operasyonların hiç birisinde yanımda olmamış, hatta ve hatta A Takımı operasyonunda Osman Reis’in verdiği yalan ifadenin yalan olduğunun şahidi olması nedeniyle doğrusunu söylemesi konusunda gönderdiğim haberlere cevap verme gereği dahi duymamış bir insan. Yeşilyurtlara gelince o aile bana en büyük yanlışı yapmış bir aile Atakum’daki Yeşilyurt AVM yapılırken dönemin Belediye Başkanı Adem Bektaş onlara her yanlış yaptığında Hikmet Yeşilyurt mühendisini alıp, projeleri de eline alarak Belediyedeki odamda soluğu alırdı, ben de elimden gelen her türlü yardımı yapardım. Ne zaman ki bize A Takımı operasyonu yapıldı adamlar selamı sabahı kestikleri yetmiyormuş gibi gazeteyi açtığımızda her gazeteye reklam verirken bizi özellikle dışlamaları da onlara yakışan bir tavırdı.  Olay sadece bununla da sınırlı değil Samsunspor’a toplanan paralarla ilgili ben de ifade veririm diyen Cemal Yeşilyurt daha sonra Avukatıma ben öyle moktan işlerle uğraşamam diyecek kadar da böyyüük bir adam.

     Tüm bu olup bitenden sonra şimdi benim ne yapmam lazım Aydınlık gazetesinin haberlerini kaynak gösterip her gün manşetten vermem ve göbek atmam lazım öyle değil mi? Ama inanın bu vicdansızlık ve hakkı inkâr etmek olur, yapılan haberlerin gerçeklerle uzaktan yakından ilgisinin olmadığını, arka planında farklı siyasi ayak oyunlarının olduğunu çok iyi bildiğimden vicdanım rahat etmedi ve bu satırları yazmak zorunda kaldım. Olay nedir derseniz, olayın arka planında bazı siyasetçiler var, bu siyasetçilerin  amacı bulundukları yerden bir üst makama atlamak, bunun için de her türlü yolu mübah  saymaları olayıdır..

 

  Olayın kahramanları bermuda şeytan üçgeni gibi bir ağ kurup aylardan beri hatta belki de yıllardan beri bu planı uygulamaya sokmaya çalışmaktalar. Planın işleyişi aynen şöyle önce bu haberleri isim vermeden bazı yerel internet sitelerinde yaptırıyorlar, ardından konuyu yetkili bir Bakana Hükümete yakın bir ulusal gazetenin Samsun sorumlusu aracılığı ile ulaştırıyorlar, ancak sorumlu Bakan olaylara inanmayıp uydurma olduğunu söyleyince bu kez soluğu ulusalcıların yanında alıyorlar. Geçtiğimiz hafta ulusalcılarla İstanbul’da görüşen bu işbirlikçiler devreye buradaki uzantılarını da koyup dünkü haberi yaptırıyorlar. Amaç ne derseniz amaç şu Kayınçomun ekibinin en önemli ayaklarından birisi olan Yeşilyurtları da işin içerisine koyup Yeşilyurtları siyaseten bitirdikten  sonra rakip olarak gözüken Erdoğan Toku da töhmet altında bırakıp Kayınçomu bitirmek, nasıl ama yemede yanında yat değil mi? Erdoğan Tok hayatı boyunca Milli görüş çizgisinden aile boyu taviz vermeyen bir isim, kayınçomun ailesinden tek bir kişi dahi bu yapıdan gelmediği  ortada, böyle bir habere kim inanır ben de bilemiyorum. Ancak Bu düzenbazları bu kadar güzel düzenbaz oldukları için. Tebrik ediyorum zira bu kadar planlı, programlı bir tezgahı ben yapamam onlar yapmış ise bu da bir başarı sayılır,  ama böyle siyasetin de Allah belasını versin diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR