BEN FARKLI DÜŞÜNÜYORUM

Gönül isterdi ki herkes gibi Allah ABD’nin belasını versin, onların Doları varsa bizim de Allahımız var deyip hamasi söylemlere sığınıp işi geçiştireyim, ama işin aslı hiç de öyle değil. Dua herşeyin başı, maneviyat olmadan maddiyatın hiç bir anlamı yok ancak bunları yapmadan önce çalışıp, uğraş vermek ve alın teri harcamak gerek. Efendimiz Uhud harbinde 300 civarındaki Askeriyle Ebu Cehil Komutasındaki 1000 Askerin karşısına çıkarken “ Ya Rabbi bu kulların senin rızan için Kafirlerle savaşacaklar, ne olur onları muzaffer kıl” diye dua ederken kendisi de bizatihi cihadın Başkomutanı sıfatıyla mücadele vermekteydi. Son günlerde döviz kurundaki artışla ilgili yapılan konuşmalara ve verilen mesajlara bakınca inanın üzülüyorum, neden üzülüyorsun derseniz tamamen hamasi duygularla toplum mühendisliği yapılarak toplumu rahatlatmanın veya toplumun desteğini almanın dışında yapılan en ufak bir şey yok, oysa ki bu işin çözümü bu değil, bu işin çözümü ehli küffara karşı mücadele edebilmek için ondan daha güçlü olmaktır. Bu nasıl olur derseniz yol, köprü, turistik tesisler yapmakla bu işler olmaz, toplum olarak sürekli olarak tüketim ekonomisine yönlendirilip Bankalara borçlandırılmışız, asgari ücret alanından tutun da neredeyse sokaktaki kağıt toplayıcısına varıncaya dek herkesin altında özel arabası, dairesi, tatil yapma lüksü olursa Dolar on bin lira da olur, yirmi bin lira da olur kimse de kusura bakmasın.

 

     Peki bu işin çözümü nedir derseniz birkaç örnekle açıklayayım, ayağımızda giydiğimiz ayakkabının lastiğinden tutun da araçlarımızın her şeyine varıncaya dek ithal malzeme kullanmaktayız. Ülkemizin tek cam üretme tesisi şişe cam şu anda üretime karşılık verecek durumda değil, tüketim üretimden fazla, ikinci bir Fabrikamız yok. Aynı şekilde gazete kağıdı üreten Seka kapatıldı, dışarıdan kağıt ithal etmekteyiz, kağıdın tonunun 530 Dolara alırken şimdi 800 Dolara almaktayız, dolardaki artış bir yana kağıt Dolar cinsinden yüzde 50 zamlandı. İnşaat sektöründe kullandığımız ne varsa hammadesinde ithal var, yediğimiz malzemelerin büyük bir kısmından ithal malzemeler var. Yanı başımızdaki Rusya’da neden böyle bir sıkıntı yok, çünkü adam işini dışarıya bağımlı olmadan çözüyor, arabasından, makinasına neyi varsa tamamını yerli üretimle çözüyor, hantal da olsa kendi ürettiği malzemeleri kullanıyor. Bizde ise yerli üretilen hiç bir şey tercih edilmiyor, herşey ithalata dayalı politikalar üzerinde kurulmuş, Cumhuriyetin ilk yıllarında yerli Uçak üretimi yapılmış, hatta İran’a satışı yapılan uçaklarımız bile olmuş ama dış güçlerin baskısıyla üretimden vaz geçmişiz.

 

    Rakiplerinizle mücadele ederken alternatifler üretmek zorundasınız aksi halde yalandan dualarla bu işler çözülmez, hamasi duygularla değil gerçekleri konuşarak bu işleri çözmek zorundayız. Ülke olarak ilk olarak yapmakla mükellef olduğumuz şey tüketim politikalarından vaz geçip üretim politikalarına yönelmektir, bir ülke düşünün ki kağıdını üretemiyor, dışarıdan ithal ediyor. Camından plastiğine, petrolünden arabasına varıncaya dek her şeyi ithal ediyorsa bu ülkenin ekonomik bağımsızlığından söz etmek hayaldir. Öncelikli olarak ithal lüks arabaların ithalatını yasaklayıp, yerli montaj yapılan araçlar binmek lazım, kendi yerli aracımızı üretip ona binmemiz lazım. Dövize endeksli ne varsa tamamını ülkemizde üretme yoluna gidilip dövizle ilgili problemi ortadan kaldırmamız lazım, bu işin tek çözümü tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine geçmektir. Siz sürekli insanları tüketime yönlendirip lüks tüketim harcamaları yaparsanız bu işin sonunu getirme imkanınız olmaz, bir yandan vatandaşı sürekli harcamaya teşvik edip, bankalardan kredi verip borç batağına sürükleyip diğer yandan vay efendim kahrolsun ABD demek akıllıca bir şey değil.

    Allah Kuranda Yahudi ve Hıristiyanların dinlerine tabi olmadıkça asla sizden razı olmazlar buyurmakta, bu kural Allahın koyduğu bir kuraldır, neymiş ABD dostumuzmuş, müttefikimizmiş, miş, miş miş, bırakın bu hikayeleri, değil onlar onlara uşaklık eden hiç bir İslam ülkesi dahi bizim dostumuz değil. Ben şahsen bugün sosyal medyada ve basın yayın kuruluşlarında yaygın olarak konuşulan şeylerin tamamının hikayeden ve gaz almadan ibaret boş şeyler olduğunu düşünüyorum. İşin doğrusu tüketim ekonomisinden vaz geçip üretim ekonomisine geçmektir, bunu ne ile yapacağız, Tarım ve Hayvancılıktan tutun da Sanayinin her dalında, üretimin her alanında kendi yerli imalatımızı yapmadığımız sürece konuşulan her şey Lafügüzaftır. Bu dediğim belki biraz zor ama ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği için bu şart. Özelleştirme güzel bir şey ancak Devlet sürekli fabrikalar yapıp vatandaşa özelleştirmeli, sadece Otoyollar yapıp, araç ithalatı yapmakla bu işler çözülmez bu işlere artık bir son verilmeli diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
26 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR