Yönetimde asker ve sivil irade

Askerin anayasalarda yeri bellidir.

Sivil iradenin de yeri bellidir.

Sivil, askerin işine karışmaz;

Asker de sivil iradenin işine karışmaz.

Ancak muz devletlerinde, her şey askerdir.

Asker, öldürür…

Asker yaşatır.

Askerden başka yoktur tapacak!

Doğulu ülkelerde milli şeflikler…

Birinci Adamlıklar… sözü yasa olanlar vardır.

Batılı ülkelerdeyse anayasa vardır.

Ama sözde…

işin arkasında lobiler…

Mafyalar… örgütlü çeteler… yer altı örgütleri…

Sokak soytarıları vardır.

Müslümanlıkta ise bambaşka bir düzen var; ama!

Bilen yok!

Anlayan yok!

Kur"an mealini elinden bırakmayan gruplar… cemaatler…

Mafyalar… var ama, Kuranı;

Çağa göre anlayan yok.

Herkes:

“anladım” der; ama ancak kavga ederler.

 Çünkü Kur"an ayetlerinin anlamını doğru bilen yok.

Ancak birbirlerinden kopya etmeler…

İntihaller… hırsızlamalar var.

Hırsızlarken ya yazısının rengini almalar… pullamalar var.

Ya da birkaç sözcüğün anlamını değiştirmeler var.

Değiştirirken de bir şey anladığı için değil de;

Sırf muhalefet olsun diye;

ortalığı boranlara karıştırmanın çabası var.

Ben de bir meal ve tefsir yaptım;

Kimseye benzemediğimden; beni anlayan yok.

Anlamaya çalışan da yok.

Herkes kavga meraklısı; o kadar.

Ben de bilimin ilkelerini kullanarak farklı meal yaptım.

Akademik olmaya özendim.

Kavgasız; gürültüsüz bir şeyler anlatmaya çalıştım.

Bunca uzun lafın kısası; dilimin altındaki bakla şu ki:

Bizde Tanzimat denen bir sekülarizm rüzgarı estirilmiş.

Dünyevileştirme furyası…

Vahye dayalı hiçbir şey bırakmama hastalığı!

Ateizm hastalığı…

Başına da asker geçmiş.

Tanzimat"ı kuran siyasi irade; sıkışınca askere başvurmuş.

 Askerin desteğinde dokunulmaz zırhı kazanmış.

Sivil irade yangelip yatmış;

Asker de sivil alanlarında cirit oynamış;

Sivil iradenin yapacağı işi de asker üzerine almış;

İşi bulaştırmış; işin içinden çıkılmaz hale sokmuş.

Başarısızlıklar… yolsuzluklar… hırsızlıklar…

Irsızlıklar… adam kayırmalar…

İhalelere fesat karıştırmalar…

Her türlü yolsuzluklar, devlet sırrı zırhına büründürülmüş.

İşte böyle bir tek partili milli şeflik 1950"lere kadar geitirlmiş.

1950"lerde sivil irade, tek partici askerden iktidsrı devralmış.

Gazeteci Ahmet Kekeç diyor ki;

Menderes'in başlattığı tasfiye operasyonuyla,

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdurrahman Nafiz Güran,

İkinci Başkan İzzet Aksalur… Hakkı Akoğuz…

Salih Omurtak… Kazım Orbay Paşa'lar emekli edildiler.

15 general ile 150 albay da "iki üç ay içinde emekli edilmek üzere"

görevden alındılar.

22 Mayıs 1950 tarihinde genel kurulda yapılan oylamada,

İstanbul bağımsız milletvekili Celal Bayar ezici bir oy çoğunluğuyla

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk sivil cumhurbaşkanı olarak Çankaya'ya çıktı.

Klikler çatışması… cuntalar savaşı ağırlığını hissettirmemişti bu seçimde;

ama başka bir sorun vardı:

Cumhurbaşkanlığına DP lideri Celal Bayar mı,

eski Yargıtay Baykanı Halil Özyörük mü,

yoksa Millî Kurtuluş Savaşı'nın en önemli simalarından olan Ali Fuat Cebesoy mu

aday gösterilecekti?

Aklıma Tayyip Erdoğan geliyor.

Hep lâ havleler çekiyorum;

Avrupa Birliği"nin sivilleşme isteği doğrultusunda;

Önce asker ve Genel Kurmay sivilleştirildi.

Milli Güvenlik Kurulu"nun sivil irade üzerindeki vesayetine son verildi.

Genel Sekreteri sivilleştirildi.

Sonra:

“Kardeşim Abdullah Gül Cumhurbaşkanıdır” deyince

Ben şahsen çok mu çok korkmuştum:

Balyoz"larla Divan-ı Harb"e ve oradan da darağacına gidecek diye.

Ama Yüce Rabbim nasip eylemedi.

Şimdi de Lübnan seyahati…

Orada onbinlerce Türkmenlere… Araplara:

Kendisine yabancı dilde: Es-Selamu aleyküm ve rahmetüllah

Diye selamlaması…

Hediye edilen Kur"an-ı Kerimi öperek alnına koyması…

Acaba Başsavcı Çetinkaya"lar ne derler?

Arap kardeşlerimin gönlünü fethetmiştir.

Eksen kaymasına hiç aldırış olmamıştır.

Suriye, Lübnan…

Derken bir mini İslam Ortak Pazarı kurulursa;

İsrail… Avrupa Birliği…

Amerika"nın kötü niyetlerini kursaklarında bırakırsa…

Zaten son ayların Türkiye ihracatı Avrupa"yı geçmiş;

Ödünsüz banka denetlemeleri de başarılı; Erdoğan"ın…

Asla seçim ekonomisi uygulamadı.

Anayasa referandumu… yeni bir Anayasa Mahkemesi;

Yeni bir HSYK… derken her şey sivilleşiyor.

Balyozcu ve diğer generallerin ordudan bağları koparılıyor.

Ana Muhalefet ve Yavru muhalefet askeriyedeki operasyonlara

Karşılıklarını açıktan beyan ediyorlar.

Güya MHP ve CHP ayrıymış.

 Bak;

Asker-sivil irade çarpışınca

cuntacı askerin yanında nasıl bir olabiliyorlar!?

Türkiye"nin geleceği pek çok olaylara gebe!

İnşallah Tayyip Erdoğan bu hızlı sivilleşme rüzgarının gerisine itilmez.

Yüce Rabbim tevfikini esirgemezse her şey olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR