Bosnalıyı anlamak

 

Savaş kelimesini sadece tarih kitaplarında ve filmlerde var olabilir gibi düşünüyoruz ya da önemsemiyor, ilgilenmiyoruz. Bugünün tarihteki önemini sadece Bosna'da acıyı yaşayanların bilmesi ve önemsemesinin sebebi belki de olanları Batı'nın gözlüğünden  okuduğumuz için ya da bize değmeden geçtiğinden yaşanan trajediyi tam olarak anlayamıyoruz. Ama günümüz yüzyılda hala savaş ortamında olan bunu içselleştiren insanların da var olduğunu unutmamamız gerekiyor. Üç yıl süren savaşın ardından neredeyse her mahallede bir mezarlığın bulunduğu Saraybosna'da yüz binlerce ölünün hüznü hala yürek burkuyor. Avrupa'nın ortasında yaşanan soykırımı unutmak kolay değil. Savaşın izlerini hala taşıyan Saraybosna'nın acı gününün 16. yıldönümü bugün.

Boğazları kesilmiş bebekler, toplama kampları, tecavüzler…Bu haber ve görüntüler herkesin tüylerini ürpertiyor, içimiz kahroluyor. Peki ama ne yapıyoruz? Nehirleri, dağları, ormanları, minareleri,kurşun izleri, mezar taşları ve Mostar köprüsü ile bütünleşen Saraybosna'da yaşananların tarihteki önemini bilip elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Hiçbir şey yapmak gelmiyor ise elimizden bunu hatırlayanlara destek olup acıyı paylaşmak elzemdir insanlık için.

Batı'nın bilmemiz gerektiği kadarını vermesine izin vermeden tarihi ve savaşı doğru kaynaklardan araştırıp idrak etme zamanı gelmedi mi? Böylesine hassas bir konuya duyarsızlaştırılmaya çalışılanların karşı tarafında olup bir şeyler yapmak için beklediğimiz nedir bilinmez ama

Israrla Bosna'nın bir din savaşına sahne olmadığı söylemlerine her vicdanın karşı duruşu sergileme zamanıdır. Eğer Sırp'ın Bosnalıya yaptığını Bosnalı Sırp'a yapsaydı… Batı böyle eli kolu bağlı durabilirmiydi?

 

Yürekler ümmet bütünlüğünden kaynaklı bir duyarlılık içinde olsaydı Bosna-Hersek hala yaralı olmazdı.

“Olan olmuş, yapılacak ne var” düşüncesinde olanlar var ise şayet unutulan bir hadisi hatırlatmak istiyorum; “Bir haksızlıkla karşılaştığınız zaman onu önce elinizle değiştirin, eğer buna gücünüz yetmezse, dilinizle mani olmaya çalışın, eğer ona da gücünüz yetmiyorsa, kalbinizle buğzedin. Ancak imanın en zayıf şekli de budur.” Diye buyuruyor, Hz. Muhammed (sav).

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Şeyma Taş Arşivi
SON YAZILAR