Radikal gazetesi yazarı Neşe Düzel  Hesaplaşma isminde bir kitap yazdı. (Doğan Kitaplarından)
Gazeteci olarak yapmış olduğu röportajları toplamış.
Kitapta Kimler yokki?
Süleyman Demirel, Turgut Özal, Ahmet Necdet Sezer vs. Siyasetçilerimizden yazarlarımıza kadar pek çok tanınmış kişilerle röportaj yapmış.
Bir nevi Hafızamızı tazeliyoruz. Unuttuğumuz ama tarihe geçmiş şahsiyetlerle ülke sorunları tartışılmış.
Niçin Bu kitaptan bahsettim. Çünkü şuanda Ülke olarak hararetle tartıştığımız, birçok konuyu geçmişte de konuşmuşuz. Hatta Daha keskin kelimelerle tartışmışız.
Kitabı okudukça, Gündemimizin hiç değişmediğini, aynı konular etrafında dönüp durduğumuzu anladım. Bugünkü ülke gündemi ile 20 sene önceki gündemimiz aynı.
Değişen hiçbir şey yok.
20 sene önce yine Terörü konuşmuşuz. Yine bugünden daha keskin bir şekilde Türbanı tartışmışız. Temel hak ve özgürlükler bağlamında sorunlar üretmiş, bürokrasiden şikayetçi olmuşuz. Hep aynı konular, hep aynı sorunlar.
Bunları konuşmaktan Bıktık ve bezdik.
Vatandaşımız ve ülkemiz çok yoruldu.
Enerjimizi bu konular tüketmesin.Daha Başka konular hakkında fikir Üretelim, Tartışalım.
Dünya uluslar liginde başkaları aldı başını gitti, biz hala birbirimizle didişiyoruz.
Başkaları aya giderken biz hala kavga ediyoruz. Enerjimizi kalkınmaya, bilime, teknolojiye harcamamız gerekirken başka yerlere harcıyoruz.
Bu gibi Konuları konuşmak ve uğraşmak bana ayıp geliyor.
Bir türlü ortak dili yakalayamadık.
Devlet millet kaynaşmasını sağlayamadık.
Devlet başka, millet başka düşünemez. Bu yolda gayret edenleri ağır hakaretle itham etmek haksızlıktır.
İlk defa AK parti sayesinde ülkede huzur ve istikrar yakalandı. Devlet Millet kaynaşmasına ilk defa bu kadar yaklaşıldı.
Artık Milletin sorunları tek tek çözülüyor.
Bize ağırlık yapan meseleler birer birer atılıyor.
Ülkemiz süper bir ülke. Milletimiz Harika bir millet. Vatanımız bir tane. Hızlı adımlarla İlerliyor. Emin adımlarla yoluna gidiyor.
Dünyada ibretle ve gıpta ile izleniyoruz. Müthiş bir ilgi var. Herkes Türkiye'nin gelişiminden bahsediyor. Türk mucizesini konuşuyor. Hem Demokratik ilerleme hemde ekonomik gelişim hayranlıkla izleniyor. Dünyaya örnek gösterilen ülke olduk.
Çok daha hızlı ilerleme imkanımız var. Ancak Ağırlıklarımızdan kurtulmamız lazım. Ülke olarak bize ağırlık yapan Şu üç konuyu süratle çözüp ülke insanını rahatlatmamız lazım.
1- Türban Sorunu Milletimizin istediği şekilde çözüme kavuşturulmalı
2- Terörü bir daha bela olmayacak şekilde kökünden kazımalı,
3- Hantal ve köhnemiş devlet anlayışının sembolü Bürokrasiyi Çözmeliyiz.
Bu üç sorunu çözdüğümüz an ülkemizi kimse tutamaz. Uçarız uçar.
Herkes huzur ve güven içerisinde ülkesi için canla başla çalışır.
Gördüğüm kadarıyla bu üç ağırlık ve sorun bu dönem bitecek gibi. Hükümet kararını vermiş, bu sorunlar üzerine ciddiyetle gidiliyor.
2008 Yılı bu sorunların çözüleceği bir yıl olacak gibi. Önce Terör örgütünün üzerine gidildi. İçeride ve dışarıda dehşet bir kuşatma altına alındı. Hem Mali, hem Siyasi hemde Askeri Tedbirlerle Terörün kökü kazılıyor. Terör Örgütüne Göz açtırılmıyor. İnanıyorum ki 2008 de Terör diye bir belamız olmayacak. Asker - Hükümet bu belayı defedecek.
İkinci ağırlığımız Türban meselesi.
Milletimizi Üzen bu sorun hükümetimizin kararlı tutumuyla bertaraf edilecek gibi.
Temel hak ve özgürlükler gözlüğünden bakılırsa böyle bir yasağın ne kadar saçma, ne kadar ilkel olduğunu anlarız.
Vicdan Sahibi her insanın Yüreğini sızlatan bu yasak, ülkemize hiç yakışmıyor. Millet devlet kaynaşmasının önünde en büyük engel.
Başörtülü Kızlarımızın Mağduriyeti yalnız kendilerini değil tüm ulusumuzu yaralıyor.
Kızlarımızın  Üniversite kapılarında boynu bükük vaziyette dolaşması, Okumak isteyipte buna engel olunması tüm milletimizin yüreğini dağlıyor.
Bu mesele hal yoluna girerse toplumda huzur ve barış sağlanılır. Söylenildiği gibi Toplumda bir gerilim olmaz. Tam aksine rahatlama olur.
Son söz Bernard Shaw ın "Hukukunuzu yargıçlara,dininizi rahiplere bırakırsanız; kısa sürede hem hukuksuz, hem de dinsiz kalırsınız"
Vesselam...